Sözcü başyazarı Rahmi Turan’ın köşesinde yayımlanan satırlar bir anda “tt (trend topic)” oldu.
Gazete sütunlarında, TV tartışma programlarında “1 numara...”
Konu -mealen ve kısaca- şu:
Bir CHP’li, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilmiş.
Erdoğan “Aslında senin CHP’ye genel başkan olman lazım. Seni destekleyebilirim” demiş.
Rahmi Turan, haber kaynağı istemediği için, “Bu CHP’linin ismini vermiyorum” diye yazdı.
...................
Rahmi Turan’ı çok eski yıllardan bu yana tanırım.
Dostum ve arkadaşım olmasının ötesinde objektif bakıyorum.
60 yılı aşkın gazetecilik tecrübesi vardır.
Yazdıkları göz ardı edilmemiştir.
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Fahrettin Altun’un, duyarlılık göstererek, “Böyle bir görüşme olmamıştır” açıklamasına rağmen tartışmalar sürüyor.
Soru işaretlerinin yöneltildiği bazı isimler yazılıyor, konuşuluyor.
Onlardan birkaçı da “O kişi ben değilim” açıklamaları yaptı.
...................
Burada “ince ayarlı” bir noktaya işaret etmekte fayda var.
Rahmi Turan “aldığı duyumu” yazmış.
Yani...
Bir iddiayı yansıtmış.
Kendi kanısı olarak “İlla böyledir” demiş değil.
“Kaynağını açıklamamak” ise gazeteciliğin kuralıdır.
Rahmi Turan’a bu iddiayı fısıldayan kişi de bir başkasından dinlemiş olabilir.
Sonuç...
Kanıtlanmış bir durum yok.
..................
Ama... Önümüzdeki kurultay nedeniyle tartışmaların özüne girelim.
Kemal Kılıçdaroğlu’nu indirerek yerine gelmek üzere adaylığını koyacak olanların “şansı var mı?”
Buna -şu aşamada- “EVET” cevabını verecek birinin çıkabileceğini hiç sanmam.
Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı seçildiğinden bu yana en güçlü sürecinde.
Son yerel seçimlerde kendi inisiyatifiyle belirlediği isimler için kişisel ağırlığını koyarak ısrarlı oldu.
İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Mersin gibi büyükşehirleri o adaylarla kazandırdı CHP’ye...
Seçim stratejisini ve ittifakları belirledi, uyguladı.
Özellikle İstanbul’u CHP adayının alması, hele ikinci kez yenilenen seçimde CHP adayının 800 bin oy farkı yapması Kılıçdaroğlu’nun da “aktifine” yazıldı.
Bu rüzgâr sürerken Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkacak bir adayın şansı “yok” mertebesindedir.
..................
CHP seyir defteri sayfalarını çevirelim.
CHP tarihinde genel başkanların kurultayda, delegelerin oylarıyla değişmesine örnek sadece Bülent Ecevit olayıdır.
İsmet İnönü, Atatürk’ün vefatından sonra...
Deniz Baykal, Erdal İnönü’nün istifası sonrası...
Kılıçdaroğlu da malum kumpas üzerine Deniz Baykal’ın bırakmasıyla...
Genel başkanlığa gelenlerin -Bülent Ecevit olayı hariç- ortak paydası koltuğun boşalmasıdır.
..................
Ve bir soru:
Bülent Ecevit’in “ortanın solu” hareketi etrafında toplananların yükselen dalgası sırtında gelişini hatırlayın.
Böyle teorisi, örgütlü hareketi, kadrosu, beyin takımı, karizması, siyaset tecrübesi olan bir CHP genel başkan adayı var mı?