BİZİM Milliyet, Alsancak Stadyumu’nu geçince; Şehitler Caddesi üzerinde.
Kafama taktım...
Alsancak’ta oturuyorum ama şayet Karşıyaka ya da Çiğli’de yaşayan, özel arabası olmayan bir çalışan olsaydım; sabah işe, akşam da eve nasıl gider-gelirdim diye düşündüm.
Düne kadar zorunlu seçenek belediye otobüsüydü.
Ama şimdi bir de Hızlı Tren alternatifi ortaya çıktı.
Hadi bakalım Hamdi, bin; Çiğli’ye kadar git-gel dedim, yola koyuldum.
* * *
Önce Alsancak Garı’ndan denemek istedim.
Sorun görmedim.
Giriyorsunuz, turnikeleri geçiyor ve güvenli bir şekilde vagonlara biniyorsunuz.
Ama Halkapınar?
* * *
Gazeteden çıktıktan sonra, Halkapınar İstasyonu’na doğru yürüdüm.
Şehitler Caddesi, çok ama çok karanlık.
Cadde ışıklandırması son derece zayıf.
Hele, eski Sümerbank’tan sonra Halkapınar İstasyonu’na kadar olan bölümde bir yayanın, hele kişi bayan ise, koşturarak da olsa istasyona kadar mesafeyi kat etmesi çok zor.
Bırakın çevrenizi görmeyi, önünüzü bile seçmekte zorlanıyorsanız.
Ben erkek halimle tırstım.
Bir genç kız ya da çalışan bir bayanın, karanlık içinde bir ışıklı vaha gibi karşıdan görünen Halkapınar İstasyonu’na ulaşması hem zor, hem de tehlikeli.
Bu bölgenin, Halkapınar İstasyonu’na çıkan yolların mutlaka ışıklandırılması şart.
Hem de acil olarak...
Aksi halde, adam kesseler kimsenin haberi olmayacak!
* * *
Akşam saatlerinde, Halkapınar aktarma istasyonu olduğu için yoğun bir yolcu trafiği var.
Ama doğru-dürüst bir güvenlik önlemi göremedim.
Polis de gözüme çarpmadı, özel güvenlik de.
Zaten sorun istasyonda, içeride değil.
Dışarıda ve yollarda.
Kısacası Halkapınar ve çevresi bana pek “güvenli” gelmedi.
Çare bulunması şart.