Vardı...Hem de çok daha ağır koşullarla, baskılarla... Turgut ™zal' ın politikası ise; "IMF dayattığı için değil Türkiye'nin yararları için kendi iradesiyle ekonomik istikrar programını uyguladığının g"sterilmesi" ydi. IMF' nin istediğinden daha yüksek oranda devalüasyon uygulamıştı.Kemerleri IMF' nin "ng"rdüğünden daha fazla sıkmıştı. IMF' nin şu veya bu şekilde eleştiride bulunmasını, dayatmalar yapmasını, kamuoyu "nünde onur kırıcı manzaralar çizilmesini "nlüyordu. "Türkiye'nin herşeyi kendi siyasi iradesiyle yaptığı" mesajını, hem IMF' ye hem iç ve dış kamuoyuna veriyordu.šstelik... O zamanlar Türkiye ekonomisi b"yle değildi.D"viz rezervi sıfırdı. Dış borçlarının d"kümü bile yoktu. ™deme yapamıyordu...Ama... ™yle bir vitrin çizilmişti ki... IMF de, kamuoyu da "Türk ulusunun, o krizi kendi sağduyusuyla ve kendi iradesiyle aştığı" izlenimini edinmişti. IMF, Turgut ™zal' ın zamanında yok muydu? Yiğitliğin tanımı Türkiye, her defasında IMF ile yaptığı anlaşmanın, attığı imzanın gerisinde kalıyor. IMF dayatıyor... Türkiye ekonomisinin koordinasyonundan sorumlu Kemal Derviş, sanki "IMF'nin Türkiye komiseri" durumuna düşürülüyor. Türkçemizde güzel bir s"z vardır: "Yiğitlik bizde kalsın..." Şu zor d"nemde Türkiye' nin politikası işte bu olmalıydı.Ne yazık ki... Tersi yapılıyor. IMF ile anlaşma imzalayıp da sonra IMF' ye karşı tavır koymanın anlamı ne? Kemal Derviş' i "IMF komiseri" gibi bir konuma düşürmek, geriye d"nüş için bütün gemileri yakmış olan bu Hükümet' e ne sağlar? TELEKOM bağlamında, Derviş' le ™ksüz arasında bu kaçıncı kriz? 20 yıl sonra bugünlere bakınız... R"ntgen Anlaşmazlığın rontgen filmleri "nümüzde.Biri, asker k"kenli iki üyeye itiraz ediyor... Diğeri, İstanbul iş yaşamının belki de en dürüst ve temiz ailesinin mensubuna...Biri "sınıf arkadaşlarım" diyor.™teki "burası sınıf arkadaşlığı yeri değil" diye karşı çıkıyor. IMF' den çatık kaşlı mesajlar geliyor. Türkiye' nin boğazına neredeyse TELEKOM' a y"netim kurulu üyesi olacak birkaç isimle "rülmüş ip geçecek...Burada sorun ne ™ksüz' dür... Ne Derviş... Ne de diğerleri.Sorun Türkiye' dir.Bu gerçeğin anlaşılması gerek.Tüm anlaşmazlıklar "kol kırılır, yen içinde kalır" denilerek kapalı devrede ç"zülmeli.Hiçbir konu, kişisel ve partisel kompleks haline getirilmemeli.Herkes siyasi duyarlıkların, alınganlıkların ertesi gün ekonomiyi birkaç saatte nasıl ç"kertebileceğinin bilincinde olmalı. Ankara' dan gelen haberleri izliyoruz... O film Biz siyasetin ekonomiyi ç"kertme senaryosuyla çekilmiş o lanetli filmi birkez daha g"rmek istemiyoruz.Yeniden işyerlerinin ç"küşünü, d"vizin füze gibi ateşlenişini, şirketlerin batışını, yüzbinlerce belki milyonlarca işsizin dramını artık Türkiye taşıyamaz. Derviş de artık "dayatan" değil "anlaşan" rolünü benimsemeli.Şu satırların yazıldığı sırada bütün beklenti, üç liderin aralarında anlaşarak "kim haklı kim haksız" diye bakmaksızın bir ç"züm oluşturmalarıydı.Siyaset, bir ç"züm sanatıdır.Siyaset, bunalımı yaratmak değil aşmak sanatıdır.Liderlik, siyaset ustalığıdır.™te yandan... Türk ulusu için de bir uyarı...Eğer siyasetçiler yeterli bilgelik g"steremiyorlarsa, toplum sağduyulu olmalı.Bu sabahtan itibaren herkes serinkanlı ve ulusal yarar bilinciyle hareket etmeli.Bu gemide hepimizin bulunduğu unutulmamalı.Dalgaların durulması beklenmeli. Zaten bu bunalım aşılacaktır. "Olmak veya olmamak" ta, hangi iktidar "olmamayı" seçer? gcivaoglu@milliyet.com.tr Onlar bu filmi Şubat'ta ve Aralık'ta g"rmediler mi?