Bilim insanlarımız Uğur Şahin ve Özlem Türeci “tarihin onur sayfalarına” geçtiler.
Başrol oyuncuları hiç kuşkusuz onlar.
“En iyi yardımcı oyuncu” ödüllü firma “Pfizer”in de hakkını teslim edelim.
ABD nüfusunun yüzde 60’ını, Avrupa’nın yüzde 74’ünü aşılayan ve diğer coğrafyalarda da başat hizmet veren Pfizer’in katkısından satır başları şöyle… (Le Monde, 2 Ocak Pazar)
IŞIK HIZI OPERASYONU
Pfizer’in patronu Albert Bourla “Bu başarı şans ya da tesadüf değil. Yol boyunca verilen yüzlerce kararın sonucu” diyor.
Başarının temeli Mart 2020’de atıldı.
Ülkeler sınırlarını kapattığında, hastanelere insan dalgalarının vurduğu günlerde birkaç aşı üzerinde çalışan küçük bir Alman laboratuvarı BioNTech, Pfizer’ın patronu Albert Bourla’dan randevu aldı.
“Yeni bir teknoloji olan haberci RNA’yı kullanarak Kovid-19’a karşı aşı” geliştirmişlerdi.
BioNTech kurucuları Uğur Şahin ve Özlem Türeci buluşlarından eminlerdi.
Yaklaşım cüretkârdı.
Ama hikâye orada bitebilirdi.
Ne var ki…
Albert Bourla ve kurmayları BioNTech ile birkaç yıldır grip aşısı üzerinde çalışıyorlardı, izlenimleri olumluydu.
“Risk almaya” karar verdiler.
“Işık hızı” operasyonu için düğmeye bastılar.
Ortaklık basitti:
BioNTech’in haberci RNA aşısına karşılık Pfizer “klinik geliştirme fonu” sağlayacaktı.
Devletle ve düzenleyici resmi makamlarla ilişkilerde uzmanlığını,
üretim için de “endüstriyel teknik olanaklarını” sunacaktı.
“Kâr” eşit olarak paylaşılacaktı.
DEVLET YARDIMINA HAYIR
Pfizer’in CFO’su Frank D’Amelio, “Onlar bizim sahip olmadığımız varlıkları masaya koydular. Biz de masaya onların sahip olmadığı varlıkları ve yetenekleri koyduk” dedi.
Bir yandan, Kovid-19’a karşı tedavi geliştirmek için klinik süreç hızla ilerliyordu.
Öte yandan, Pfizer -olası- rakipleri geçmek için farklı bir stratejiye yöneldi.
“Devlet yardımını reddederek” laboratuvar ürünlerinin
tüm gelişme aşamalarını kendi kaynaklarıyla
finanse etmeye karar verdi. Böylece bürokrasinin koridorlarında zaman kaybedilmemiş oldu. Pfizer
birkaç ay içinde projeye 2 milyar dolardan fazla ödeme yaptı.
“Aşının başarılı olacağına dair hiçbir garanti yoktu, Pfizer risk almıştı.”
Projenin ilerleyişi hakkında hükümete sürekli rapor vermek zorunluğu olmadığı için süreç tam gaz ilerleyebildi.
MEGA ÜRETİM
Ancak…
Etkili bir aşı geliştirmek için bu kadarı yeterli değildi.
Milyarlarca ölçekte mega üretim için Albert Bourla eş zamanlı ve çok yönlü bir çalışma sistemini yönetiyordu.
Şöyle ki…
İlaç devi şişelerini kendi bünyesinde üretiyordu.
Grubun Amerika’daki iki fabrikası ile Belçika’daki fabrikası tam kapasite çalışmaya başladı.
Pfizer’in CEO’su “tedarikçileri” gecikmeden kendisi için üretim yapmaya ikna etmek üzere özel uçağıyla yüz yüze görüşme turları gerçekleştirdi.
Aşıları endüstriyel miktarda üretmek amaçlı temel çözümler devreye sokuldu.
Örneğin…
Distribütörlerin aşıları taşımak için dondurucuları mı yok?
Pfizer özel olarak hazırlanmış
“termal kap” geliştirdi.
Küresel çapta kendi “kuru buzunu” üretti.
HEDEFE TAM İSABET
İlkbaharda Pfizer ve BioNTech hedeflerine erişmişti.
Oysa rakipler AstraZeneca, Jhonson&Jhonson “aşılarının yan etkileri konusundaki” tartışmalar içindeydi.
Moderna ise üretim sorunları nedeniyle teslimat rakamlarını karşılayamıyordu.
……………..
Pfizer 2021 sonunda 3 milyar dozu üretmişti.
4 milyar dozun üretimi sürmekteydi.
Pfizer diğer yandan da BioNTech’in gerçekleştirdiği (oral tedavi) PAXLOVID’in kullanım onayını almış bulunuyor.
2022 için 17 milyar dolarlık satış anlaşması yapılmış durumda.
BURRLA AİLESİ
Albert Bourla’nın mensubu olduğu Bourla’lar Engizisyon nedeniyle göçler yaşayan Yahudi ailelerinden biridir. Son olarak Livorno’dan (İtalya) Selanik’e gelen ailenin bir kolu 1900’ün başlarında İstanbul’a yerleşti.
“Burrla Biraderler” olarak sanayide ve ticarette büyüdü.
Arçelik kurulurken Koç Grubu ile Burrla Biraderler ortaklık anlaşması yaptı.
Belirli orandaki bu hissedarlık ilişkisi sürmekte.
Burrla Biraderler ayrıca matbaadan deniz motorlarına kadar pek çok konuda önemli markaların Türkiye temsilcisidir.
Mainz kentinden bir görüntü…
Mainz’in kaderini değiştirdi
Uğur Şahin ve Özlem Türeci küçük bir Alman şehri olan Mainz’in de kaderini değiştirdi. BioNTech şirketi Mainz’e 3 milyar 200 milyon euro vergi ödedi.
BioNTech’in küresel başarısından elde edilen vergi gelirleri sayesinde Mainz, 30 yıldan bu yana ilk kez borçlarını ödeyebilecek.
……………..
Mainz Gutenberg’in 1440 yılında geliştirdiği ilk matbaanın şehri. Artık dünya sağlığının kaderini değiştiren BioNTech’le de anılacak. Mainz küresel bir biyoteknoloji merkezine dönüşüyor.
Kentte halen BioNTech’in Ar-Ge çalışmaları için bir genel merkezi, üniversite kliniği ve kanser araştırma merkezi bulunmakta. Tekrarlayayım…
Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin bir Alman şehrinin de kaderini değiştirdiği söylenebilir.