Ülkelerin “bulundukları coğrafya kaderleridir.” Türkiye için de bulunduğu coğrafyanın “eksileri kadar hatta daha fazlasıyla artılarının kader olduğunu” söyleyebiliriz.
…………
Ukrayna kriziyle birlikte Türkiye’nin yıldızı parladı.
İstanbul çözüm konferanslarının odağı oldu.
Şimdi de “Trans Arap Boru Hattı” ile Türkiye gene çözüm arayışlarının buluştuğu stratejik ülke…
ARAP GAZI
Dünyanın en büyük gaz kaynaklarına sahip olan Katar’dan Dünyanın en büyük tüketici pazarı olan Avrupa’ya bir mega “Avrupa-Arap Doğal Gaz Boru Hattı Projesi” gündemde.
Körfez’i Arap çölü üzerinde 1200 km’lik boru hattıyla Lübnan’ın Akdeniz kıyılarına bağlayan “Tapline Boru Hattı” projesi…
“Enerji” söz konusu olduğunda “ulaşım” da kaynak kadar önemlidir.
Lübnan limanlarından Avrupa’ya gaz nakli geniş bir “sıvılaştırma-yeniden gazlaştırma tesisi ve bir LNG taşıyıcı tankerler filosunu” gerektiriyordu.
Ancak…
Rus-Ukrayna boru hattının kolay ve daha ucuz olması sonucu bu seçenek devre dışı bırakılmıştı.
Hem de LNG tankerlerinin Süveyş üzerinde veya Afrika’nın güneyinden uzun yolculuğu gerektirmeyen “çöl kestirmesine” rağmen…
HESAPLAR DEĞİŞTİ
Ukrayna kriziyle birlikte bütün hesaplar değişti.
17 Temmuz tarihli Le Monde’a göre, Euro-Arap Doğal Gaz Boru Hattı Lübnan’dan Türkiye’ye uzanacak…
Çanakkale’den Yunanistan’a ve oradan da Avrupa’ya ulaşacak.
Aslında 2000’li yıllarda geliştirilen “Nabucco Projesi” de canlanmış oluyor.
Hazar Denizi gaz sahalarını Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlamayı amaçlayan Nabucco Projesi, Rus Gazprom şirketinin karşı tavrıyla engellenmişti.
Daha doğrusu, Avrupa’nın önde gelen enerji şirketleri Rus Gazprom’un müşterileri oldukları için bu projede yer almamışlardı.
Avrupa, Rus gazını ve dolayısıyla Gazprom’u devre dışı bırakacak bir “acil” planlama çalışması içinde.
Bu nedenle kaynaklarını çeşitlendirmek istiyor.
LOKOMOTİF ALMANYA
Almanya şu süreçte Katar’la acil durum görüşmelerini yoğunlaştırdı.
Daha önce “fikir” olarak kalmış dosyaları “projeye dönüştürmek” için koşullar artık mevcut.
İki güçlü petrol şirketi TotalEnergies ile ENI arasında görüşmeler başladı.
Böylece Nabucco’nun başarısız kalma nedenlerinden “büyük şirket yokluğu” artık söz konusu değil.
Öncelikle Rusya tedarikçilerine hizmet vermeyi tercih eden büyük oyuncular artık Avrupa lehine kazanılmış oluyor.
ZAMAN VE PARA
Körfez’den Akdeniz kıyılarına uzanan güzergâhın arazi şeridi halen Aramco’nun malı.
Böylece hem maliyetten hem de çok uzun sürebilecek satın alma müzakerelerinden zaman tasarrufu sağlanabiliyor.
Bu güzergâh Çanakkale Boğazı’na, oradan da Avrupa’nın doğu kanadını beslemek için orta Avrupa gaz merkezine uzanacak.
Avrupa’nın önde gelen siyasi liderlerinin bu projeye en üst düzeyde ağırlık koymaları gerekiyor.
Almanya’nın görüşmelere başlaması onun “lokomotif rolü” oynayacağı gibi yorumlanabilir.
………….
Türkiye açısından bakıldığında ise ne kadar çok uluslararası enerji damarı topraklarımızdan geçerse Türkiye’nin stratejik önemi ve gücü
o kadar artar.
Euro-Arap Doğal Gaz Boru Hattı Projesi… Katar gazı Lübnan’a, Lübnan’dan da Türkiye’ye akacak.
Ateş çemberi bütün hesapları değiştirdi.
BIDEN’IN KAZANCI OLDU MU?
Biden’ın Ortadoğu gezisi, bunu yaptığına değdi mi?
Washington Post’a göre, “prestij ya da imaj yönünden Biden’ın Veliaht Prens MbS’yle (Muhammed bin Selman) karşı karşıya gelmesi, ondan bir şeyler istemesi kendi adına gurur verici değildi.”
MbS’ye aradığı imajı sağlamış oldu.
Oysa...
Biden, “Cemal Kaşıkçı cinayeti nedeniyle MbS’yi parya yapacağını” vadetmişti.
Büyük konuşmayacaksın...
İnsan Hakları İzleme Örgütü Direktörü Kenneteth Roth ise ABD Başkanı’yla görüşmenin “veliaht prensin artık kabul edildiğinin göstergesi olduğu” yorumunu yaptı.
................
Peki...
Biden ne aldı?
Biden’ın hedefi, sonbaharda yapılacak ara seçim öncesi petrol fiyatının düşmesiydi.
“Suudi Arabistan’ın bir süre petrol üretimini ve arzını artırmasını” sağlamak bu gezisinin amaçlarından biri ve hatta birincisiydi.
Bunu elde edemedi.
................
İkinci amacı, İsrail’le Suudi Arabistan ilişkilerini yakınlaştırmaktı.
ABD, “İran’a karşı İsrail ve Arap ülkelerinin güç birliği yapmaları planının destekçisi...”
Suudi Arabistan “bir Filistin devleti kurulmadıkça İsrail’i resmen tanımıyor...”
Ama...
Suudi Arabistan “hava sahasını İsrail uçuşlarına açma kararını” açıkladı.
Bu önemli bir adım.
Biden “Amerika’nın bölgeden çekilmeyeceğini de” açıkladı.
“Bölgede Çin, Rusya veya İran’a boşluk bırakmayacağız” dedi.
Bu güvence Araplara ve İsrail’e önemli bir moral destek.
Sonuç...
Dünkü Washington Post’un haber
analizi şöyle noktalanıyor:
“İsrail’le Suudi Arabistan bu geziden istediklerini elde eden ev sahipleri...
ABD’nin ise ne kazandığı belli değil!..”