VALLAHİ beceremiyorum...
Billahi diyemiyorum...
Nedense ağzımdan “Hayır”dan başka laf çıkmıyor.
Sabah gün ağarırken, 06.30’da bizim Şevki aradı...
“Abi, namaza giderken beni alır mısın?” diye sordu.
“Hayır” diyemedim.
* * *
HER 9 Eylül’de rahmetli anneme aynı espriyi yapardım:
“Haydi Aysan Hanım, İzmir ile birlikte sen de kurtulmuşsun...”
Rahmetli de bu lafıma alışık olduğu halde, her 9 Eylül’de sanki ilk kez duyuyormuş gibi kahkahalarla güler, birbirimize sarılırdık.
Uzun yıllardır 9 Eylül’de annesizliğin buruk acısını yaşıyorum.
Ama biliyorum ki, yaşam bu... İnsanlar doğuyor, yaşıyor ve ebediyete göçüyor.
Zaten bu nedenle, “Allah sıralı ölüm nasip etsin” diyorlar ya...
* * *
ZAM var mı, yok mu?
Haberleri dinliyorum, gazeteleri okuyorum, YÖK üniversitelerde öğrenci harçlarına bu yıl zam yok, diyor.
Ne zaman?
12 Eylül referandum öncesinde, binlerce gencin sandığa gidip “Evet-Hayır” diyeceği günün arifesinde...
Yani, “YÖK gençleri düşünüyor. Öğrencilerin okumalarına katkı için öğrenim harçlarına bile bu akademik yıl için zam yapmama kakrarı aldı” demeye getiriyor.
Külliyen yalan!...
Hem de kuyruklu cinsinden...
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu dün Gündoğdu’daydı.
Türkiye’de adı, Cumhuriyet Mitingi ile ünlenen İzmir Birinci Kordon’undaki Gündoğdu Meydanı, o günden bugüne ilk kez, ikinci tarihi gününü yaşadı.
İlki 13 Mayıs 2007 Pazar’dı...
İkincisi de dün 6 Eylül 2010 Pazartesi...
Aynı meydanda benzer çoğunluk, bu kez CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu için toplandı.
Kemal Bey’in İzmir mitinginde meydanı dolduranların sayısı çok tartışılacaktır.
Ak Parti, sayısal kalabalığı aşağı çekmeye çalışacak, CHP’de aksi görüşü savunacaktır.
RAMAZAN yaz ortasına gelince Tv’lerine kış programları erken başladı.
Abuk-sabuk diziler, insanların para ihtiyaçlarını sömüren, insanları “olmak ya da olmamak” şaşkınlığına düşüren “Var mısın? Yok musun?”, “Çarkıfelek” ve de benzeri programlar.
Bu senenin modası ise “Evet mi? Hayır mı?” tartışmaları.
Sıkılıyorum.
Hani sabah akşam;
Uçan Kuş...
Bizden Kaçmaz...
ŞAŞIRACAKSINIZ...
İnanamayacaksınız...
Hatta, “Bu otel, o otel mi?” diye sorup, dönüp-dönüp “Yanlış mı geldim acaba?” diye sormaktan kendinizi alamayacaksınız.
Eski adıyla Balçova Princess Otel, yeni adıyla Kaya İzmir Thermal&SPA, tamamen yenilenerek İzmir’e yakışır, yaraşır bir hale getirildi.
Otel deseniz, beş yıldızlı, konforu ile tam bir otel...
Termal deseniz; Türkiye’nin hatta Avrupa’nın hiçbir yerinde bulamayacağınız bir kür merkezi...
Kongre Merkezi deseniz, yapımı tamamlanmak üzere olan iki bin kişilik salonu ile İzmir’de benzeri bulunmayan bir tesis...
İZMİR’e ve İzmirlilere “gâvur” diyenlere kızmıyorum.
Pek çok kişi gibi alınmıyorum da...
Bugünkü iktidar ya da iktidara yakın olanlar İzmir’i, bu kentteki yaşam biçimini anlatmak için “gâvur” sözcüğünü kullanmak istiyorlarsa, diledikleri kadar “gâvur... gâvur...” diyebilirler.
Tek itirazım şu:
“Gâvur” sözcüğü şayet İzmir’e “dinsiz” anlamında yakıştırılıyorsa, o zaman başka...
Herkes bilsin ki, İstanbul, Konya, Kayseri, Şanlıurfa ne kadar müslümansa, İzmir de en az o yörenin insanları kadar dindar ve müslümandır.
* * *
“ÖZEL günler” için ya ben çok hassasım...
Ya da içinde yaşadığımız yıllar, ortam beni bu hale getirdi.
30 Ağustos değil mi?
Türkiye’min, ülkemin Zafer Bayramı...
Atalarım, dedelerim, canları pahasına bu ülke için savaşıp, bizleri işgalden bağımsızlığımıza kavuşturmuşlar.
Bize ise bugün sadece, bu heyecanı yaşamak, günün anlamını paylaşmak, bunu da evimize-işyerimize bir Türk Bayrağı asarak taclandırmak düşüyor.
Bunu bile yapmıyoruz...