Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

HEPİMİZİN “dünyaya geliş nedenimizi” sorgulaması gerekiyor. Bu konuda çoğumuzun kafası karışıktır.
Görünmezler arasına göçen Türkan Saylan’da, bu sorunun cevabı netti.
Madam Curie gibi “adanmışlık”, Türkan Saylan’ın da dünyaya geliş ve yaşam nedeniydi.
Paraleller çizeyim...

2 Nobel ödülü

MADAM Curie, iki kez Nobel ödülü kazanmış bir bilim kadını.
1903’te fizik, 1911’de kimya alanlarında Nobel alarak iki kez Nobel alan ilk bilim insanı.
Yaşamını önce bilim çalışmalarına adamıştı.
Uranyumla radyoaktiviteyi keşfetti... Sonra toryumun radyoaktif özelliğini buldu.
Radyoloji biliminin kurucusudur.
Ama... Çalışmaları, radyasyondan kaynaklanan “amansız” hastalıklara götürdü onu.
Tıpkı Türkan Saylan Hoca gibi o da vücuduna yapışan kanserle geçirdi yıllarını...
Ancak... Curie’nin bedenindeki bu dramatik deneyim, aynı zamanda radyum etkisinin kötü dokulara uygulanarak tedavide kullanılabileceği fikrini de üretti.
Hâlâ çeşitli türevleriyle bu tedavi uygulamada.
Türkan Saylan Hoca da meslek yaşamının bir süresini cüzzam hastalığıyla savaşıma odaklamıştı.

Hoyrat tepkiler

HER ikisi de ne yazık ki, hoyrat tepkiler aldılar.
Örneğin... İlk Nobel ödüllü kadın ve iki Nobel birden alan ilk bilim insanı Madam Curie için tümüyle erkeklerden oluşan Fransız Bilim Akademisi, “üyeliğini ret” kararı almıştı.
Türkan Saylan’ın Ergenekon bağlamında evinin basılmış olması da ona çalışmaları nedeniyle bir “ödül(!!..)” değil miydi?
Madam Curie, kızı İrene ile birlikte genç kadınlara “X ışını teknolojisini” öğretti.
O da tıpkı Saylan gibi kadınların, kızların eğitimine yoğunlaşmıştı.
Saylan, 100 bin dolarlık Vehbi Koç ödülünü kızlara burs verilmesi için ÇYDD’ye bağışlamıştı.
Madam Curie de o dönemde bir servet sayılan 50 bin dolarlık ödülü Varşova’da yeni kurulan radyoloji laboratuvarına bağışladı.
Çalışmalarında radyasyona o kadar maruz kalmıştı ki, tuttuğu not defterlerine bile sinmişti.
Defterlerindeki notlar bugün hâlâ radyoaktif korumayla incelenebiliyor.
Madam Curie kanserden öldü.
Ama daha önce kendisine yapılan haksızlıklar nedeniyle depresyona girmişti.
Profesör Türkan Saylan’ı da kanser elimizden koparıp aldı.
Ama birkaç haftada böyle aniden kötüye gitmesinin nedeni kendisine yapılan son haksızlıkların ruhsal eziyeti olamaz mı?
..........................
Bu paraleller çizen filmi, acı verici bir yüz kızartısı karesinde donduracağım.
Madam Curie’ye yapılanlar neredeyse “100 yıl” öncesine ait.
Ya Türkiye’de, Türkan Saylan Hoca’ya bir “asır” sonra hâlâ reva görülmesi?..

Haberin Devamı

19 MAYIS
İYİ bir araştırmacı, sosyal olaylarda güncel nedenlerle yetinmez.
Güncel nedenlerin köklerine inmeye çalışır.
Yani...
Nedenin nedeni...
Nedenin nedeninin nedeni...
5 karekök neden bulmalıdır.
Son seçimler bağlamında Başbakan Erdoğan’ın masasına konan “seçmenin nabzı” araştırma raporlarını okumak isterdim.
“Biz nerede hata yaptık?” sorusunun cevapları neler?
Hiçbir sosyal oluşum, tek nedene indirgenemez.
Birden fazla güncel neden de yeterli değildir.
Yazının başında söylediğim gibi, 5 karekök nedene kadar geri gitmek gerekebilir.
Güncel ve yüzeysel mi, yoksa “nedenlerin nedenlerinde” geriye yolculukların sonucu mu bilemiyorum ama 19 Mayıs’ın sadece “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak değil, “Atatürk’ü Anma” boyutuyla birlikte ve isminin tam anlamıyla kutlanması bazı işaretler veriyor.
Yani... “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak...
19 Mayıs’ın Atatürk boyutu vurgulanarak, altı çizilerek kutlanacak olması, son yerel seçimlerde AKP’den kopan Atatürkçü kesimin kaygılarını gidermek hedefine odaklanmış olabilir.
Ama... Güncel nedenlere, güncel tavırlar getirmek yeterli değil.
Atatürk konusundaki kaygılar, güncel nedenin daha önceki nedenin nedenleriyle yıllar içinde oluşmuştur.
Atatürkçü ve laik kesimin kaygıları da bu 19 Mayıs vitriniyle giderilemez.
Önümüzdeki en az dört 19 Mayıs’ta da aynı Atatürk vurgulamaları olan kutlamalar gereklidir.