Bugün 10 Kasım...
Atatürk’ümüzün aramızdan ayrılışının 81. yıl dönümü.
Biz de bugün Şeffaf Oda’da “Atatürk’ümüzü” anıyor ve anlatıyoruz.
Konuklarım; Atatürk’ün akrabası şair, yazar, sporcu Selin Söğütlügil ve “Kemal” belgesel müzikali ile araştırmacı-anlatıcı-sanatçı Pınar Ayhan.
..................
Pınar Ayhan “Orada Duruverseydi Zaman” ve “Kemal” belgesel gösterileriyle Anadolu’yu dolaşıyor. İki yıllık derin bir çalışmanın ürünü olan belgesel müzikal gösteri üç yılda 40.000 kişiye ulaşmış.
“Kemal” gösterisi üç bölümden oluşuyor; Mustafa, Mustafa Kemal ve Mustafa Kemal Atatürk. Pınar Ayhan’a sahnede altı kişilik orkestrası eşlik ediyor.
Gösteriyi izleyenler Atatürk’ün
dehasının yanı sıra onun insani boyutuyla da karşılaşıyor. İzleyenler gözyaşlarını tutamıyor ve gösteri nerede sahne alırsa alsın ayakta alkışlanıyor.
En yakın gösteri tarihlerini de yansıtayım: 11 Kasım İzmir ve 13 Kasım İstanbul.
Pınar Ayhan, Şeffaf Oda’da
anlattığı gerçek hikâyelerle örtüşen şarkıların yanı sıra Atatürk’ün sevdiği şarkıları da seslendiriyor.
....................
Atatürk’ün amcası Kırmızı Hafız Mehmet Emin Efendi’nin torunu Hayreddin Oytun Söğütlügil’in kızı Selin Söğütlügil New York Fashion Institute of Technology ve Mimar Sinan Üniversitesi Sanat Tarihi mezunu. İngiltere’de film prodüksiyonu üzerine master yaptı. Şimdi de Oxford’da eğitimine devam ediyor. Diğer tutkusu da yazmak... İki şiir kitabı var. “Kanatlarım Aşktan’dı” ve “Mavi Sağanak...” “Simurg” adlı romanı da yolda...
......................
Selin Söğütlügil programda Atatürk’le ilgili anılar paylaşıyor. Atatürk’ü anlatırken Atatürk’ünki gibi mavi gözleri doluyor, hatta gözyaşlarını tutamıyor. Maratonlarda birçok madalyası olan Selin Söğütlügil Çin Seddi Maratonu’nda koşan ilk Türk. Geçtiğimiz hafta 41. İstanbul Maratonu’nda ise Türkiye Harp
Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği yararına gönüllü koştu.
Şeffaf Oda’da 105 yıllık ilk gazi protezini ve Atatürk’ün ıslak imzasıyla verilen ilk gazi madalyasını gösteriyor. Atatürk, akrabası Selin’i bir yerlerden izliyorsa gurur duyuyor ve ona “Aferin çocuk” diyor olmalı.
Portaxe’ın Boğaz manzarasında 10 Kasım özel Şeffaf Oda’da Selin Söğütlügil ve Pınar Ayhan ile Atatürk’ü anıyoruz.
2020 GECCE GUIDE
20 yıldır yeme-içme-eğlence sektörünün nabzı “Gecce Guide” sayfalarında atıyor.
Kenan Erçetingöz “Gecce” grubunun kurucusu ve başkanı.
Eşi Gül Erçetingöz ve ekibiyle en iyi mekânların referansı olan yaz ve kış “Gecce Guide” edisyonlarının yanı sıra Gecce internet sitesinde habercilik yapıyor.
Her yıl kendi alanında en başarılı mekânları seçerek, ödül gecelerini düzenliyor.
...................
Haftanın ortasında çarşamba Gecce Gourmet üyeleri -birkaç eksikle- toplandık. Gündem kalın kapak, lüks basım bütün bir yıl raflarda olacak -sınırlı basım (limited edition)- “2020 Gecce Guide” içeriğiydi.
Yeme-içme-eğlence dünyasında özel trendler kazandırmayı amaçlayan özgün bir yayın olacak bu.
...................
Aramıza yeni Gecce Gourmet üyeleri de katıldı. Onların “yapıcı ve yenilikçi önerilerini” konuştuk. Bu yıl referanslar arasında dünyadaki yeni trendlerin başarılı örneklerini yansıtan mekânlar özel bölümde yer alacak. Yeni nesil yeme-içme konseptleri gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak sorumluluğunu da üstlenmiş durumda. “Gecce” de bu bilinçle tavrını koyacak.
Daha önce “en iyi sosyal sorumluluk projelerine” ödül verme sürecini başlatmıştı.
Şimdi... Bir yeni adım daha...
Böyle çalışmaların Türkiye’ye katkıları önemlidir. Yemek kültürü her ülkenin kartviziti gibidir.
Müge Akgün’ün başında
olduğu “İncili Gastronomi Rehberi” de değerli bir katkı.
.....................
Bu toplantımızda üyemiz Swissotel Bosphorus Genel Müdürü Uğur Talayhan’ın konuğu olduk. Kışlık “Gabbro” mekânında Ali Şef’in lezzetlerini tattık. 22.30’dan itibaren de Hande Subaşı ve arkadaşlarının canlı müziği...
Ne yazık ki fazla kalamadım, Galatasaray-Real Madrid maçı için evin yolunu tuttum.
Her dakikasını üzüntüyle, öfkeyle izlediğim bir maçtı.
Gecce Gurme grubu 2020 Gecce Guide’a son dokunuşlar için Swissotel Bosphorus Gabbro’da toplandı.
Gabbro’da çarşambaları Hande Subaşı söylüyor. Alkış...
SUNSET lezzetleri
İstanbul’un “simge” mekânları arasında Sunset 25’inci yılını kutluyor.
Etkinlikler dizisinin bir yenisi de “Sunset Grill & Bar Cookbook” kitabı.
Türkiye İşbankası Kültür Yayınları’ndan...
Sunset’ın “yaratıcı mutfak direktörü” Fabrice Canelle 2015 yılından bu yana lezzetler sunuyor.
Barış Tansever Sunset’ın 25’inci yıl dönümü için hazırlanan kitabı konuklarına imzalayarak sundu.
Fabrice Canelle Şef “Sunset’ın zaten efsanevi bir menüsü vardı. Japon ve Türk mutfaklarının yanında şimdi benim mutfağım da o menüye eklendi” diye yazmış kitapta.
Fabrice Şef’in “moleküler mutfak” katkısının da altını çiziyorum. Peki... Bizim mutfağımız için ne düşünüyor?
“Türk mutfağı, Ortadoğu, Doğu Avrupa ve Akdeniz etkilerini bir arada yaşatan, engin bir mutfak. Şahsi olarak Türk mutfağının yalınlığını ve zanaatkâr belleğini seviyorum.”
Sunset’ın Şef’i Erol Aslan’ın da büyük rolünü burada vurgulamalıyım.
Fabrice Canelle’nin “yaratıcı mutfak direktörlüğü unvanına” bir örnek vereyim... Marmaris’te bulunan bir kiraz ağacının külleriyle et marine ediyor.
“Şimdi küresel ünü olan Alain Ducasse gelse bile ona böyle yerel ürünlerle bir menü sunabilirim” gibi iddiaları da var.
Kitapta bütün Sunset’ın özgün lezzetlerinin tarifleri ve güzel fotoğrafları yer almakta. Ve de özgün kokteylleri...
..................
Kitabın tanıtım gecesinde Sunset’ın kurucusu Barış Tansever bir konuşmayla beraber çalıştıkları isimleri tek tek andı. “Başarının bu ekiple sağlandığını” vurguladı.
Sunset’ın ilk günlerinden bu yana ekipte olan maitre d’hôtel Gazi Akyol, sommelier Süleyman Şen, 20 yıldır Sunset ekibinde olan Genel Müdür Kimya Çulha...
Hepsi tek tek alkışlandı.
“Her başarılı erkeğin arkasında önemli bir kadın vardır” söyleminin kanıtı Alize Tansever’i de bu listenin başına koymak gerek.
Yaratıcı lezzet direktörü Şef Fabrice Canelle mutfakta kuyumcu özeniyle...
Çocuk kitapları...
“İyiliği ve kötülüğü,doğruyu ve yanlışı” biz o hikâyeleri okuyarak öğrendik.
Biz o hikâyelerle hayata hazırlandık. Ama...
Tercih hakkı bize bırakılmıştı...
Seçeceğimiz yol bizim tercihimizdi. Kimimiz iyiliğe “hayhay” dedik, kimimiz kötülüğe...
İyiler, iyileri çoğalttı, kötüler kötüleri... Yani aslında hepimiz
bir masalın kahramanlarıyız.
Ancak farklı kitaplardayız.
Bu satırlar Eylem Tok’un...
Çok satan kitap listelerinde uzun süre kalan “Mihr” ve “Allah’ın Piyonları” romanlarının yazarı Eylem Tok bir süredir çocuk hikâyeleri de yazıyor. Onun dostlarına “ön imza” gününe katılmıştım. Cuma günü de Tüyap Kitap Fuarı’nda imza günü vardı. Çocuklar kuyruk oluşturmuşlardı.
Etrafını çevrelemişlerdi. Eylem Tok yetişkinler için kitaplarında “psikolojik savaş yöneten” bir kurmay gibi, çocuk kitaplarında ise “klasikçi...”
Eylem kendini “masalcı” olarak tanımlıyor ve şöyle diyor:
“Ben çocuk kitaplarında kendi çocukluğumu arıyorum. Beni içine
alıp kaybolmamı sağlayan masallar yazmayı seviyorum.”
Çocuklarla da yolu açık olsun.