BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, Bayraklı Belediye Başkan adayı Selim Gökdemir’in 1000 kişilik “Bizim Çadır” da akşam yemeği yedi.
Selim Gökdemir, farklı bir aday.
İzmir’de “Gökdelen Müteahhiti” olarak tanınıyor.
Ve kendisi kentte özel imar planı yapılarak “Gökdelenler Bölgesi” olarak ayrılan Bayraklı’da AK Parti’nin adayı.
İzmirliler bu rastlantı için aralarında “çok ilginç(!)” diye yorum yapıyorlar.
Ama bu konuda yanıldıklarını söyleyebilirim.
Doğru.. Alsancak Limanı’nın arkasından, Bayraklı - Turan sahili İzmir’in gökdelenler bölgesi..
İNTERNET sitelerinde haberin başlığını görünce, içim cızzz etti.
Yapma, o da mı gitti; dememe kalmadan içeriğine göz atınca, derin bir oh çektim.
Safkar, ülkemizde ticari araç klima ve soğutucu pazarının yüzde 70’ine hakim olan ve aynı zamanda TCDD’nin tüm vagonlarına klima veren İzmir’in gözbebeği bir şirkettir.
Bir süredir Amerikalı bir şirketle “evlilik yapacağı” ya da tamamen satılacağını duyuyor, ister inanın, ister inanmayın üzülüyordum.
ABD’li soğutucu devi Termoking ile satış görüşmelerinin son anda iptal olduğunu ve İzmirli Safkar’ın, yine bir İzmir firması olan ABAŞ Şirketler Grubu’na satışı kesinleşince, sevinmedim desem yalan olur.
ABAŞ’ı, daha doğrusu 1994 yılından bu yana betonarme ve prefabrik yapı elemanları sektöründe faaliyet gösteren bu dev kuruluşun sahibi Abdi Merttürk’ü yakından tanırım.
Sapına kadar İzmirli’dir. İzmir’i çok sever. Hatta pek çok teklif aldığı halde şirketini İzmir’den İstanbul’a ya da başka bir yere taşımayı hiç düşünmemiştir.
DSİ’NİN, içme suyu olarak kullanılmak üzere İzmir’e vermek yerine, PETKİM Güzelhisar Barajı’nda biriken fazla suyu kapakları açarak denize döktüğünü yazmıştım.
Bu benim değil, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun iddiasıydı.
İddiayı da Ege TV’de her perşembe günü yayınlanan “Haftalık Programı”nda seslendirdi.
Haklı olarak bir devlet kurumunun, yanı başındaki kentte yaşayan insanlar sıkıntıda iken, var olan suyu kullandırmak yerine boşa akıtmasına tepki gösterdim.
DSİ Bölge Müdürü Ayhan Sarıyıldız, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun, dolayısıyla da benim “doğru” söylemediğini iddia etti.
Bir de yazılı açıklama gönderdi:
“İzmir İli Aliağa İlçesi’nde bulunan Güzelhisar Barajı, 1981 yılında PETKİM tesislerinin su ihtiyacını karşılamak üzere idaremiz tarafından yapılarak işletmeye alınmıştır. Bu barajdan PETKİM tesislerinin kullanma suyu, Aliağa Belediyesi’nin içme suyu ve yöre halkının sulama suyu ihtiyacı karşılanmaktadır.
SİYASİLER meydana indi.. Başbakan yükleniyor, Baykal, Bahçeli bastırıyor..
Kim diye sorarsanız; en çalışkan lider bana göre AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan...
Kar, kış aldırmadan meydanların adeta tek hakimi..
İnatla, ülkenin içinde bulunduğu tüm sıkıntılara rağmen “pes” etmiyor.
Baksanıza, İzmir’e bile üç kere gelecek...
Baykal ise bir kez... O da sandığa gitmeye beş gün kala..
Doğru bir karar...
OKUDUKÇA şaşırıyor, duydukça hayretler içinde kalıyorum.
Seçim ayrı şey, toplumsal sorumluluk apayrı birşey...
CHP adayı Aziz Kocaoğlu, İzmir Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün kentin içme suyu değerleriyle ilgili yaptığı tahlil sonuçlarında bilerek ve kasıtlı olarak “manüplasyon” yaptığını iddia ediyor.
Yani devletin bir kurumu, İzmir halkının içtiği suyu tahlil ediyor ve gerçek değerleri değil, Kocaoğlu oy kaybetsin diye, “arsenik oranını” yüksek açıklıyor!
Bu iddia doğruysa “yuh olsun size be!..”
Devletin bir kurumu, sırf iktidara yalakalık olsun diye, insanları korku ve panik içinde yaşamaya mahkum edebilir mi?
Kocaoğlu ısrarcı...
SANDIĞA gidilirken, yasaklara, kısıtlamalara hep karşı olmuşumdur.
Hangi siyasi parti olursa olsun...
Kim adaylığını koyarsa koysun...
Herkes er meydanına çıkmalı, elindeki, eteğindeki taşları dökmeli. Bu ülke için düşündüklerini söylemeli ve seçmenden oy istemelidir.
Az veya çok!
Ne kadar oy alacağına da seçmen karar vermelidir.
Ancak bir olay var ki; mantığım ve düşüncemle ters düşmüyor ama, nedense içime sindiremiyor, daha doğrusu siyaseten “etik” bulmuyorum.
CHP için talihsiz bir ilçe Konak.. 2004 yerel seçimlerinde de benzer sorunlar yaşanmış, CHP adayı son gün, son saatte belli olmuştu.
Belli ki bugün de öyle olacak.
CHP’nin Konak’ta aday gösterdiği Kemal Karataş, biliyorsunuz itiraz üzerine düşürüldü.
Karataş önce il seçim kurulu, ardından da Yüksek Seçim Kurulu’na gitti.
Sonuç: Ret.. ret.. ret!..
Karataş, umutlarını Ankara’da bırakarak İzmir’e döndü.
CHP şimdi en geç 28 Şubat’ta Konak İlçe Seçim Kurulu’na yeni bir aday ismi bildirmek zorunda.
İKİSİ de gereğini yaptı. Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, kavgalı vce mahkemelik olduğu Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu makamında ziyaret etti.
Alaattin Yüksel ise kazanan rakibi Demirtaş’a gitti, kahvesini içti, başarılar diledi, birlik-beraberlik içinde çalışma mesajı verdi.
Hem Ekrem Bey’e hem de Alaattin Bey’e teşekkür ediyorum.
Ve önümüzdeki süreçte Kocaoğlu-Demirtaş, Demirtaş-Yüksel ilişkilerinin kırıcı yıkıcı- karalayıcı suçlayıcı olmayan, ilkeli ve yapıcı eleştirilerle sürmesini diliyorum.
İzmir’in buna gereksinmesi var...
Kavgayla hiçbir yere varılmadığını görüyor ve yaşıyoruz.
Başarabilirler mi?