TÜRKİYE siyasetinde “Suriyeli sığınmacılar” gündemin üst sıralarına yükseldi.
Hem de “geçici” değil... “Uzun süreli olacağa” benziyor.
..................
Son yerel seçimlerde ve özellikle İstanbul seçiminde seçmen eğilimi ilk işaretleri vermişti.
Şu kısa sürede bile o işaretler yoğunlaştı...
“Suriyeli sığınmacılar” için “siyasi partilerin tavırları da” seçmen tabanında yankı yapmakta.
Bu bağlamda...
İYİ Parti de “Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüşü” konulu bir çalıştay düzenleyerek o duyarlı damara yönelmiş oluyor.
“Suriyeli mültecilere statü verilmesine karşı tavır” koydu İYİ Parti.
....................
Ekonomik durgunluk, ekonomide bozulma bir süredir Avrupa toplumlarında “yabancılara karşı alerji” nedeni.
İşsizler ve özellikle genç işsizler, çalışabilecekleri iş yerlerinin daha ucuza çalışan yabancılar tarafından kapıldığı kanısındalar.
Öfkeliler.
İşi olanlar ise, “daha düşük ücretle ve daha zor iş şartlarını kabul eden yabancılar nedeniyle kendi yaşam düzeylerinin aşağı çekildiğini” düşünüyorlar.
“İşveren yabancı iş gücü seçeneğini göstererek daha düşük ücret, daha çok çalışma saatlerini dayatıyor” iddiası yaygın.
Avrupa’da sağ partilerin sandıklarda yükselişinin başat nedenlerinden biri de bu.
“Yabancılara kapıları kapatan” siyasetler ve söylemler oylarda karşılık buluyor.
.....................
Türkiye’de de kaçak göçmenler ve özellikle “Suriyeli sığınmacılar” ekonomide yaşanan zorlukların bir parçası gibi algılanmakta.
Kayıtdışı çalışmaları/çalıştırılmaları...
“Devlet bütçesinden Suriyeli sığınmacılara aylık nakit ödemeler yapıldığı” yolundaki iddialar...
Suriyeli sığınmacılar için harcandığı resmi söylemlerle de dile getirilen “40 milyar dolar” gibi büyük rakamlar...
Ve bu harcamaların Türkiye insanının vergilerinden yapılmış olması...
“5 milyonu bulan ilave nüfusun yarattığı talebin üretimle karşılanamadığı ve fiyatların bu yüzden de yükseldiği” düşüncesi...
Karakteri konuksever olmakla beraber, Türk halkı gene de “İyi hoş ama bu kadar da fazla” psikolojisine itilmekte.
.....................
Bir de “kriminal” boyuta bakmak gerekiyor.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ dün bazı iddialarda bulundu.
“Suriyeli sığınmacıların karıştığı polisiye olayların kayıt altına alınmaması için baskı olduğu, istatistiklere olduğundan daha düşük yansıdığı” gibi bir iddia.
Bunun somut yazılı ve resmi kanıtı olmadığı için geçiyorum...
Ama...
Sadece Suriyeli sığınmacılar değil diğer kayıtlı ve kayıtsız yabancıların karıştıkları ya da sebep oldukları polisiye olaylar mahallelerde huzursuzluk üretmekte.
Rakamlar büyütülmüş ya da abartılmış olabilir.
Ancak...
Köpüğü atılsa bile bir “yabancılardan” oluşan “asayiş sorunu algısı” için “yok” denemez.
Sonuç...
Genel bir olumsuz dalga yükselmekte.
“Vatandaşlık” hakkının “nüfus dengesini bozacak boyutlara varacağı” kaygısı var.
“Birkaç yıl sonrası için 10 milyon Suriye kökenli nüfus” tahminleri yapılıyor.
Prof. Özdağ’ın uyarısı şöyle:
“Türk-Kürt”, “Sünni-Alevi”, “Laik-dindar” kırılmaları için kurulan kumpasları boşa çıkardık.
İleride “Türk-Arap” tezgâhı kurmaya çalışacaklardır.