Anılarımın “sinematek’inde” iki filmin özel yeri vardır.
Nuri Bilge Ceylan’ın 2008 yapımı “ÜÇ MAYMUN”u...
Zeki Demirkubuz’un “MASUMİYET”i...
...............
Haluk Bilginer, Güven Kıraç ve Derya Alabora’nın başrollerini paylaştığı MASUMİYET yaşamın karanlık yüzünü yansıtan bir filmdi.
Paramparçadan öte lime lime duygularla çıkmıştım salondan.
Biz gazetecilerin bile hiç tanımadığımız bir kapkara dünyadan kareler akmıştı 1 buçuk saat boyunca.
Derya Alabora bir hayat kadınını oynuyordu.
Haluk Bilginer ise ona âşık olmuş iş adamını.
Bütün mülklerini, parasını o kadına yedirmiş, iş yerini kapatmak zorunda kalmış ve sonunda sevdiği kadının “satıcısı” olmuştu.
O nasıl bir oyundu.
Bir zamanların saygın iş adamı, hâlâ sevdiği kadını üçüncü sınıf bir otelde pazarlamak için resepsiyon önündeki masada bütün gün çay içiyor, gelen müşterilerle pazarlık yapıyordu.
Bu durumun psikolojik patlamalarını yaşayıp, sattığı sevgilisiyle kavgaları iç paralayıcıydı.
Kadın öfkelendiğinde, ona “Ne konuşuyorsun, sen p......... imsin. Sayemde çayını, rakını içiyorsun, ekmeğimi yiyorsun” diye çıkışıyordu.
Suçsuz yere hapse düşmüş ve kısa süre yattıktan sonra tahliye olmuş, tertemiz bir delikanlıyı oynayan Güven Kıraç bir şekilde o ikilinin hayatına girer.
Hapisten çıkarken müdüre “Benim gidecek yerim yok, n’olur bırakın yatmaya devam edeyim, dışarıda kötü yollara düşerim diye korkuyorum” diye yakaran delikanlı bir süre sonra Haluk Bilginer’in yerini alır.
Artık o karanlık âlemin insanı olmuştur.
Otelde bu kez elindeki tespihi pişkinlikle sallayan, müşterilerle pazarlık ederken çayını yudumlayan “kadın satıcısına” dönüşür.
Masumiyetin kirlenişi.
“Bütün renkler kirlenirken en hızlı kirlenen beyazdır” söyleminin kanıtı gibi.
Film vizyona girdiği yıl Antalya Film Festivali’nde 4 Altın Portakal, Altın Koza Film Festivali’nde 4 ödül almıştı.
................
Haluk Bilginer Uluslararası Televizyon Sanat ve Bilimleri Akademisi tarafından ABD dışında yayınlanan televizyon yapımlarının en iyilerini seçtiği “Uluslararası Emmy Ödülleri”nde “ödül alan ilk Türk” oldu.
Gerçekten çok önemli.
Gözümün önüne o film geldi. Haluk Bilginer’i ilk kez merhum Pamir Bezmen’in evindeki bir davette tanımıştım.
Türkiye’ye yeni dönmüştü.
O sıralarda ilk büyük çıkışlarını yapan eşi Zuhal Olcay’la birlikte gelmişti.
Onun İngiltere’deki film ve tiyatro başarılarını gazetelerden izlemiştim ama tanışıp konuşunca bir İngiliz centilmeni izlenimi veren bu genç sanatçıdan hayli etkilendiğimi belirteyim.
Bond Street insanı nasıl olup da ülkenin bu en kirli -yerel- Masumiyet filmindeki “kadın satıcısı” rolünü böylesine gerçekçi yansıtabiliyordu?
Sonra...
Tiyatro oyunlarında, filmlerde, TV yapımlarında da izledim. Her birinde büyük oyuncu olduğunu iliklerimize kadar hissettirdi.
Londra’da otantik ahşap Sheakespeare tiyatrosunda da oynadı.
................
Yurdum insanları bir gazete yazısının satırlarından iktidar-muhalefet arasında sığ tartışmaları sürdürürken, Haluk Bilginer aldığı değerli ödülle gündemimizde çıtayı yükseltti.
Haluk Bilginer’in oynadığı ve ödül kazandığı “ŞAHSİYET” dizisinin yönetmeni Onur Saylak, senaryo yazarı Hakan Günday ve Ay Yapım CEO’su Kerem Çatay’ı da kutluyorum.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024