Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bush'un ulusal güvenlik danışmanı Dr.Condoleezza Rice, Stanford Üniversitesi'nden...
Onunla birlikte Beyaz Saray, Pentagon ve CIA'e "Stanfordlu gençler" getirildi.
Dün, Uluslararası Kriz Grubu'nun İstanbul'da düzenlediği toplantıda onlardan biriyle konuşuyordum.
Dinlediklerimden birkaç serpinti şöyle:
"Washington'da hayat çok gergin... Her an bir terör atağının paranoyası yaşanıyor. Haberalma örgütlerinin ciddi kuşkuları var.
Örneğin... Çantada taşınabilecek küçük bir nükleer bombanın patlatılması... Washington yok olur.
Biyolojik ve kimyasal saldırıların yayılması kabusu da yaşanıyor."


Peki, bir çanta içindeki nükleer silahın ABD'ye sokulması mümkün mü?
Cevabı şöyle: "Daha önceden sokulmuş olması gibi bir kuşku var... Ayrıca Kanada sınırından da sokulabilir diye düşünülmekte.
Şimdi çiçek hastalığının da teröristler tarafından hortlatılmasından korkulmakta.
İşin kötüsü, 20 yıldan beri artık çiçek vakası görülmediği için aşı üretilmiyordu. Aşı da yok.
Şimdi laboratuvarlar harıl harıl çiçek aşısı üretimine başladılar."
Ya şarbon?
diye soruyorum.
"Vakalar çoğalmakta.
Yanlış bilgilenme var.
Önceleri mektubu açıp sayfalardaki şarbon tozunu iyice koklanırsa hastalanılacağı sanılıyordu.
'Zarfın içinde beyaz tozu görürsem derhal atarım, kurtulurum' diye düşünülüyordu.
Oysa anlaşıldı ki, şarbonlu kağıda dokunmak yeterli.
Ayrıca... Şarbonlu bir zarfın diğer zarflarla temasının da tehlikeli olduğu anlaşıldı.
Teröristler CIA, FBI ve diğer gizli servislerin hep bir adım önündeler."


Peki ya kuşkulu görülerek gözaltına alınanlar?.. Onlar konuşmuyorlar mı?
İşte cevabı:
"Öğrendiğime göre şu ana kadar hiçbiri konuşmadı. Kimseyi ele vermediler. Bir kısmı kendisini sorgulayanlara küfür ediyor."
Türkiye'
ye IMF aracılığıyla ekonomik yardıma gelince...
Afganistan'a harekat sürerken "Türkiye'de ekonominin çökmesi ve sosyal çalkantılar riski" Washington'da göze alınmıyor.
Bu bağlamda... Hükümetin zayıflığı görülse de düşmesi ve bir iktidar boşluğu, şu sırada kabus gibi görülmekte.

Dünkü New York Times'da, devletten aldığı bilgileriyle ünlü yazar William Safire "Türkiye Kelkük petrolüne el koysun" diyordu.
Ona göre; "Ankara, ABD ile anlaşmalı ve Kuzey Irak'ı ilhak etmeliydi.
Türkiye'ye bağlı bir özerk Kürt Bölgesi kurulmalıydı. Türkiye Kuzey Irak petrolüne sahip olunca büyük para kazanacaktı. AB'ye girmesi kolaylaşırdı. Kürt sorunu çözülürdü."
O satırlar ışığında bir soru: "Irak'a harekat, sözkonusu mu?"
İşte cevap: "Birkaç ay sonra mümkün. Irak'la 11 Eylül saldırısı ve şarbon zarfları arasında bağlantılar için kanıt aranıyor. 'Bulunduktan sonra Türkiye, AB ülkeleri ve Arap kamuoyu, Irak'a karşı harekat için ikna edilebilir' diye düşünülüyor."
Dünkü toplantıdan sonra verilen yemekte, ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz ile konuştuk.
W.Safire'nin New York Times'daki önerisini ona da sordum.
"Safire'yi tanıdığını, iyi bir gazeteci olduğunu, fakat hayalini geniş bulduğunu" söyledi.
Ama... Turgut Özal zamanında da aynı plan sözkonusu değil miydi?
Abramowitz, bunun da "spekülasyon olduğunu" söyledi.

Abramowitz'e göre; "Türk özel birliğinin Afganistan'a gönderilişi, sembolik değerde."
Ve "bir İslam ülkesinin asker katkısının önemli olduğu" görüşünde.
Ya Türkiye'nin asker göndermesinin AB ordusuna, Kıbrıs sürecine etkisi?
"Siyasi sonuçlardan çok Türkiye ekonomisine katkıda yararlı olabileceği" izlenimini aldım.
"Türkiye, elbette Arjantin'den çok daha etkin konumda" dedi.