Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Amin Maalouf’un son kitabının adı “UYGARLIK-LARIN BATIŞI...”

Kapağında ise “dev dalgalar arasında batmakta olan bir gemi” resmi.

Lübnan kökenli Fransız gazeteci yazar Amin Maalouf bu kitabında dünya için “buz dağına çarparak batmış olan Titanic” metaforunu kullanıyor.

Yazar “Titanic projesinin yüzey hesaplarıyla yapıldığını, başta ağırlık olmak üzere diğer faktörlerden çoğunun ihmal edildiğini” söylüyor.

Bir ekleme de benden...

Titanic Londra’dan New York’a hareket etmek üzereyken rıhtımda gazetecilerin “bir kaza halinde kurtarma (tahlisiye) sandallarının, yolcu sayısına göre hayli yetersiz olduğu” yolundaki eleştirisine işletmeci firma yetkilisi şöyle bir cevap vermişti:

“Bu transatlantik batmaz. Batmayacak bir gemi inşa ettik!”

Ne yazık ki...

Titanic gecenin ilerleyen saatlerinde bir buz dağına çarptı.

Battı.

Yüzlerce yolcu yaşamını yitirdi.

Dünya Titanic mi



Denizcilik tarihine olay “Titanic faciası” olarak geçmiştir.

..................
Amin Maalouf’un bir önceki kitabının adı uyarı gibiydi:

“ÇİVİSİ ÇIKMIŞ DÜNYA...”

Şimdi ise “batmaz” kibrini yansıtan Titanic transatlantiği gibi, dünya uygarlıklarının da batmakta olduğunu anlatıyor.

...................

Yazara göre dünya tıpkı kaptansız kalmış Titanic’i andırıyor.

“Kaptan” ise “yönetim şekli, sistemi” iflasları.

Dünyanın çoğu yerinde insanlar sokaklara, meydanlara dökülmüş...

Protesto eylemleri küresel haritada yanan meşaleler.

..................

İnsanlar mutlu değil.

Sıkıntı çekiyorlar.

Bu durumdan yükselen tepkilerini yönetimlere yöneltiyorlar.

Ama...

“Yerine neyin, nasıl bir yönetimin getirilmesini istedikleri” belli değil.

Çünkü...

Kafalarında böyle bir “model, formül, tasarım” yok.

İdeolojiler zaten önce Nazi Almanya’sı ve Faşist İtalya ile gömülmüştü.

Ardından komünizm de çukura atıldı, üstüne toprak örtüldü.

.....................

Şimdi de “liberalizm” nefes darlığı çekiyor.

Tansiyonu yükseliyor, kalbi tekliyor bu ayakta zar zor durabilen sistemin.

Oysa...

Daha “yakın” denebilecek zamanda “Dünya artık bir köy” deniyordu.

“Dünya artık düzdür” söylemi de geçerliydi.

Francis Fukuyama “tarihin sonu” başlığını atmış, noktayı koymuştu.

Yani...

Uygarlığın son formatına gelinmişti.

Yanıldığını görüyoruz.

....................

Resmi adı “komünist” olsa bile Çin artık dünyanın ikinci büyük “kapitalist devi...”

Yakında, ABD’yi sollayarak “birinci olacağı” öngörülmekte.

ABD dünya haritasından yavaş yavaş çekiliyor, içe kapanma işaretlerini veriyor.

Maalouf’a göre, bıraktığı boşluklara Çin’in göz diktiği, enerji birikimi onu bu boşlukları doldurmaya zorlamakta.

“Yayılmak” yazgısı oluyor.

Avrupa ve ABD zorda.

İngiltere’de Thatcher ve Amerika’da Reagan, İran’da Humeyni ile eş zamanlı “muhafazakâr devrimler” sürecinin sonuna gelindi.

İslam âlemi için “petrol” en büyük felaket.

Köhne yönetimler, diktatörler bu mucize şansı kullanamadılar.

Çağdaşlaşmak, insan kaynağı, entelektüel birikim için yönlendiremediler.


Üretime, teknolojiye sıçrayış yapamadılar.
Sonuç...

Ufuktaki “Titanic...”

....................

Çok karamsar bir yaklaşım...

Ama bir çıkış yolu bulabilir insanlık.

Türkiye işte böyle bir belirsizlik, alaca karanlık çağda olmanın da sıkıntılarını yaşamakta.

Not: Bu yazı için Habertürk Genel Koordinatörü Kürşat Oğuz’un Amin Maalouf’a yaptığı aydınlatıcı röportajdan da yararlandım.