Türkiye’nin Libya’ya asker göndermesi bağlamında TBMM kararı sonrası çok ilginç bir tarihi belge... Libya’dan 18 Ocak 1947 tarihinde Türkiye Cumhur-başkanı’na gönderilmiş.
Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü.
“Cumhurbaşkanlığı İsmet İnönü Arşivi”nde yer alan belge aynen şöyle...
“Türkiye Cumhurbaşkanı
Ankara
Sadakat duygularımızı teyid eder ve Libya’nın Türkiye’ye ilhakına taraftar bir parti kurulmasına müsaadelerini niyaz eylerim.
İmza: Muhammed Hassan Amir
Tercüme eden:
Abdüsselem Busayri
22 Ocak 1947”
....................
Bakın İtalya işgalinden sonra “Libya’yı Türkiye’ye bağlamak için yoğun faaliyetlerde bulunulduğunu hatta öyle ki bu amaçla bir de parti kurulduğunu” kaç kişi biliyor?
Kurulan partinin, 1950’lerde Türkiye’den gerekli ilgi ve desteği görememesi nedeniyle kapandığını belirteyim.
Sonraki yıllarda bir süre Libya ile bağlarımız hayli zayıflamıştı.
Bu belgenin fotokopisini köşeme koyuyorum.
Yani...
Libya halkında, sanılanın tersine, Türkiye’ye tarihten kaynaklanan samimi bir sevgi ve bağlılık var. Mustafa Kemal Paşa da Libya’ya giderek orada direnişi organize etmişti.
.....................
Libya ile “Akdeniz’de sınırlar yetki anlaşması” daha önce düzenlenmiş oyunu sarstı.
Sarsıntı sürüyor.
Bunun çok açık kanıtını aşağıda sunuyorum.
Yunanistan’ın “Pentapostagma” adlı internet sitesinde “Ankara Doğu Akdeniz’in ikiye bölünmesini istiyor, Türkiye-İsrail münhasır ekonomik bölge anlaşması önererek üçlü ekseni zayıflatmaya çalışıyor” başlıklı makale şöyle...
Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Kıbrıs’ın haklarını azaltmaya çalışan Türkiye, her aşamada “Yeni Osmanlıcılık” planlarını da ilerletiyor.
Yunanistan’ın, müttefiki İsrail’le imzaladığı “Eastmed” Projesi’nden sonra Erdoğan, Libya modelini tekrar hayata geçirmeye çalışıyor.
Bu kapsamda Doğu Akdeniz’i ikiye bölerek, enerji kaynaklarını paylaşma konusunda önerileriyle, “bölgede, kendi hayallerine engel olacak ülkeleri yanına çekmeye” çalışıyor.
Türk Deniz Kuvvetleri kurmay başkanı ve Libya ile yapılan anlaşmanın mimari olan Tümamiral Cihat Yaycı “İsrail’le de benzer bir anlaşma yapılabileceği” tezini öne sürdü.
Türk Tümamiral, Libya’yla (yani yasa dışı Trablus hükümetiyle) yapılan anlaşmanın “cesaretle ve gerçekçilikle yapılmış bir anlaşma” olduğunu söyleyerek, Ankara’nın kışkırtıcı tezlerini tekrarladı.
Arkasından Cihat Yaycı, “Türkiye’nin Libya ile yaptığı anlaşmanın, aynı şartlarda geçerli olacak şekilde İsrail’le yapılması gerektiğini, bunun Türkiye’nin bir sonraki hamlesi olacağını” söyledi.
Bu anlaşmanın gerçekleşmesi için “Kıbrıs’ın egemenlik haklarında bulunan alanların İsrail’e ait olduğunu, Eğer İsrail Türkiye ile anlaşma imzalarsa 8, 9, 11 ve 12 parseller sayesinde İsrail’in Türkiye ile denizden komşu olacağını” söyledi.
Aynı Tümamiral 2010 yılında da “Türkiye’nin İsrail’le anlaşabileceğini” belirterek haritalar yayınlamıştı.
Ona göre “İsrail Türkiye ile anlaşma imzalarsa, bugün Kıbrıs’ın egemenlik alanında bulunan birçok parsel İsrail’e ait olacak ve Kıbrıs buralardan mahrum kalacak.”
Türkler bir yandan bunu önerirken, diğer yandan Ada üzerinde büyük bir deniz ve hava üssü kurmaya hazırlanıyor ki bu açıkça sadece Kıbrıs’ın değil, İsrail ve Mısır’ın da aleyhine olacak bir gelişme.
Türkler enerji oyununu bahane göstererek bu üsleri kurmaya çalışıyorlar.
.......................
Bir kanıt daha...
Güney Kıbrıs Haber Ajansı’nda yer alan bir haberde, “önümüzdeki 3 hafta içerisinde Ankara’nın, İsrail Enerji Bakanlığı’na ve İsrail Başbakanı’na bir plan sunmayı düşündüğü” iddia edilmekte. “Afrodit yatağından ortak faydalanmanın ve habere göre Afrodit parseline ilişkin sorunların çözümü için, türkiye tarafından daha uygun koşullar önerilecek.”
.......................
Tümamiral Cihat Yaycı -eminim- Yunanistan’da “sinir sistemlerini en çok bozan isim...” Türkiye ise yaptığı hizmet çok büyük.