Yassıada kararlarının “yok hükmünde” sayılması bağlamında o sürecin ilk ve tarihi Meclis oturumuna dünden devam...
.................
Olağanüstü yetkilerle donatılmış Tahkikat Komisyonu için Meclis’te görüşmeler sürerken, CHP lideri İnönü’nün “Sizi ben bile kurtaramam” dediği bilinir.
Ama...
Aynı gün iktidar sözcüsünün de “Paşa, Paşa seni biz bile kurtaramayacağız” diye kürsüden seslendiğini
pek az kişi bilir.
İşte karşılıklı o konuşmalar:
...................
Tarih 18 Nisan 1960...
İsmet Paşa kürsüdedir.
Tarihi konuşmasını yapmaktadır.
Şimdi mevzubahis olan mesele şu:
Demokratik rejim, insan hakları yürütülüyor mu, yürütülmüyor mu? Bu bir...
Eğer insan hakları yürütülmez, vatandaş hakları zorlanırsa, baskı rejimi kurulursa “ihtilal” behemehal olur. (Sağdan alkışlar, soldan gürültüler.) ’
İnönü’nün bu son cümlesine karşı iktidar sıralarından yükselen tepkiler, sıra kapaklarına vurmaya dönüşür.
Sonradan İnönü’nün “ihtilal” kelimesinden önce telaffuz ettiği koşullar hiç anılmaksızın sadece o tek kelime cımbızla çekilerek “İnönü’nün ihtilal taraftarı olduğu” iddialarına dayanak yapılmıştır.
ELLERİN KANLI
Meclis tutanaklarından İnönü’nün konuşmasına devam:
‘ Beni dinleyin... (Soldan “Ellerin kanlı senin” sesleri...)
Biz böyle bir ihtilal içinde bulunmayız, bulunamayız.
Böyle bir ihtilal dışımızda, bizimle münasebeti olmayanlar tarafından yapılacaktır. (Sağdan “bravo” sesleri, soldan gürültüler.)
Biz “demokratik rejim” dedik, demokratik rejim kurulmuştur.
Bu demokratik rejimi istikametinden ayırıp “baskı rejimi” haline götürmek tehlikeli bir şeydir.
“Bu yolda devam ederseniz,
ben de sizi kurtaramam.” (Sağdan
“bravo” sesleri, soldan gürültüler.)
İsmet İnönü gene gürültüler arasında, ihtilalin ne kadar sakıncalı olduğunu anlatmaya çalıştı.
Şimdi arkadaşlar, şartlar tamam olduğu
zaman milletler için ihtilal meşru bir haktır. Fakat ihtilal aslında bir millet hayatının asla arzu etmeyeceği,
çetin ve tehlikeli bir ameliyattır.
İsmet Paşa bundan sonra ihtilalcilerin iyi niyetle yapmış olsalar bile çoğunun demokrasiye geçemediğine işaret etmişti.
İnönü’nün konuşmasıyla devam...
Basiretimiz yerinde ve aklımız
başımızda ise normal bir demokratik rejimin icaplarını hulus (dürüstçe) ile takip ederek eşit haklarla dürüst bir seçimin neticelerini kabul ederek bu rejimi
bu yola götürelim.
Yoksa (soldan gürültüler) Meclis tahkikat encümeni şeklinde 3 aylık fevkalade bir idare kuracaksınız.
Bu idare muhalefet partisini ve
basını her yerde takip edecek...
BİZ DE KURTARAMAYIZ
Yazının başlarında değindiğim gibi, İsmet Paşa’nın DP’lilere “Sizi ben bile kurtaramam” sözü bilinir de aynı gün ona “Biz bile seni kurtaramayız” sözü pek az kişi tarafından bilinir.
İsmet Paşa tarihi oturumda yerine geçtikten sonra kürsüye DP adına Osman Kavrakoğlu çıkmıştı.
Ama...
O kürsüye yürürken İsmet Paşa ve bütün CHP’liler salonu terk ediyordu.
Kavrakoğlu konuşmasına şöyle başladı:
Gidiniz, gidiniz, kötü temennilerinizle ebediyen gidiniz!
Temennimiz, büyük Allah’ın bir daha bu kürsüye avdeti, size nasip etmemesinden ibarettir.
..... Paşa, Paşa, seni elbette mahkemeye vereceğiz.
Sen bu yanlış ve hatalı yoldan kendi iradenle dönmez ve sen şu aziz millete acımazsan bizi, kardeşi kardeşe boğuşturacak yanlış yoldan dönmezsen, Paşa seni mukadder akıbetten biz bile kurtaramayacağız!..
.....VE KOMİSYON KURULDU
Daha sonra tahkikat komisyonu encümeni oya konuldu.
Muhalefet oylamaya da katılmadığı için karşı oy kullanan çıkmadı.
Önerge kabul edildi.
Her şey -kavgalar ve cezalar dâhil- 3 saat 20 dakikada tanımlanmıştı.
Ve nerede, ne zaman toplanmışlardı hâlâ bilinmiyor.
Yoksa önceden mi hazırdı kararlar!
Ve işte ilk kararlar...
.................
“Tüm siyasi faaliyetler yasak...
Toplantılar yasak...
Tahkikat Komisyonu ile ilgili haber yazmak da yasak...”
.................
Ulus gazetesinin 19 Nisan tarihli sayısı “yasaklı” bir gazetedeydi.
Dağıtılamıyordu.
Ama dağıtımı CHP’li milletvekilleri yaptı.
Ancak...
Komisyonun yasakladığı yayınların kapsamı içine hükümetin açıklamaları girmiyordu.
Onları devlet radyosu uzun uzun yayınlamaya devam ediyordu.
Radyo, Tahkikat Komisyonu’nun “her türlü siyasi faaliyeti” yasakladığını ilan etmişti ama Başbakan Menderes’in konuşmaları başta olmak üzere, “hükümetin her türlü siyasi faaliyetini” yayınlamaya devam ediyordu.
Radyo, bu durumuyla zaman zaman karikatürcülerin de konusu haline geliyordu.