ŞU “sarışın” muhabbetinde, Başbakanımızın eşi Emine Hanım’a sonuna kadar destek veriyorum.
Ne demek; İzmir’den 35 kadın seçilecekmiş, üstelik bunlar “sarışın” olacakmış, Ankara’ya götürülüp Başbakan Tayyip Erdoğan ile görüştürülecekmiş.
Bu seçilecek hanımefendiler, Başbakanımıza, İzmirlilerin “yaşam biçimine müdahale” konusunda sorular yöneltip, ilk ağızdan alacakları “yanıt” ile, var olan “endişe”lerini gidecereklermiş.
Böyle bir proje olur mu?
Allahtan ki Emine Erdoğan Hanımefendi var.
Müdahalesiyle, böylesine saçma bir girişimi durdurdu.
Hem daha fazla tartışılmasına “dur” dedi, hem de İzmirli hanımlar için böylesi “onur kırıcı” bir projeyi rafa kaldırttı.
* * *
Ak Parti İzmir İl Başkanı, çok kısa sürede iki büyük “gaf” yaptı.
Tanju Çolak olayı da böyleydi.
Ortada fol yok yumurta yokken, araya giren birileri Tanju Çolak’ı İzmir’e getirip, İl Başkanı ile kahve içirtti. Çolak da hemen bu buluşmayı “gol”e çevirip, “Bana adaylık teklif edildi” dedi.
Oysa ne Çolak’a adaylık teklif eden oldu, ne de Ak Parti’ye davet eden.
“Sarışın kadın” olayı da buna benziyor.
Güzelbahçeli bir hanım; Filiz Çetiner, aklına gelen böyle bir projeyi İl Başkanı Ömer Cihat Akay’a sunuyor.
İl Başkanı sıcak bakmıyor ama, uğraşacak vakti olmadığı için, konuyla ilgilenmesi için il yönetimindeki çalışma arkadaşı Nilgün Yerli Gürel’e, “Siz ilgilenir misiniz?” diye olayı delege ediyor.
İl Başkanı Akay’ın tüm suçu, baştan “Hayır, olmaz” diyememesi.
Nedeni, tamamen iyi niyetinden.
Tıpkı Tanju Çolak’a bir kahve içme randevusu vermesi gibi.
Ve olay yazılı-görsel basına yansıyınca da “kıyamet kopuyor...”
* * *
Emine Erdoğan’ın “öfkesi” umarım Ak Parti İzmir İl Yönetimi için “bir ders” olur.
Çünkü seçim atmosferine girildiği dönemde, tüm siyasi partiler ve onların yöneticileri, verdikleri ya da verecekleri her kararı enine boyuna tartmak, kılı kırk yarmak zorundalar.
Aksi, “kaş yapayım derken göz çıkarmaya” döner ki, bu da o partiye artı değil, eksi puan yazar.
Benim Ak Parti İl Başkanı Ömer Cihat Akay’a acizane tavsiyem; sütten ağzı yanan kişi olarak bundan böyle yoğurdu üfleyerek yemeye başlamalı.
BLOG
CENGİZ GÜNKUT: Musa Çam ile ilgili özür yazınızı esefle okudum. Sanırım şimdi hem CHP Genel Merkezi Özel Kalemi’ndeki o zatın, hem Musa Çam’ın, hem de sizin tüm Ermenilere kocaman birer özür borcunuz var. Bu ülkede ne zamandan beri Ermeni olmak “teessüf” edilecek bir olgu oldu. Hadi, basiretsiz CHP Genel Merkezi Özel Kalemi’ndeki o zat ve de ona kanarak Musa Çam bu potu kırdılar. Siz niye onlara, “Ermenilik ne zamandan beri kötüleme sıfatı oldu?”, diye sormadınız? Daha dikkatli olmanız dileğiyle, mutlu günler dilerim...