Güncel sorun “koronavirüs...”
Resmi açıklamalara göre her türlü canlı hayvanın satıldığı Çin pazarlarında bir yılandan insanlara geçmişti.
Yılan, bu virüsü taşıyan yarasa yemişti.
Yılanı yiyen Çinlilerde bu virüsü kapmışlardı.
İnsandan insana geçen korona için Wuhan eyaleti sokağa çıkma dâhil tam bir karantina altında.
Ama...
Başka ülkelere ve özellikle yayılma hızının korkunç olabileceği Hindistan’a da sıçramış durumda.
Türkiye’de şu ana kadar kesin tanımlanmış bir vaka yok.
Ancak...
Sızma tehlikesinin olmadığı söylenemez.
Aşısının, tedavisinin henüz bulunamamış olması nedeniyle tehlikeli ve kaygı verici.
.....................
Bu arada bir söylenti de dolaşımda.
Koronavirüs’ün arkasında “biyolojik silah olarak kullanılmış olabileceği” gibi iddialar uçuşuyor.
Çin daha şimdiden bir kaç yüz milyar dolarlık zarara uğradı bile.
Yoksa...
“Çin’e bir fren ya da gözdağı mı?”
Bu tür iddiaların “komplo teorisi olduğu” ihtimali çok yüksek.
Bununla beraber düşünce jimnastikleri de yapılmakta.
‘Birinci Dünya Savaşı kimyasaldı.
İkinci Dünya savaşı fizik (nükleer) savaşa evrildi.
Üçüncü Dünya Savaşı “Biyolojik Savaş” mı olabilir?’
....................
“DARPA’NIN SANSÜRSÜZ TARİHİ- Amerika’nın En Üst Düzeydeki Gizli Araştırma Merkezi- PENTAGON’UN BEYNİ” adlı kitabın sayfalarında enteresan bilgiler okudum.
Bazı bölümlerini sunayım.
1972 yılında Biyolojik Silahlar Konvansiyonu Anlaşması, “Biyolojik silahları yasaklamış ve 3 büyük ülke de biyolojik silahları terk etme güvencesi vermişti.”
Buna rağmen Amerikan ve İngiliz istihbarat görevlileri Sovyetler Birliği’ni “BİOPREPARAT adlı gizli biyolojik silah programından” haberdar olmuştu.
Dr. Kanatjan Alibekov 12 tesisin “saldırı biyolojik silah çalışması” için kullanıldığı, 50 bine yakın kişinin çalıştığı “40 tesiste” ikinci adam konumundaydı.
Ve...
Amerika’ya bir şekilde irtica etti.
Bildiklerini anlattı.
Ondan evvel de Alibekov’un yardımcısı Pasechnik İngiltere’ye sığınmıştı.
Her ikisi de “Ultra-Saf Biyolojik Hazırlıklar Enstitütüsü” denilen bir Biopreparat tesisinde beraberdiler.
Pasechnik olağanüstü başarıları nedeniyle “Fahri General” unvanı bile verilmişti.
Anlattıklarına göre tük patojenlerin anası, stratejik bir antibiyotik dirençli “hıyarcıklı veba” üzerinde çalışmışlardı.
Tarihin en doğurgan katiline “Süper Veba” diyorlardı.
“Veba’yı seçersiniz, çünkü diğer kişinin ülkesini alacaksınızdır... Tüm insanları öldürür, sonra harekete geçer topraklarını alırsınız, işte bu kadar Nokta.”
....................
Biopreparat’taki bilim adamları “çiçek virüsü silahları” da yapmak için çalışıyorlardı.
1980 yılında Dünya Sağlık Örgütü Sovyetler Birliği doktorlarının da katılımıyla küresel çabalar sonucu çiçek virüsünün tamamen yok olduğunu duyurduğu sırada, Sovyetlerin tonlarla çiçek virüsü silahı yapmakta olduğunu düşünün.
Dr. Kanatjan Alibekov Amerika’ya yerleştikten sonra artık adı Dr. Ken Alibek’di.
Başka şeyler de anlatıyordu.
İnsanoğlunun bildiği en şiddetli ve en tehlikeli şarbon savaş suş’unu* yapmıştı.
Çiçek ve ebola kırması bir canavar da çalışanların içindeydi. ABD’ye karşı planlanmış özel kıtalararası balistik füzelerle fırlatılacaktı. 6 bin mil mesafede 10 savaş başlığı taşıma kapasitesine sahipti. NATO kayıtlarında adı SS-18 Satan (şeytan) olarak geçmektedir.
Genetiği değiştirilmiş bu biyolojik silah sırları Libya, İran, Irak, Hindistan, Küba ve Doğu Avrupa’daki eski Sovyet bloğu ülkelerine de satılmıştı.
1968 Nobel Ödül’lü Joshua Lederberg Washington Post’ta “biyolojik ilerlemenin ve hızının en tehlikeli soykırım deneyimine ulaşılabilirliğini yazmıştı.”
Üçüncü Dünya Savaşı biyologların savaşı mı olacaktı?
*Suş: Bir bakteri veya virüsün farklı alttürlerinin aralarında genetik farklılıklar bulunan gruplarının bilimsel adı.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024