1978 yapımı THE DEER HUNTER “en iyi film” Oscar’ını almıştı.
ABD’nin Vietnam savaşındaki son yıllarını anlatıyordu.
En etkileyici bulduğum sahnelerden birini yansıtayım.
..........
ABD “Vietnam’dan çekilme kararı” almış.
Başkent Hanoi’de kalan son birkaç yüz Amerikalı asker, diplomat ve diplomat ailesi ile birlikte bazı Vietnamlılar da uçaklara binmekteler.
Havalimanını çevreleyen tel örgü engeller arkasında on binlerce Vietnamlı yığılmış.
“Bizi de götürün, burada bırakmayın” diye bağırıyorlar.
Tel örgüleri aşmaya çalışıyorlar.
Bazılarının elleri, yüzleri, vücutları tellerden yırtılmış.
Kan içindeler.
Bunlar, -Hanoi’de kalırlarsa- komünist Vietkong askerleri tarafından infaz edileceklerini ya da hapse atılacaklarını biliyorlar.
Ve...
1955 yılında başlayan 18 yıl süren savaştan sonra ABD, Vietnam’ı, komunist Vietkong’a bırakırken “hiç oralı değil.”
ABD ile iş birliği yapan Vietnam askerlere, subaylara, bürokratlara, çalışanlara, sivil halka ne olursa olsun!
Tarihin tekerrürü
Afganistan’ın başkenti Kabil’de de benzer manzaraların yaşanmaya başladığı söylenebilir.
ABD “tek taraflı ve ani çekilme kararı” alırken, Taliban’ın verdiği güvenceyi yeterli bulmuştu.
Afgan rejiminin “ülkenin büyük çoğunluğunu yönetmeye devam edeceği, Taliban yönetimiyle anlaşma yapacağı” gibi fazlasıyla iyimser bir “gelecek resmi” çizmişti.
Oysa...
Şimdi “90 gün içinde başkent Kabil’in de Taliban’ın emrine geçeceği” gene ABD yetkililerin söylemi.
“Kalan Afganlıların hali ne olacak?”
Ülkenin her yanında Taliban işgalinden kaçan insan selleri Kabil’e akıyor.
Başkentin düşeceği böylesine kesin telaffuz edilirken, “Afganistan’dan kaçmak seçeneğine” sarılmaktalar.
Tıpkı 1973’te yaşanan dram gibi...
.........
ABD’nin yanında yer alan Vietnamlılar önce Vietkong’un işgal ettiği yerlerden kaçarak, başkent Hanoi’ye sığınmışlardı.
Hanoi düşerken de Vietnam’dan kaçmaya çalışıyorlardı.
Rus ruleti
The Deer Hunter’da bir ödül en iyi yönetmen Michael Cimino’ya, en iyi yardımcı aktör ödülü de Christopher Walken’e verilmişti.
Usta yönetmen Cimino müthiş bir “ABD’ye güvenilmez” mesajı yerleştirmişti filme.
Anlatayım.
Savaş bittikten sonra bazı Amerikalı askerler, tekrar Vietnam’a dönerler.
Bunlardan birini de Christopher Walken oynamaktadır.
“Rus ruletinin efsane Amerikalısı” olarak anılmaktadır.
Christopher Walken bu rolüyle “En İyi Yardımcı Aktör Oscar’ını kazanmıştı.
“Rus ruleti” şöyle bir oyun.
Toplu tabancıdaki olukların sadece birine kurşun vardır, diğerleri boş bırakılır.
Hızlı bir el hareketiyle tabancanın topu fırıl fırıl döndürülür.
7-8 dönüşten sonra top durur.
Christopher Walken tabancayı alır şakağına dayar ve tetiği çeker.
Namlunun karşısında tabancanın topundaki o kurşun konmuş oluk varsa “ölüm!..”
Yoksa...
Tetik boşa düşer.
Salonu dolduran yüzlerce bahis oyuncusunun bir kısmı kazanır bir kısmı kaybeder.
“Daha önce Vietnam’da savaşmış olan efsane Amerikalı” sanki ölümsüzmüş gibi her gün bir kez oynadığı bu oyunlardan hayatını kaybetmeden çıkmakta ve çok para kazanmaktadır.
Oysa...
“Rus ruletinde” bu “yaşam kumarında” tetik çeken Vietnamlılar için böyle bir “sihir” yok.
Kurşun, beyinlerini parçaladığında pirinç çuvalı gibi kumar salonunun arka kapısından dışarı atılmaktalar.
..........
Filmde, “ABD korumasına mahkûm bir devletin Rus ruleti oynadığı” mesajı var.
ABD oynuyorsa, oyunun “devamlı kazananı.”
Büyükelçinin açıklaması
Afganistan’ın Ankara Büyükelçisi sınırlarımızdan içeriye akan Afgan genç adamları için şöyle bir açıklama yaptı:
“Onlar, Taliban savaşçısı olmak istemiyorlar, kaçıyorlar.”
Yalansız, dolansız bir açıklama.
Ancak “eksik...”
Onların bir kısmının da “Taliban’la savaştan kaçanlar olabileceği” açık istihbarat.
Washington Post’tan birkaç alıntı yapayım.
”Taliban kapıda ama kimse savaşmıyor.”
Bir subayla konuştum ‘kardeş, kimse savaşmıyor ben niye savaşayım’ dedi.
Bir memur “askerin, sivil kıyafete bürünerek şehirlere kaçtığını” anlattı.
.......
Son aylarda firarlar o kadar yaygın ki Afgan askeri kayıplarının sayısı yarıya düştü.
.......
Bir subay “artık güçlerimizi savaşta kaybetmiyoruz. Kaybettiklerimiz silahlarını bırakıp kıyafetlerini değiştirip kaçanlar” dedi.
Bir yetkiliye göre Güney batı eyalet başkenti Zaranj’da Afgan askerleri çoğunlukla savaşmadan kaçtılar.
Taliban’a dönük karşı saldırı için kimseler kalmadı.
.........
Afganistan 1973 yılındaki Vietnam dramını yaşamaya başladı.
.........
Şimdi Vietnam, insanları özgür bir ülke.
Turizm destinasyonlarında yer alıyor.
...........
Afganistan’ın böyle bir şansı olabileceği ihtimali için -umutlu olmasam da- “keşke” diyorum.
Çocuklara aşı ve maske
Eğitim yılının başlaması yakın.
Bütün dünyada “yeniden yüz yüze eğitim” eğilimi yükselişte.
Ancak...
Özellikle “Delta mutasyonu” devletleri zorluyor.
Kovid-19’la mücadelede en başarılı ülkelerin arasında yer alan İsrail bütün “3 yaşından büyük çocuklara sağlık kartı uygulama” kararı aldı.
“Kovid-19 tedavisi gören ve testi negatif olanların” belirli yerlere girmesinde kullanmak için “sağlık kartları” yeniden uygulanmaya konuldu.
Bu uygulama “3-12 yaş grubundan çocukları” da kapsıyor.
Kreşler, anaokulları ve okullara girişler...
Le Monde’ye göre İsrail, ülke genelinde “hızlı test istasyonları” kurdu.
Bu istasyonlardaki testleri geçenlere sağlık kartı veriliyor.
..........
Almanya’da eyaletlerin sağlık bakanları “aşıda alt yaşı” 12’ye indirdi.
12 yaş üzeri çocuklar arasında 900 binden fazlası en az bir kez aşılandı.
........
İngiltere çocuklar “koşullu” aşı uyguluyor.
12 yaş ve üzerindeki çocuklar “ağır bir hastalık riski altındaysa” veya “ciddi bağışıklık sistemi zayıflığı gösteriyorlarsa” aşılanıyorlar.
ABD ve Kanada’da BioNTech/Pfizer, mayıs ayından bu yana ergenlerin yanı sıra çocuklarda da kullanılıyor.
ABD’de 12-15 yaş grubundaki 4 milyon 400 binden fazla çocuk “2 kez” aşılandı.
3 milyon 200 bin çocuğa ise henüz sadece 1. doz aşı uygulandı.
........
Japonya’da da çocukların aşılanması kararı alındı.
........
Türkiye’de yeni Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer “yüz yüze eğitimin kesin olduğunu” açıkladı.
Ancak...
Aşı ve maske zorunluğu, mesafe uygulaması için de toplumun aydınlanması gerekiyor.