Ben anlatmaya çalıştım,
Ahali ne anlamış...
Yapmayın Allahaşkına; benim gibi bir adama bu yakıştırmalar, böylesi suçlamalarda bulunmak hem büyük haksızlık hem de büyük ayıp.
CHP İzmir’de bu pazar İl başkanı olarak üç adaydan biri; Tacettin Bayır, Ali Engin ya da Levent Eyipişiren seçilecek.
Üçü de babamın oğlu değil.
Ancak birileri, birilerinin sanki babalarının oğlu ki; acayip şekilde avukatlığına soyunuyorlar.
Çünkü ben; iyi olan, iyi çalışan, CHP’yi İzmir’de en iyi taşıyacak, delegeden en çok oyu alacak kişi kazansın isterim.
Onlarsa en küçük bir eleştiriye bile tahammül edemeyecek kadar fanatik.
Sözüm, CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’e...
Öfkeyle de olsa, bana telefonda sarf ettiği kırıcı ve üzücü sözlerinin tümünü kendisine aynen iade ediyorum.
Milletvekili olabilir.
Ama bilmeli ki, dokunulmazlığı bana sökmez.
Özellikle; “Ayıp, ayıp, sana hiç yakıştıramadım Hamdi; yazdıklarının yüzde 80’i doğru değil. Ne yani Kocaoğlu karışmasın, Alaattin karışmasın; biz bırakalım, İl başkanını Hamdi Türkmen belirlesin öyle mi?” sözleri haddini aşan bir konuşma biçimidir.
Kaldı ki, ne haddime!..
CHP’ye İl başkanı seçmek görevim değil ki...
Asla da olamaz...
Benim tanıdığım, çok da sevgi ve saygı duyduğum, bugüne kadar en ilkeli siyasetçilerden biri olarak tanıdığım, bildiğim Alaattin Yüksel’e asıl ben böylesi bir davranışı yakıştıramadım.
Alaattin Bey;
Unutmayın siz CHP İzmir Milletvekilisiniz.
Sadece kazanmasını istediğiniz adayın değil, bütün partililerinizin, tüm adayların, tüm belediye ve ilçe başkanlarının, kısacası İzmirlilerin vekilisiniz.
CHP ise kimsenin malı, kimsenin kontrol edeceği, tahakkümü altına alacağı bir parti değildir.
CHP’nin tek bir sahibi vardır; o da gücünü aldığı halktır...
* * *
Olay şu:
Bir gün önce, CHP İl Başkanlığı’nda son haftaya girildiğinde üç adaydan Ali Engin’in, diğer iki adaya göre öne çıktığını, kazanmaya en yakın aday durumuna geldiğini yazdım.
Efendim, Ali Bey’in mesleğinin müteahhit olduğunu ve niçin Alevi olduğunu yazmışım!
Dedim ya; ben ne anlatmaya çalışıyorum ama bu beyefendiler ne anlıyor.
Ali Engin’in Alevi kökenli olduğunu yazdım.
Nedeni de şu: Rakiplerinin bunu seçim malzemesi yaparak, maksatlı olarak kullanmaya çalıştıklarını, bunun da son derece yanlış olduğunu vurgulamak için yaptım.
Tıpkı, diğer adaylardan Levent Eyipişiren’in İzmir’de oturmadığı, haftanın üç günü İstanbul’a gidip-gelmesinin; “İthal bir il başkanı mı seçeceğiz?” denilerek malzeme yapılması gibi...
Madem öyle, dün yazmamıştım. Bugün açıkça söylüyorum:
Toplumda birileri uzun süredir Alevi-Sünni mezhep tartışmasıyla bizleri ayrıştırmaya çalışıyor. Kamplara bölmeye, düşman hale getirmeye çabalıyor.
CHP böyle bir tuzağa düşmemelidir.
Düşmeyecektir.
Hiç kimsenin inancı ve ait olduğu dini mezhep, kimseyi ilgilendirmez.
Hepimiz kardeşiz.
İnsanların inançlarını siyasete alet etmek ve onun üzerinde prim yapmak, bu dünyadaki en alçak davranış biçimlerinden biridir.
Kim yeltenirse, yetebildiğim kadar bu soysuzların karşısında mücadele etmeye yeminliyim.
Herkes bunu bilmeli, öküz altında buzağı aramaya kalkışmamalıdır...