Boşandıktan sonra ‘nota’ dostluğu
AYA İrini’de buhteşem bir konser... Dünyanın en iyi keman virtüözlerinden biri olan Anne-Sophie Mutter ile piyanoda Sir Andre Previn ve viyolonselde Lynn Harrell...
İbadet sessizliğinde dinleniyorlar. Kubbenin altında “çıt” yok, soluk sesi bile duyulmuyor.
Herkes büyülenmiş gibi.
Anne-Sophie Mutter, sanatının yanı sıra “güzel” olarak da ışıklı bir kadın.
Daha önceleri, Hollywood aktrisleri gibiydi... Hâlâ alımlı.
Bunun tadını çıkaran beden dili nasıl da kendine güveni yansıtıyor.
Piyanodaki Sir Andre Previn, 80 yaşında.
Pamuk beyazı saçları, yavaş yürüyüşüyle piyanonun tuşlarında uçuşan parmakları müthiş tezat...
Ya Andre Previn’in beraber çalmakta oldukları Mutter ile daha önce evli olduklarını söylesem...
Sanırım Sir Andre Previn’in 5. eşiymiş. 2006 yılında boşanmışlar.
Previn’in yaşamında böyle ilginç başka eşleşmeler de var.
Berlin’de bir Musevi ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş.
Hitler’in Nazi döneminde Amerika’ya kaçmışlar.
Los Angeles’ta okumuş.
Beverly Hills lisesinden mezun oldukları gece, Previn piyanodaymış, Richard M. Sherman ise flüt çalmış.
Bu düetin üzerinden 21 yıl geçmiş ve her ikisi de film müziği kategorisinde Oscar almışlar.
Previn’in 4 Oscar ödülü ve çok sayıda saygın ödülü var. İngiltere’de şövalyelik unvanı verilerek “Sir” oldu.
Aya İrini’de bu üçlü, rüya gibi bir gece yaşattı.
Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, gitar ve çello çalar. Konser çıkışı ayaküstü söyleşimizde yorumunu dinledim. “Kusursuzdu” diye noktaladı.
7 ‘TİZ’ DO
BBC Music’in “Tüm Zamanların En Büyük 20 Tenoru” arasında gösterdiği Juan Diego Florez ayakta alkışlanıyordu.
Tekrar tekrar sahneye çağrıldı.
Gerçekten inanılmaz ses ve teknik...
Yanımda konservatuvar sıralarından geçmiş sanatçı az önce Juan Diego Florez’in bastığı “tiz do” seslerini parmaklarıyla sayıyordu.
7’ye kadar çıktı.
La Scala’daki konserde 9 tiz do basmış ve “bis” yaptırmış.
La Scala’nın tarihinde en son 75 yıl önce böyle bir olay yaşanmış.
Mucize gibi bir genç adam.
Düzgün bir yaşamı olsun ve sesi bozulmasın diye aile onu çok genç yaşta evlendirmiş.
Marifetin aldığı iltifat bazen ceza gibi de olabiliyor.
Şakir Eczacıbaşı ve ekibi gene güzellikler yaşattı.
Onlara ve bu iki konserin gerçekten çetin bütçelerini fonlayan Mercedes ve Borusan’a da teşekkürler.
NÜKHET Duru, harika ses, altın yürek ötesinde, başarılı bir iş kadını... Yıllar önce tanıdığımda porselen heykeller yapıyordu.
Birebir boyda Dalmaçyalı köpekler, aslanlar, panterler, kediler...
Sonra sağlık merkezi açtı.
Hepsinde de hem keyifli, hem başarılı oldu.
Şimdi de “NEWCAT” markasıyla kadın giyim alanında tasarım ve ürün yelpazesi açıyor.
Onun porselen heykellerini boşuna yazmadım. Estetik kültürü ve çizim ustalığının bu girişimindeki özelliğini ve farkını ortaya koyuyor.
Yoksa...
“Ünlüyüm, marka yapıp giysi satayım” kafasıyla bu işlere kalkışanlar çok.
İNLEYEN NAĞMELER PARİS’TE
DÜNYACA ünlü DJ ve prodüktör Claude Challe, “2009 Le Select (seçimi)” albümünde çok ilginç bir şarkı var; “İnleyen Nağmeler...”
Söz ve müziği Zeyneddin Maraş’ın...
Maraş nire, Paris nire mi desek?..
Bu “İnleyen Nağmeler” i Paris’e taşıyan DJ ve prodüktör Hüseyin Karadayı...
Türk müziğini ve popunu Avrupa kulağının alışkın olduğu seslerle zenginleştiren bir “sound” sihirbazı...
Sadece Türk müziği değil, bir Batı klasiği olan “Autumn Leaves” yorumu da gene Claude Challe’ın “2008 Music For Our Friends” albümünde yer almıştı.
Hüseyin bir albüm daha çıkardı.
“FRESH...”
Sezen Aksu’nun Geri Dön’ünü, Ajda Pekkan’ın Gözün Aydın’ını Betül Demir nasıl da güzel söylüyor.
Caz, pop, alaturka, hepsi onun sesiyle yakın arkadaş.
2009’un en sevilen şarkılarından Anlamazdın’ı ve Gönül’ü Ferhat Göçer yorumluyor.
Bu sound zenginleştirme olayına fena halde takıldım.
Hüseyin bunu bana stüdyosunda anlatacak.
