Kuzey İtalya'nın
Como Gölü kıyısında
"21.yüzyılda Türkiye" tartışılıyor.
Herhalde ileriye
"iyimser" bakabilmek için
Como, bir güzelleştirici mercek.
Yer yuvarlağının en seçkin, göz ziyafetlerinden biri.
Sanki bir doğa mücevheri.
Ölümün felsefesi
Ne ilginçtir ki...
İkinci Dünya Savaşı sonunda
İtalya'nın faşist diktatörü
Mussolini, bu gölün kıyısında bir kilise önünde kurşuna dizilmiş.
Sanki milyonlarca insanın hayatına kıyan, soy kırımı yapan, siyah gömleklileriyle dehşet ürpertileri veren bir caniye son nefesini vermek için bu yeryüzü cenneti özellikle seçilmiş.
"Böylesine güzellikleri yaşayabilirdin. İnsanların o güzellikleri yaşamalarına olanak sağlayabilirdin. En azından engel olmayabilirdin" dercesine.
Mussolini, Bellagio'da kurşuna dizildikten sonra Milano'ya götürülmüş ve bacaklarından asılmış.
Keşke insanlık böyle bir isimle tanışmasaydı.
Como, onun anısıyla gölgelenmeseydi.
Ama...
Belki de burada, dünyanın çeşitli yörelerinde ve Türkiye'de doğanın ve insanlığın güzelliklerinin değerini bilmek için bu gibi acı örneklerin yararı olabilir.
Ya Türkiye?
Bu bağlamda
Türkiye'nin insanlık suçlusu
Abdullah Öcalan'ın da geleceği tartışılıyor.
İdam kararı... Uygulanıp uygulanmayacağı...
Ve en günceli, terör örgütünün başı
Öcalan'ın PKK'ya yaptığı son çağrı.Bu konferans
"The Rockefeller Foundation" yani
Rockefeller Vakfı'nın dış politika etütleri tarafından düzenlenmiş.
Amerika'dan ve
Türkiye'den isimler katılmakta.
Örneğin, dün sabah konuşanlar...
Toplantıyı koordine eden Birleşmiş Milletler üst düzey yöneticisi
Üner Kırdar, eski Büyükelçi ve Bakan
İlker Türkmen, gene eski Büyükelçiler
Şükrü Elekdağ, Orhan Güvenen, Cem Duna, Profesör
Nevzat Yalçıntaş, ARI Grubu'nun yöneticisi
Kemal Köprülü, ABD'li katılımcılardan eski NATO Komutanı Amiral
Danstield Turner, Dış Politika Birliği'nin Başkanı
James Doughety, diğer Başkan
Noel D.Latif...
Ve tabii çok ilginç bir isim olarak
Türkiye'de iyi tanınan
Graham E.Fuller'e de değinmeliyim.
Türkiye konusunda bütün Beyaz Saray yönetimlerinin görüşüne başvurduğu
Fuller için bir söylenti
CIA olduğudur.
Kendisine ve bizim
Türkiye grubundan onu tanıyanlardan bazılarına göre değil.
Abdullah Öcalan'ın çağrısı için yaptığı değerlendirmelerden şu izlenimleri aldım.
1. Bu çağrı samimi mi?Samimi olduğunu kanıtlayacak ek tavırlara ihtiyaç var.
2. Çağrının dünya kamuoyunda baskı altında yapılmadığı kanısı oluşmalı.
Avukatlarının aracılığıyla yapılmış olması, o açıdan önemli.
Ama, bazı uluslararası saygın sivil toplum örgütleri de çağrıyı desteklemeli. 3. Çağrının PKK tarafından ne kadar dikkate alınacağı henüz bilinmiyor.
Bakalım onu dinleyecekler mi?
4. PKK'nın bu konuda ikiye ayrılması olasıdır.
Türkiye konusunu işleyen bir video bant izledik
Genel eğilim
Dünkü tartışmalardan gözlemim o ki...
ABD yönetimi,
Türkiye'yi kırmak istemiyor.
AB'ye üye olmamız için aracılık girişimlerinden tutunuz, Clinton'un Esad'a mektubuna ve Öcalan'ın yakalanması operasyonuna kadar çeşitli konularda
yönetim, Türkiye'nin yanında.
Kuzey Irak'ta bir
"bağımsız Kürt Devleti" tezgahına da
Elekdağ ve
Türkmen inanmadıklarını söylediler.
Ancak...
Ermeni ve
Rum lobileri, yasama organı olan kongreyi olumsuz etkiliyor.
Kıbrıs, Türkiye'nin istediği silahların verilmemesi, insan hakları iddiaları gibi konularda sıkıştırılıyoruz.
Bunları aşmanın yolu daha çok sertleşmek değil, çok sıkı
diyalog.En karşımızda olanlarla bıkmadan
diyalog.
ARI Grubu, dünyada en etkin sayılabilecek
2500 kişiye her hafta e-mail yoluyla
Türkiye notları geçiyor.
Bu listede yer alan ve
Türkiye'nin çok karşısında olan bazı isimler henüz tavırlarını tam değiştirmemişler ama, sürekli ek bilgi istiyorlarmış.
Ayağımızı sağlam basarak, ödün vermeyerek ama bilgilendirerek psikolojik alan kazanabiliriz.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr