11 Eylül kıyımında Ladin'in parmak izleri için kanıt mı?
İşte kendi açıklamaları:
"Gençlerimiz ABD'nin kalbine girdiler. Sevap işlediler. Eylemler sürecek" diyor.
Tam İslam Konferansı Örgütü'nün toplantısı öncesinde yapılan bu açıklama, kuşku bulutlarını dağıtmıştır.
Bin Ladin böylece, İslam ülkelerinin 11 Eylül terörünü kınayan İKÖ bildirisini ABD'ye adeta ikram etmiş olmuyor mu?
"Düşünülemeyeni düşünebilmek" diye tanımlanan en büyük dehşet eyleminin arkasındaki zeka, böyle bir strateji hatası yapar mı?
Sanmıyoruz.
Bu açık tavır, "artık kartların da kapalı olmayacağının" işareti.
"ABD harekatı çok daha dehşet verici eylemlerle göğüslenecek" mesajı verilmiş bulunuyor.
Zaten... Biyolojik zehir kullanımı başladı bile.
Dünyanın her yöresinde dehşetin ardarda tsunami dalgalarını yaratabilecek ve yerküreyi temellerinden sarsabilecek görünmeyen düşmanla "gölge boksu" yapılmakta.
Ladin, bir terör manyağı mı? Evet...
Saplantısı ne?
Açıklamada şöyle deniyor: "Batı'nın İslam dünyasını ezmesi, 80 yıl önce başladı. Şimdi buna karşı cihad ilan ediyoruz."
80 yıl önce ne olmuştu?.. Hilafet kalkmıştı.
Ladin "kendini halife ilan ettiğinin" mesajını vermekte.
Tarih boyunca dünya, psikopatlarla felaketlere sürüklenmiştir.
İnsanlığa çok acılar çektiren, milyonlarca kişinin hayatına malolan Hitler de, dünya liderliğine oynayan bir çılgın değil miydi?
Bunlar uygarlığı ateşe veren, çağımızın Neronları'dır.
Taliban'ın açıklaması da tam bir tehdit.
Taliban'ın "artık Usame Bin Ladin'e bütün kısıtlamaları kaldırdığını, koyacağı eylemlerde özgür kaldığını" açıklaması, çılgınlığın süreceğini gösteriyor.
Damadı Bin Ladin'i Taliban liderinin teslimi zaten beklenmiyordu.
Ama... Terörü böylesine teşvik ve himaye eden bir kıyamet vitrini çizmesi, hiç de akılcı görünmüyor.
Adeta bir intihar psikozu bu...
Çünkü Ladin saklanabilir... Ne var ki Taliban bir yönetim kadrosudur ve somut hedeftir.
Kendini çökmeye mahkum etmiştir.
Zaten yanlışlıklar içinde.
Pakistan, İran, Tacikistan, Özbekistan... Bütün komşuları karşısında.
Dünkü İKÖ bildirisiyle, İslam dünyasında da - yönetim düzeyinde - dayanağı kalmamış.
3 büyükler; ABD, Rusya ve Çin, üzerine yükleniyor.
Dünyanın en büyük ve en üstün teknolojiye sahip savaş makinesi üzerinden silindir gibi geçmekte. Varlığını sürdüremez.
TBMM'nin dün aldığı "hükümete asker gönderme ve asker bulundurma bağlamında yetki kararı", böyle bir çerçevede değerlendirilmeli.
Türkiye terörden yana mıdır, yoksa uygarlıktan yana mı?
Türkiye, kendini halife sanan bir çalgının dünyayı ateşe vermesini tribünden mi izlemeli, yoksa - elbette macera değil - uygarlar liginde mi yer alacaktır?
Bakınız, "Tarihin Sonu" adlı kitabın yazarı Francis Fukuyama, önceki gün The Wall Street Journal'da yayınlanan makalesinde "uygarlığa karşı 3.dünya ülkeleri arasından birinci lige çıkmış tek ülke" olarak Türkiye'yi göstermiştir.
Türkiye, örnek bir ülke olarak yepyeni bir konum kazanabilir.
İslam dünyasında yapılanmalar değişirken, "laik, demokrat Türkiye" model oluşturabilir.
1950'li yıllarda komünist Kuzey Kore'ye karşı Güney Kore, komünist Doğu Almanya'ya karşı Batı Almanya, liberal ve özgürlükçü demokrasiler sisteminin vitrine parlattığı yıldızlardı.
Laik, demokrat Türkiye de yeni dünya düzeni kurulurken, böyle bir iddianın modeli olabilir.
Yeter ki... Türkiye'yi yönetenler, tarihi şansı ıskalamasınlar.