"Herkes Biden’a inandı’ başlıklı, bir buçuk yıl önce bu sütunlarda yayımlanan bir yazımda ve İngilizce, “ABD’nin Afganistan’dan çekileceğine neden inanmıyorum?” mealindeki başlıklı bir başka yazımda, Afganistan işgalinin sona ermeyeceği tahmininde bulunmuştum.
Kimse üzerinde durmadı ama rahmetli Muammer Aksoy hocamızın dediği gibi, “İnsan belleğinin unutma hastalığı vardır; ama arşiv asla unutmaz.”
Bu yanılgının sebeplerini ele almak, aslında, Afganistan’da sürmekte olan ve artacağına dair kuvvetli belirtiler bulunan kaosun sebeplerini de irdelemek olur. “Herkes Biden’a inandı” derken işaret etmek istediğim nokta Biden’ın sözüne inanılmaz bir siyasetçi olduğu kanısını paylaştığımı göstermekti. Biden, kendisini yardımcı olarak seçen Başkan Obama’nın, Demokrat Partili bir gruba “Joe’nun işleri ... becerisini küçümsememek gerekir” (boşluğu İngilizce f***ing kelimesinin karşılığıyla doldurabilirsiniz) derken kaydettiği yeteneğini de biliyordum.
Hatta, bir muhafazakâr yazarın şu nitelemelerinin de farkında idim:
“Tüy sıklet siyasetçi, fikir hırsızı, sürekli masal uyduran, abartılı palavracı, yürüyen bir gaf makinesi, hızlı konuşarak boş sözlerinin anlaşılmasını önlemeye çalışan, Kongre’de kimsenin fikrine önem vermediği insan.”
Eski Başkan Trump’ın, “Demokratların bitmeyen savaşını bitireceğim” sözünü tutmasını önleyen ABD Dışişleri ve Savunma bakanlıklarındaki bürokrat ve Neocon ideologların, çığırından çıkartılmış bir İslam yorumuna inanan Taliban milislerinin Afganistan’ın tümünü ele geçirmesine izin vermeyecekleri düşüncesi bana daha baskın gibi görünüyordu. Bu ekibin çok daha “çakma” sürümü, Trump gibi, yasamasıyla, yürütmesiyle siyaseti katı şekilde eline almış bir başkana, Afganistan, Irak ve Suriye’den çekilme fikrini unutturmamışlar mıydı? Blinken’iyle, orgenerallikten emekli Lloyd Austin’i ile, Dışişleri’ni ve Savunma’yı tutmuş olan “Küreselci” takımın, El Kaide’den tamamen arındığına asla inanmadıkları bir Taliban’ın Afganistan’ı tümüyle ele geçirmesine evet demeleri mümkün müydü? O Afganistan ki 20 yıldır yapılan silah yığınıyla, bırakın cihatçı bir terör örgütüne, herhangi bir NATO müttefikine bile bırakılamazdı.
Blinken seçim öncesi Biden’ın dış politika önceliklerini anlattığı (Neocon fikrinin babası Robert Kagan ile birlikte yazdığı) makalesinde gerçi Trump’ın Afganistan’dan çekilme planını benimsediğini yazıyordu; ancak yazının ana fikri ABD’nin küresel üstünlüğünü koruyabilmek için, “önleyici diploması ve caydırıcı güç” silahlarına ağırlık vermesi gerektiğiydi. Bu silahların kullanılacağı alan “İslam Devleti’nin (DAEŞ) dönmesini önlemek gereken yerler” yani Afganistan, Irak ve Suriye belirtiliyordu. Taliban’ın fikirleri “İslam’dan sapma değil İslam’a sıkıca sarılma” olarak niteleniyordu.
Ama hâlâ bir nokta var. ABD ve NATO iltisaklı kişiler anlaşma süresi içinde çekilemezse... Taliban ek süre vermezse... ABD’nin çektiği askerleri geri yollaması kaç gün alır? Hâlâ inanamıyorum o çekilme sözüne...