Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Partilerin Anayasa'daki - hiç de az sayıda olmayan - madde değişikliği için uzlaşmaları, demokrasi tarihimizin - belki - dönüm noktası.
Keşke... Bazı kaygılar olmasaydı.
Örneğin... "Milletvekili dokunulmazlığı..."
Türkiye'
de parlamenter demokrasinin üzerindeki gölge, "milletvekili dokunulmazlığının bir zırh gibi adi, hatta yüz kızartıcı suçlara karşı geçirgen olmayışı"dır.
Hükümet programında olan ve beklenen Anayasa değişikliği, "milletvekili dokunulmazlığının sadece Parlamento kürsüsündeki konuşmalarla sınırlanması"ydı... Yani siyasetle.
Ayrıca... Trafik kazaları gibi "taksirli suçlar" yani "cürüm" değil "kusurlu" suçlar da dokunulmazlık kapsamına girecekti.
Kamu vicdanı böyle bir düzenlemeyle rahatlayacaktı.
Ne yazık ki... Partilerin uzlaşması, hayal kırıklığı yarattı.

Oysa... Batı demokrasilerindeki uygulamalara bir bakalım...
Fransa'da ve İtalya'da bir parlamenter "adi suç" işlemişse, gözaltına alınmamak ve tutuklanmamak koşuluyla sorgulanır, yargılanır.
Yargı organları fezleke çıkarıp Adalet Bakanlığı, Meclis Başkanlığı gibi doruklardan geçmek, Parlamento'dan karar aldırtmak zorunda değildir.
Ama... Sonunda Yargı, o parlamenteri "suçlu" bulursa, Meclis'in "dokunulmazlığı kaldırma" kararı gerekir.
İngiltere'de ise, parlamenter için durum daha da duyarlıdır.
Sadece Yasama çalışmalarının yapıldığı aylarda, parlamenterlerin dokunulmazlıkları Fransa ve İtalya'daki gibidir.
Parlamento tatildeyken, parlamenterler dokunulmazlıktan yararlanamazlar. Yargı organları tarafından doğrudan doğruya sorgulanır, gözaltına alınır hatta yargılanır ve tutuklanır.
Tatil döneminde, Meclis'in hiçbir kararına gerek yoktur.

Türkiye'de "dokunulmazlık" statüsünün Batı demokrasileri gibi bir ölçüte endekslenmesi gerekir.
Parlamenterlerin, bakanların, tümüyle siyasetin saygınlık katsayısı böylece yükselir.
Önce Anavatan'ın Meclis Başkanlığı'na verdiği... MHP'nin de destekleme eğiliminde olduğu Anayasa değişikliği önerisine göre; "Parlamenterler ve bakanlar için Anayasa Komisyonu'ndan ve Yargıtay'dan belli sayıda üyenin inceleme yapması... Ve suç iddiasını ciddi görmesi halinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildiride bulunması... Yargıtay Başsavcılığı'nın parlamenter ya da bakan için doğrudan dava açması" yolundaki düzenlemenin eli kulağındaydı.
Toplum "işte, artık adi suçlar için seçmenle seçilmiş arasında fark yok" diyebilecekti.
Ama... Ne yazık ki bu beklenti gerçekleşmedi.
Tıpkı maaşlar ve "kıyak" diye adlandırılan emeklilik gibi TBMM "dokunulmazlık" konusunda bekleneni vermedi.
Buna karşılık... Gene de birkaç olumlu adımı görmezlikten gelmeyelim.
"Dokunulmazlığın kaldırılması için gizli oylama yapılacak olması" bunlardan biri.
Böylece milletvekilleri üzerinde, dokunulmazlık kaldırma oylamalarında dayanışma ipoteği olmayacak.
"Seçilmişlerin Yargıtay'da yargılamaları" yolundaki hüküm de gene bir artı.
Ama... Bunlar, demokrasinin itibar çıtasını yeterince yükseltmiyor ki...
TBMM'ye ve demokrasiye haksızlık yapmayalım.