Sabah evden çıktım, gazeteye gelirken bir duvara yazılmış “ŞENOL” iri harfleriyle karşılaştım.
Yol boyunca birkaç kez daha...
Belli ki bir gece öncesinin Türkiye-İzlanda milli maçı sevinciyle “grafiti” dışa vurumu bunlar.
Spor heyecanının, duvar sanatı yansıması.
Benden de Şenol Güneş Hoca’ya yürekten teşekkür.
..................
Türkiye Milli Takımı Andorra ile yapacağı son maça kalmadan Euro 2020’ye katılmayı garantiledi.
Böyle güzelliklere ihtiyacımız var.
.................
Milli Takım, çoğunluğu pırıl pırıl gençlerden oluşuyor.
Şenol Güneş bir devrim yaptı.
Onları Burak, Ozan, Emre (bu maçta sakatlığı nedeniyle yoktu) gibi deneyimli topçularla çok iyi harmanladı.
Oyun anlayışı, kurgusu yüksek voltajlı enerjiyi yansıtıyordu.
Varılan nokta ortada.
Varılacak nokta için de umutluyuz.
..................
Şenol Güneş daha önce dünya üçüncüsü olduğumuz yıl da Milli Takım hocasıydı.
Bu ikinci devrim.
Hakkını teslim edelim.
Mircea Lucescu bu Milli Takım’ın özü olan kadroyu oluşturmuştu.
Şenol Güneş devam ettirdi ve geliştirdi.
..................
Fatih Terim de “gençleştiren ve hücum futbolu oynatan” büyük hocadır.
Dün Uğur Meleke Hürriyet’te şöyle yazmıştı:
Çocukluğumda iki kez 8-0, bir kez de 6-0 yenilmiştik ama hiç farklı galip geldiğimizi görmemiştim. Farklı galip gelebileceğimizi düşlememiştim bile hatta. Neyse ki bu düşlere sahip birisi varmış. Sonradan Fatih Hoca’nın kendisinden dinledim hayallerini: “Futbolculuğum boyunca savunma yaptım. Her milli maça rakibi ilk 30 dakikada durduralım, yorulduklarında fırsat buluruz umuduyla çıktım. Bu savunmanın hiçbir faydasını görmedik. Ve karar verdim: Bir gün hoca olduğumda ben savunma yaptırma-yacağım. Ben o 30 dakikayı bekleme-yeceğim.” O gün Ali Sami Yen’de dakikalar 30’u gösterdiğinde tam 3-0 öndeydik. Terim maça beş hücumcuyla çıkmıştı. Euro ’96 eleme grubundaki ikinci maçımızdı bu. 13 yeni genç adamla bir devrim yapmıştı Terim. Sahada 19-20’lik çocuklar ter döküyordu. O gün Rüştü’nün ilk milli maçıydı mesela. Maçı 5-0 kazandık. Ve grupta liderlik koltuğuna oturduk.
Galatasaray’ın hocası olduğunda da Fatih Terim “gençleştirmeyle” başlamıştı.
Sarı kırmızılı tarihe en fazla şampiyonluk, UEFA şampiyonluğu, Şampiyonlar Ligi birincisi Real Madrid’i yenerek Süper Kupa, Süper Lig’in en fazla taraftarı getiren ışıltılı sürece ilk adımdı.
..................
Uğur Meleke’nin hatırlattığı o 8-0’lık mağlubiyet maçı için İlker Yasin’den de bir alıntı...
8-0 yenildiğimiz İngiltere maçı sonrasında Rıdvan Dilmen “O maçta top ayağıma 8 defa değmişti, zaten 8 kez de santra yaptık” demişti.
..................
Sahadaki 22 futbolcunun en genç 8’i Türk’tü.
İlk 11’imizin 8’i 25 yaş altıydı.
33 yaş ortalamalı bir savunmaya karşı 22 yaş ortalamalı bir defans dörtlüsüyle oynadık.
Ama...
Bu gençlerin çoğunu yurt dışında doğan ve yetişen Türk futbolcuları olması bir mesajdır. Sosyal ortam, disiplin, sporcu eğitimi, takım oyunu anlayışında “yetişme koşulları katsayısı” önemli.
Diğer gençler de yurt dışında iddialı takımlarda oynuyor.
..................
Ve...
Merih Demiral’a ayrı bir parantez açayım.
82’nci dakikada Sigthorsson’un kafa vuruşuyla, kalecimiz Mert’in elini sıyırarak ağlara giderken topu gol çizgisinden çıkaran Merih Demiral için “özel alkış...”