Ölüm, her zaman bir takım duyguları harekete geçirir. Doğrusunu söylemek gerekirse, insanın bazen sevindiği ölümler olsa da haksız bir ölümün, öldürülmenin acısı, öfkesi vicdanımızın bir köşesinde daima hissedilir.
Gazzeli Filistinliler, ABD’nin, elçiliğini Kudüs’e taşımasından bu yana İsrail işgal bölgesinin sınırında gösterilerine ve ölmeye devam ediyorlar. Bu gösteriler öncekiler gibi barışçıl değil. Filistinli gençler, tüm dünya Müslümanlarının yapmadığını yapıyor ve İsrail’in bu sessizlikten yararlanarak Kudüs’ü ilhakını önlemeye çalışıyorlar. Belli ki bu öfkede, Müslümanların sessizliği ve İsrail işgal ordusunun uyguladığı oransız şiddet rol oynuyor. Bu öfkenin dışa vurumu, karşıdaki boş işgal bölgesinde konuşlanmış İsrail askerlerine taş atmaktan ibaret.
İsrail’in taş atan bu gençleri hedef gözeterek ve gerçek mermi ile ateş açıp tek tek öldürmesi, aslında “oransız karşılık” kavramına bile sığmıyor. Bu, göz göre göre işlenen cinayettir. Bu cinayetlerin kurbanlarının sayısı 121’e ulaştı. 13 binden fazla da yaralı var.
Bu rakamlar artık size de, bana da, tüm dünyaya da hiçbir şey söylemez oldu. Birisi bize İkinci Dünya Savaşı’nda “50 milyon kişi öldü” dese, onu nasıl “Hayır 65 milyon kişi öldü” diye düzeltmek ihtiyacını hissetmiyorsak, aradaki 15 milyon insan, nasıl kimseye insan sayısı olarak hiç ama hiçbir şey söylemiyor ise, aynı şekilde duygularımız Gazze sınırında vurulup düşen insanların sayısının birer-ikişer artması ile ilgisini yitirdi. En son kaçtı hatırladığınız öldürülen Filistinli genç sayısı? Elçiliğin açıldığı gün bu rakam 17 idi ve televizyon habercileri, “on yedi” kelimelerini nasıl daha vurucu söyleyebile-ceklerinin yarışındaydı. Son dinlediğiniz, izlediğiniz haberde veya gazetelerin manşetlerinde 121 rakamını duydunuz veya gördünüz mü? Eminim benim bunu yazdığım an ile sizin okuduğunuz an arasında bu sayı daha da artmış olacak.
121’inci kişi Rezzan isimli bir gönüllü ambulans görevlisi idi. Rezzan 21 yaşındaydı. Haberlerde nerede oturduğu, nerede okuduğu, kimin kızı, kimin sevgilisi olduğu belirtilmedi. Sadece üzerinde beyaz bir üniforma olduğu kaydedildi. İsrail askeri tarafından vurulduğunda, Gazze Sanayi Bölgesi ile El Kubbah mahallesinin arasındaki boş arsada, sınırda vurulan ve yere düşen bir gence doğru koştuğu biliniyor. O bölgede, Cuma gecesi 40 kişi uzaktan hedef seçilerek öldürülmüş bulunuyor.
40 kişi! Bir düşünün; birkaç saat içinde 3 kilometrelik bir karayolu boyunca 40 kişi öldürülüyor. Karşınızdaki silahlı kuvvet, size ait bir yurt parçasını işgal etmiş; tepelerin ve kum torbalarının arkasında, size 40-50 metre mesafede yere diz çökmüş nişan almış, ateş ediyor. New York’ta, Londra’da, Moskova’da, Brüksel’de, İstanbul’da, siz artık bir sayıdan ibaretsiniz:
“Dün gece İsrail’in uyarılarına aldırmayarak sınırın ötesine taş atan Filistinli göstericilere İsrail askerleri ateş açtı, 40 kişi öldürüldü...”
Acımız ve öfkemiz, bu haberden sonra zerrece artmadı. Çünkü artık hissimiz kalmadı...