Yatırım deyimini farklı anlatımlar için kullandığımızda neyin ne olduğu birbirine karışıyor.
Finansçılar “yatırım” deyimini “borç-kredi” hareketi için kullanıyorlar.
Finansçılar, “Faiz inerse yabancılar yatırım yapmaz”, ”Yabancılar yatırıma devam ediyor”, ”Yatırımlar borsaya yöneldi” şeklinde değerlemeler yapıyorlar.
Yabancıların döviz getirerek fabrika kurmalarını bekleyenler için “Yabancı Sermaye Yatırımı” denilen yatırım, üretime dönük makine ve teçhizat yatırımıdır.
Kalkınma ve büyüme konuları konuşulurken “yatırım” deyimi, herhangi bir sektörde, tarım, sanayi, inşaat, hizmetler sektörlerinde sabit sermaye yatırımını hedef alıyor.
Devlet adamları ve politikacılar için “yatırım”, büyük kamu projeleridir. Köprüdür, yoldur, havaalanıdır.
Ranta önem verenler için yatırım “inşaat” yatırımıdır. Konut, rezidans, AVM yatırımıdır.
OPEC, petrol üreticisi ülkelerin üye olduğu bir teşkilat. 1960 yılında kuruldu. Ham petrol fiyatlarının üyeleri rahatsız edecek şekilde düşmemesi için, arzı talebe göre sınırlamaya çalışıyor.
Venezuela, İran, Irak, Suudi Arabistan ve Kuveyt kurucu üyeleri. Daha sonra Katar, Libya, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Nijerya, Ekvador ve Gabon OPEC üyesi oldu.
Merkezi 1965’ten bu yana Viyana’da. Üye ülkelerin temsilcileri yılda en az iki defa bir araya gelerek politika belirliyor. Kararlar oybirliğiyle alınıyor.
OPEC üyeleri dünya ham petrol rezervlerinin üçte ikisine ve doğal gaz rezervlerinin de üçte birine sahip. Petrol üretiminin yaklaşık yarısını gerçekleştiriyor.
Üreticilerin gelirleri düştü
OPEC’e üye ülkelerin temsilcileri, geçtiğimiz günlerde Cezayir’de “gayri resmi” bir toplantıda bir araya geldiler.
Günlük petrol üretimini 32.5 milyon ile 33 milyon varil aralığına düşürmeye karar verdiler.
Başbakan Binali Yıldırım 2017 - 2019 yıllarını kapsayan 3 yıllık Orta Vadeli Program’ı (OVP) açıkladı.
Türkiye ekonomisinin 2009 yılı dışında, 27 çeyrek boyunca sürekli büyüdüğünü vurgulayan Yıldırım, ekonominin bu sene de aynı şekilde büyümeye devam ettiğini dile getirdi.
“Yüzde 3-4 bandında bir büyüme bizim asla hedeflediğimiz bir büyüme değildir. Ancak ‘el ile gelen düğün, bayram’ derler bizim memlekette. Küresel olumsuzluklar bizi de etkiliyor. Avrupa’da eksi düzeylere veya sıfır düzeylerine giderken, biz yine yüzde 3’ün üzerinde bir büyümeyi 2016’da yakaladık” dedi. OVP, yarın Resmi gazete’de yayınlanacak.
Küresel piyasaların durumu, ülkenin iç ve dış sorunları nedeniyle 2017 - 2019 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program, “cesur-yapısal değişimi hedef alan” bir program olamamış.
“Bugüne kadar ekonomi kazaya belaya uğramadan, yüzde 3 - 4 büyümeyi yakalamış durumda... Önümüzdeki yılları da böyle geçirelim... Yapısal değişimi daha sonra düşünürüz” havasını taşıyor.
3 yılda neler olacak?
Başbakan’ın verdiği ön bilgilere göre:
- 2016 yılı büyüme tahmini, yüzde 4.5’ten yüzde 3.2’ye, 2017 için yüzde 5’ten yüzde 4.4’e çekildi. 2018 ve 2019 için de yüzde 5 oranında büyüme hedefi belirlendi.
Ayşe Hanım Teyzem inanamayacak ama... Gıda fiyatlarında yıllık enflasyon yüzde 3.89’a gerilemiş durumda.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun hesabına göre (bir önceki yılın aynı ayına göre) eylül ayında “Gıda ve alkolsüz içecek fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 4.16 oldu.
Enflasyonun suçunu devamlı olarak gıda fiyatlarındaki artışa yükleyen Merkez Bankası, alkolsüz içecek fiyatlarını gıda fiyatlarından ayırdı. Ve de yıllık gıda enflasyonunun yüzde 3.89 olduğunu açıkladı.
Yurtiçi Üretici Fiyatları endeksine göre işlenmiş gıda ürünlerindeki yıllık artış yüzde 3.38 oranında.
Gıdada yıllık olarak üretici fiyatı yüzde 3.38 oranında, tüketici fiyatı yüzde 3.89 oranında artarken, Tüketici Fiyatları Endeksi’ndeki yıllık artış yüzde 7.28 oldu.
Bize bugüne kadar devamlı olarak “Enflasyonun gerisinde gıda fiyatları var. İşlenmiş gıda fiyatları var. Gıda fiyatları ucuzlamadan enflasyon gerilemez“ deniliyordu.
Açıklanan veriler değerlendirildiğinde, gıda fiyatlarının enflasyonu artırmadığı, tam aksine, gıdada fiyat artışları diğer fiyat artışlarının gerisinde kaldığı için, gıdanın, genel enflasyonu aşağıya çektiği görülüyor.
Gıda enflasyonu geriliyor
İhracatımızı artırmak için çalışıyoruz. Küresel durgunluk pazarlarımızı daralttığı için ihracat gelirimizi artıramıyoruz.
Zar zor kazandığımız ihracat geliri ise hammadde ve ucuz ithalat için Çin’e, enerji ithalatı için Rusya’ya gidiyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) eylül ayı ihracat verilerini açıkladı.
Eylül ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 0.8 azaldı. 10 milyar 452 milyon dolar olarak gerçekleşti.
İhracatın eylül ayında gerilemesinin önemli bir nedeni 9 günlük Kurban Bayramı tatili.
Yılın ilk 9 ayında toplam ihracat, 2015’in aynı dönemine göre yüzde 2.7 azalış gösterdi. Dokuz aylık toplam ihracat 95 milyar 746 milyon dolar.
Son 12 ayda toplam ihracat bir önceki döneme göre yüzde 4.3 azaldı. 130 milyar 921 milyon dolar oldu.
Temiz su sorunu her ülke için önem taşıyor.
İçilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması gerekiyor.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, ülkemizde yılda ortalama 501 milyar m3 suya eşdeğer yıllık ortalama yağışın yarısından fazlası 274 milyar m3’ü su yüzeyleri ve bitkilerden olan buharlaşmalar yoluyla atmosfere geri dönüyor.
158 milyar m3’lük kısmı ise akışa geçerek akarsular vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere dökülüyor.
Komşu ülkelerden ülkemize yılda ortalama 7 milyar m3 su akışı oluyor.
Günümüz teknik ve ekonomik şartları içinde tüketilebilecek yer üstü suyu potansiyeli; yurtiçindeki akarsulardan 95 milyar m3, komşu ülkelerden yurdumuza gelen akarsulardan 3 milyar m3 olmak üzere yılda ortalama toplam 98 milyar m3.
Suyu az olan bir ülkeyiz
Sanayici faizin aşağıya çekilmesini istiyor. Merkez Bankası Başkanı, bankanın faiz indirimine devam edeceğini söylüyor.
Bu durumda “faiz” inecek demektir.
Merkez Bankası Başkanı önceki gün İstanbul’a geldi. Sanayi Odası’nın bir toplantısında konuştu.
Merkez bankalarının başkanları az konuşurlar. Konuştuklarında ya önemli bir kararı açıklarlar ya da ekonomiye yön verecek mesajları olur.
Başkan, Sanayi Odası’ndaki konuşmasında mesaj vermedi. Moral verdi.
“ - Ekimden sonraki 3 ayda ekonomi canlanacak,
- Gıda fiyatları kontrol altına alınacak,
- Enflasyon gerilemeye başlayacak,
İşçi sayımız artıyor. İşçilerimizin çok azı sendikalara üye olduğu için sendikalaşa oranı yükselmiyor, geriliyor.
Kayıtlı (sigortalı) işçi sayımız 13 milyon. Kayıtlı işçilerin 1.5 milyonu bir sendikaya üye.
Genelde sendikalaşma oranı yüzde 11.5.
Erkek işçilerde sendikalaşma oranı yüzde 13’ün üzerinde. Kadınlarda sendikalaşma yüzde 7.6 oranında.
İş kollarına göre dağılan 94 sendika var. Bu sendikalar 4 büyük konfederasyon çatısı altında toplanmış durumda. Sendikalı üye sayısı en yüksek konfederasyon 790 bin üyeyle Türk-İş. İkinci sırada 265 bin üye ile Hak-İş ve üçüncü sırada 112 bin üyeyle DİSK var.
Sendikalaşma oranı
İş kollarına göre en yüksek sendikalaşma banka, sigorta ve finans kolunda. Çalışanların yüzde 35’i sendikalı.
Daha sonra savunma ve güvenlik hizmetleri geliyor.