Atilla Dölarslan, çok yakından tanıdığım, Türkiye’nin sayılı maliyecilerinden ve mali müşavirlerinden biridir.
Engin bilgisine eklediği; gezip gördüğü yerler, buralardaki gözlemleri ve sürekli okuyan, araştıran yapısı Atilla’yı adeta bir “dahi” yapmıştır.
Tüm bunlara bir de çok düzgün Türkçe ve dil bilgisi hakimiyetini eklediğinizde, sanırsınız ki kırk yıllık yazardır.
Atilla, Gözlem Gazetesi’nde yazıyor.
İzmir ile ilgili bir gözlemini paylaşıp, buna dayanarak da bir ricası oldu.
Bunu sizlerle paylaşmak istedim.
* * *
Bursa’dan bir misafirimiz geldi.
Oğlumun üniversiteden arkadaşı Can.
Dün sabah beraberce Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’ndan Alsancak’a geldik ve gelirken de İzmir’i anlattık Can’a.
Aslında dip dibe binalardan oluşmasına rağmen, kendine özgü bir güzelliği de barındıran yalı apartmanlarını o da çok beğendi.
Ama ben bu apartmanlara, bu apartmanların balkonlarına farklı bir gözle bakıp, o balkonlarda farklı bir şeyler hayal ederim.
* * *
Sık sık yurt dışına çıkıyorum.
Avrupa şehirleri gerçekten çok estetik ve tarihi dokusu korunmuş şehirler.
Ama genelde de Avrupa’nın bütün şehirleri ve binaları birbirlerine çok benzerler.
Yine de birbirlerine çok benzeyen bu şehirlerin bazısı daha güzel gelir bana.
Aslında birbirine çok benzemesine rağmen bazı şehirlerin diğerlerinden daha güzel görünmesinin farkını sonradan keşfettim:
Balkonlardaki ya da cam önlerindeki kırmızılı, pembeli, rengarenk sardunyalar.
* * *
Bu harika çiçekler o binalarla öyle bütünleşir ki, sanki onların doğal bir parçasıdırlar ve ilk bakışta fark edilmezler.
Sırıtmazlar çünkü durdukları yerlerde, sadece güzellik katarlar.
Ben yalıdaki apartmanlara bakarken o balkonlarda hep o kırmızı sardunyaları hayal ederim sanki oradalarmış gibi.
Bir ucundan öbür ucuna o sahil yolunu rengarenk çiçek bahçesi gibi görürüm.
Lütfen siz de hayal edin şimdi.
* * *
Peki, neden gerçek olmasın?
Neden kendimizi bu cennetvari güzellikten mahrum bırakıyoruz?
Düşünsenize Karşıyaka Yalısı’ndan ya da Güzelyalı’dan geçip işinize giderken ya da yorgun argın işten eve dönerken bu manzarayı izlemek istemez misiniz?
Akşamüstü keyif yapmak üzere balkona çıktığınızda sardunyalarınızı sulasanız, sonra hem onları hem de karşıdaki evlerden sarkan kırmızı sardunyaları seyretseniz.
Şimdikinden daha hoş olmamız mı bu balkon keyfiniz?
Her balkon, her cam önü yaz-kış rengarenk olsa, daha güzel olmaz mı?
* * *
Benim önerim şu:
Gelin yapalım bunu.
Balkonlarımızı, cam önlerimizi sardunyalarla süsleyelim.
İzmir’i cennete çevirelim.
Belediyelerden de rica ediyorum.
Kimin görev alanına giriyor bilmiyorum, Büyükşehir Belediyesi’nin mi yoksa ilçe belediyelerinin mi ama, bunu bir kampanya haline dönüştürüp desteklesinler.
Gerekirse sardunyaları onlar dağıtsınlar hemşerilerimizi teşvik için.
Hatta bir adım öteye geçip sokak direklerine de onlar sardunyalar koysunlar.
İzmir ve İzmirliler olarak inanın bunu hak ediyoruz.
BLOG
OLCAY SAĞ: Hamdi Bey bu günkü yazınızı okudum. Sizi ve eylemi candan destekliyorum. Ama o kadar ümitsizim ki... 76 yaşındayım 1940’lardan beri az çok olaylara vakıfım, hiç son seneler kadar, yaşananlardan böylesine bi haber halk olduğunu hatırlamıyorum. Star TV’den Osman Terkan’ın anketlerini ekseri izlerim. Bu gün en az 20 kişiden 18’i Kıbrıs’ın nerede olduğunu bilmiyor. Öyle cevaplar veriyorlar ki; olaylara bu kadar bigane halk zor bulunur. Ne yazık ki bu bir kesimin işini kolaylaştırıyor.. Yine de bu geceden itibaren, benzin zamlarını protesto etmek için ışıklarımı yakıp söndürmeye devam edeceğim.