ABD Temsilciler Meclisi’nin Trump’ı başkanlıktan “azil” kararı bir “yeni yıl hediyesi...”
Trump’a halk desteği bu azil süreciyle birlikte yükselişe geçti.
Trump Başkanlık seçimleri için halk oylamalarında daha şimdiden Demokrat aday Joe Biden’in en az 3 puan önünde.
Diğer adaylardan Bernie Sanders’e yüzde 5, Elizabeth Warren’e yüzde 8, Michael Bloomberg’e yüzde 9, Pete Buttibieg’e ise yüzde 10 fark atıyor.
......................
Anayasa’ya göre Trump, Senato’da “mahkemelerdeki usul kurallarına göre” yargılanacak.
Senatörlerin 3’te 2 oy çoğunluğu tarafından “suçlu” bulunursa başkanlık görevinden “azledilmiş” olacak.
Senato’da Başkan’ın partisi Cumhuriyetçiler çoğunlukta.
45 demokrat, 2 bağımsız, 53 Cumhuriyetçi senatör var.
Demokrat ve bağımsız senatörlerin tamamı Trump’a “suçlu” oyu verse bile 67 oyluk “nitelikli çoğunluk” oluşmuyor.
.......................
Demokrat senatörler arasından 67’yi tamamlayacak 20 oy çıkar mı?
Buna hiçbir siyaset gözlemcisi ihtimal vermiyor.
Daha şimdiden rakiplerine böylesine fark atan kendi partilerinin başkan adayı Trump’ı harcamazlar.
Siyasetin tabiatına aykırı.
.........................
Burada bir ABD gerçeğine de işaret edeyim.
Amerika tarihinde 3 kez “başkanı görevden azil” süreci işledi.
3’ü de sonuç vermedi.
Şöyle ki...
İlki 1868 yılında Başkan Andrew Johnson...
Görevi “yasayla güvenceye alınmış” bulunan dönemin Savaş Bakanı Edwin McMasters Stanton’ı -yasaya aykırı şekilde- görevden aldığı için Johnson’a “azil süreci” başlamıştı.
Ancak Senato’da 3’te 2 çoğunluk sağlanamamıştı, görevinde kalmıştı.
Aradan 106 yıl geçti.
1972’de Cumhuriyetçi Başkan Richard Nixon “Watergate iş merkezindeki Dmeokrat Parti seçim ofisine dinleme cihazı yerleştirttiği” gerekçesiyle azledilmek istendi.
Tarihe “Watergate skandalı” olarak geçen bu olay Washington Post gazetesi tarafından ortaya çıkarıldı.
Nixon haberin yayımlanmaması için önce gazetenin sahibesi K. Graham’ı aradı.
Ondan “Gazetenin ekonomik ve idari durumuyla ilgilenirim, yayına karışmam” cevabını aldı.
Nixon bu kez gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ben Bradley’i telefonla aradı.
Ona bu isteğini tekrarladığında, Bradley’den “Haber şu anda rotatif merdanelerinde dönüyor” cevabını alınca öfkeden adeta kudurmuş gibi oldu.
“Seni o... çocuğu” diye bağırarak telefonu kapattı.
Olay Başkan Nixon’un tükenişinin başlangıcıydı.
Senato’da 3’te 2 çoğunluğun oluşacağı anlaşıldığında, oylama yapılmadan başkanlıktan istifasını açıkladı.
3’üncü vaka.
Başkan Bill Clinton’un Beyaz Saray’daki stajyer Monica Lewinsky ile yaşadığı cinsel ilişki iddialarına karşı “yeminli ifadesinde yalan söylediği” iddiasıyla azil süreci başlamıştı.
Ancak...
Senato’da 3’te 2 çoğunluk sağlanamadı.
Clinton görevini sonuna kadar sürdürdü.
.....................
Nixon’un ve Clinton’un “azil süreçlerinde” gerçekten “kanıtlar” vardı.
Oysa...
Trump’ın, “Ukrayna Cumhurbaşkanı’ndan, yapılacak Başkanlık seçimlerindeki rakibi Joe Biden’in oğlu hakkında soruşturma açılmasını istediği ve bunun karşılığında Ukrayna’ya askeri yardım sözü verdiği” yolundaki iddia bir illiyet bağı kurularak net kanıtlanabiliyor değil.
.....................
Sonuç...
Türkiye açısından Trump kartına -ne kadar güvenilir o ayrı konu ama- oynamaya devam.