Bugün, 30 bin Fenerbahçe taraftarı, Kadıköy'de Aziz Yıldırım'ın başkanlıkta kalması için gösteri yürüyüşü yapacak.
Bu sayı daha fazla da olabilir.
Aziz Yıldırım, 3.5 yıllık zorlu bir süreç yaşadı.
Çoğu kez, büyük üzüntülerini içine gömdü.
Sırtındaki hançer acılarını hissettirmedi.
O ailenin geleneğidir... Hedefe ulaşıncaya kadar renk vermezler.
Yıldırım da sonunda kendisi için "Fenerbahçe'ye gelmiş geçmiş en iyi başkan" dedirtecek bir performansı ortaya koydu.
Altyapısı, okulu, Samandıra Tesisleri, Fenerbahçe Stadı'nda gerçekleştirdiği futbol mabediyle bu kulübe imzasını attı.
Aziz Yıldırım kararını değiştirir mi?
Belki...
Ailesi, sağlığı engel olsa da duygu seli, onu geri getirebilir.
Fenerbahçelilerin hem şampiyonluklarını kutluyorum... Hem de tek bir şampiyonlukla bile ortaya koydukları muhteşem coşkularını alkışlıyorum.
Ve bir Galatasaraylı olarak kendimize bakıyorum.
4 yıl üstüste Türkiye Şampiyonluğu... UEFA Şampiyonluğu... Sonra Süper Kupa... Nihayet bu yıl Türkiye Şampiyonluğu'nu kimine göre gümüş tepside FB'ye ikram ediş, kimine göre kılpayıyla kaçırış...
Ama... GS üzerine sanki ölü toprağı serpilmiş.
Sonbahar yaprakları gibi savrulmakta... Tanınmaz hale gelmekte...
Önce Fatih Terim'in yitirilişi... Ardından Hakan... Şimdi de Okan, Emre, Fatih, Hasan... Belki Taffarel... Hagi'nin futbolu bırakışı...
Kulübün üzerine kabus gibi çöken borç...
Daha da önemlisi... Profesyonel futbolcular için "Galatasaray'ın güvenli bir kapı olmaktan çıkışı..."
Gazetelere artık pırıltılarıyla değil, "haciz" ve "icra" başlıklarıyla konu olan bir Galatasaray.
Galatasaray, bu görüntülere müstehak olmak için ne yaptı?
Sarı - kırmızılı renkler için yüreklerini veren taraftarlar mı yanlış insanlar?
Galatasaray'da mucize yaratan Fatih mi?
Yoksa ardarda kupaları sıralayan futbolcular mı?
UEFA Kupası'nı aldığımız gün, uçakla dönerken rüyayda gibiydim.
Kupayı öpüyordum.
Artık Galatasaray'ın "dünya büyükleri skalasına yerleşeceğine" inançlıydık.
Zaten... GS, istatistik sıralamalarda hep ilk 3'te yer aldı.
Yapılacak tek şey vardı.
Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı ya da Monaco'da Süper Kupa'yı aldığı gün, Galatasaray Futbol Anonim Şirketi'nin Fatih Terim yönetiminde kuruluşunu açıklamak ve borsaya çıkmak...
O büyülü süreçte, 100 milyon doların üzerinde hisse senedi satılırdı.
GS'liler, evlerinin duvarlarına o hisse senetlerini çerçeveletip asarlardı.
Kasalarında saklar, okşarlardı.
Galatasaray, sadece "o yılın mucizesi" değil sağlam mali yapısı, köklü ve ciddi yönetimi ve kurumlaşmasıyla "sürekli başarıların Avrupa takımı" olurdu.
Galatasaray gibi kültürel dokusu olan bir camiadan beklenen buydu.
Ama... Ne yazık ki, Galatasaray kişilik sürtüşmeleri ile aşındı...
Değerleri, Avrupa takımları tarafından kapışıldı.
Peki ne olacak?
100 yıllık GS çökecek mi?
Hayır...
Napolyon'a ait olduğu iddia edilen bir söz vardır:
"Imposible, n'est pas Français!.."
Yani "imkansız, Fransızca değildir..."
Bize göre de "imkansız, Galatasarayca değildir..."