2016 yılında yapılan “Eğitimi Öldürmek” adlı belgeselde konuşan bir eğitim uzmanı, Türkiye’de hükumeti devirmek için darbe girişiminde bulunmakla suçlanan bir imamın, ABD’de okul ağına sahip olduğunu halkın bilmemesinin ancak komplo ile açıklanacağını söylüyordu. Bu komployu kim kurdu?
Filmi bağımsız bir şirket yapmıştı. Türkiye ile ilgili bir hukuk bürosu bu filmde dile getirilen iddiaları üç grupta toplayıp her birini Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile ilişkilendirilen 200’den fazla okulun yer aldığı kentlerde soruşturdu. Amsterdam ve Ortakları isimli bu büro, FETÖ okullarının kurulu olduğu hemen her yerde, gerekli vizeye sahip olmayan öğretmenlerin işe alındığını, okul yeri olarak gösterilen emlakin hukuken kuşku uyandıran durumda bulunduğu, okulların çok büyük kısmının hisselerinin Gülen örgütü tarafından alınarak tekel oluşturulduğunu belirledi.
Büro, bu raporunu hem ABD federal hükumetine hem eyalet yönetimlerine hem de medyaya verdiğini açıkladı. Basit bir içerik analizi ABD’de geleneksel ve Internet medyada, FETÖ’den “terör örgütü” adıyla değil hala “Gülen Örgütü” diye söz edildiğini, Amsterdam Hukuk Bürosu’na ise “Türkiye’nin lobi şirketi” muamelesi yapıldığını gösteriyor. Örneğin en çok takipçisi olan Politico dergisinin sitesinde yer alan haberde, hukuk bürosu “Türkiye’nin ajanı” diye küçümseniyor; ama bir sözcüsünün ağzından FETÖ okullarının Gülen’le ilgisinin olmadığı, eğitim kalitesinin mükemmel düzeyde bulunduğu gibi bilgiler veriliyor. Bu sadece bir örnek. Oturduğu semtte bir okulun kullanılmayan spor salonunun bir duvarı çöktü diye, okul yöneticilerinin tümüyle işten el çektirildiğini hatırlayan bir kişi olarak, dörtte üçünün öğretmenleri, yarısından fazlasının bina mülkiyeti ve binanın okul olarak kullanılmaya elverişli olmadığına dair müfettiş raporları bulunan bu okul sisteminin hâlâ nasıl olup da “sahibi” ve “işletmecisi” olarak görülen kişilerin elinde bırakıldığına inanmak zordur. “Charter” okulu kayıtlarının Gülen örgütü üzerine olduğu, FBI kayıtları ile sabit iken, dergi, gazete ve Web sitelerinin, nasıl olup da bu okulların Fetullahçı örgütle ilişkisi olmadığını yazabilmeleri ABD gibi bir ülkede aklın kabul edebileceği bir durum sayılamaz.
Peki, bu durumun sebebi ne?
Bilinmesi gereken ilk nokta, Fetullahçı örgütün tek başına var olan bir yapı olmadığıdır. “Ilımlı İslam modeli” çerçevesinde kurulan, “İslam’ın bir şiddet dini” olmaktan çıkartılması için Kur’an’ın “aşırılıklarından arındırılması gerektiği” ve hadislerde ayıklama yapılarak, bir reformun gerçekleştirilmesi fikrini yaymak üzere, Türkiye’den tutun Bangladeş’e, Pakistan’dan tutun Birleşik Arap Emirlikleri’ne, Sudan’a, Suudi Arabistan’a kadar İslam coğrafyasında birçok yerde, FETÖ benzeri kuruluşlar ve kişiler var. ABD derin devleti, FETÖ’nün malî yapısının çökmesi, üyelerinin Türkiye tarafından yargılanması halinde bunun arkasının mutlaka geleceğine emindir ve bana asla izin vermez.
FETÖ, bu sebeple ABD koruması altındadır.