Aşağıdaki satırlarım “dini inançlara saygılı olduğum” ve Atatürk’ün “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi ışığında komşularımızla iyi ilişkiler temennimin merceğinden okunmalı.
………………….
Financial Times’in 14 Mayıs 2024 tarihli nüshasında Najmeh Bozorgmehr imzasıyla bir “haber analiz” yayınlandı. Yazı şöyle başlıyor…
Ayetullah Ali Hamaney “20 yıl önce Tanrı’nın kendisi aracılığıyla konuştuğunu” hissetti. İran’ın dini lider Hamaney, “olayın yaklaşık 20 devrim muhafızları komutanı ile bir toplantı sırasında gerçekleştiğini” hatırlamakta.
Toplu ibadetten ve dualardan sonra Hamaney avluda rahat bir şekilde otururken, kendisini komutanlarla “sıcak ve büyüleyici” bir sohbete dalmış halde buldu.
İşte o zaman “yüce Allah’ın sözleri dilimden aktı” dedi. İran gibi dindar bir ülkede bile bu itiraf olağan dışıydı. Hiç kimse bu iddiaya açıkça karşı çıkmaya cesaret edemedi.
Ancak…
Gazze’de çözümlerin önünde iki isim var. Biri Netanyahu…
İsrail’in varlığını sürdürmesi için “Hamas’ın bütün taburları, örgütü ve Gazze’deki lideriyle yok edilmesinde” kararlı. Diğeri ise Gazze’nin tünellerinden İsrail’e karşı savaşı sürdüren lider Yahya Sinwar.
Amerika tarafından daha 2015 yılında “özel olarak belirlenmiş küresel teröristler listesinde” yer almıştı. 2017 yılında Gazze şeridindeki Hamas’ın başına seçildi.
İlk söylemi “Şimdi sorun İsrail’i ne zaman ortadan kaldıracağımızdır.”
BBC’den Frank Gardner şöyle bir soruyu gündeme getirdi. “Yahya Sinwar ortadan kayboldu. Nerede?
Dronlar, elektronik dinleme cihazları, insan muhbirler, İsrail istihbaratı ve bubi tuzaklarıyla dolu tünellerdeki İsrail askerleri aylardır onun nerede olduğunu keşfetmeye çalışıyor.”
Yazıyı Frank Gardner’den seçmelerle sürdüreyim.
Gazze’ye “insani yardım” konvoylarını engelleyen grupların Tzav9 hareketi öncüsü ve koordinatörü.
Anlamı “9 emir…”
İsrail Silahlı Kuvvetlerinin 7 Ekim Hamas saldırısı üzerine ilan ettiği “Tzav8” acil seferberliğine referanstır. Ağırlıklı olarak “Siyonizm partisi” milletvekilleri, Hamas’ın elindeki 136 rehine ve çatışmalarda öldürülen askerlerin aileleri, yedek askerler, Gazze ve Lübnan sınırlarından tahliye edilenlerden oluşuyor.
“İnsani yardımların aslında Hamas’a gittiğine” inanıyorlar. Çoğu derin travma geçirmekte.
Örneğin…
Gruptan Yehuda Din’in babası Lucy ve kızları Maia, Rina 7 Ekim terör saldırısında Hamaslılar tarafından öldürülmüş.
Böyle başka örnekler de çok.
Onlara göre
Fransa’da yayınlanan Le Monde diplomatlar arasında ve hatta bilimsel makalelerde “referans” kabul edilen az sayıda küresel gazeteden biridir.
Dünkü Le Monde’den iddialı bir başlık şöyle:
“İsrail-Hamas Savaşı: Refah kapısı çevresinde üç yönlü bir diplomatik oyun…”
Le Monde, “Mısır ve ABD ile İsrail arasında Refah kapısı için gizli bir anlaşma olduğunu” da iddia ediyor.
Ve…
Le Monde İsrail’in saygın gazetesi Haaretz’e de gönderme yaparak “gizli anlaşma sonucu, İsrail Refah sınır kapısından çekildiğinde bu koridorun bir Amerikan özel güvenlik şirketine devretme taahhüdü var” diye yazıyor.
Bütün bunlar Le Monde’nin “Amerika, Mısır ve İsrail arasında bir gizli anlaşma” olduğu iddiasının işaretleri gibi yorumlanabilir.
Çok ses getireceği kesin…
Hamas “İsrail’le ateşkes için anlaşma önerisini kabul ettiğini” açıklayarak “sürpriz” yaptı. Top artık İsrail’de…
Peki neyi kabul ettiler?
Hamas yetkilileri bu sorunun cevabını oluşturan “Mısır, Katar ateşkes önerisinin bir kopyasını” El Cezire muhabirlerine gösterdiler. İsrail “Hamas neyi kabul etmiş, belirsiz” gibi tavırlar koysa da El Cezire’de yayınlanan öneri şöyle...
3 AŞAMALI
Öneri 3 aşamadan oluşuyor.
1- Hamas ile İsrail arasındaki saldırılar geçici olarak durdurulacak.
İsrail güçleri, doğuya, Gazze’nin daha yoğun nüfuslu bölgelerinden uzağa, -İsrail ile Filistin bölgesi arasındaki sınıra doğru- çekilecek.
Hindistan’da üçüncü kez Başbakan seçilmenin eşiğindeki Modi, ülkedeki 200 milyon Müslümanı hedef alan söylemlerini keskinleştirdi.
Bu kez “cihad” iddiasını ortaya attı.
Başta Kongre partisi olmak üzere muhalefetin “Müslümanlara cihada oy ver çağrısı yaptığını” iddia etti.
Şöyle dedi:
Şimdiye kadar “aşk cihadını” ve “toprak cihadını” duyuyorduk.
Yani…
“Müslümanlar, Hindu kızlarımızla evlenip İslam dininden olanları çoğaltmak için aşk cihadı yapıyorlar…”
Bir “İslamofobik” lider daha…
Hindistan Başbakanı Narendra Modi üçüncü kez Başbakanlığa doğru yürüyor.
Modi’nin otoriter yönetimine rağmen Hindistan, hala “dünyanın en büyük demokrasisi” olarak tanımlanmakta. Seçimler başladı. 6 hafta sürüyor.
Sonuç 3 Haziran’da açıklanacak.
970 milyon kayıtlı seçmen oy kullanıyor.
Yani… Yeni doğmuş bebeden, ak saçlılara kadar Türkiye’nin tüm nüfusunun 10 katından fazla seçmen.
15 milyon sandık çalışanı ve güvenlik personeli tüm Hintlilerin oy kullanabilmeleri için Himalayalardan Hindistan’ın ormanlarına ve Mangrovlarına kadar her yerde sandıklar kurmakta.
İsrail’in muhalif ve saygın gazetesi Haaretz’in dünkü nüshasından bir başlık.
“İsrail, Amerika’nın Üniversiteleri Kaybetti. Sonunda Beyaz Saray’ı Kaybedebilir…”
Fırat Rayten’in analizi yazısı şöyle başlıyor:
7 Ekim’de askeri açıdan gafil avlandık.
8 Ekim’de, işlemeyen bir hükümete sahip harika bir ulus olduğumuzu keşfettik. Şimdi üçüncü büyük başarısızlık tüm ihtişamıyla karşımızda duruyor; “İsrail halkla ilişkilerinin başarısızlığı…”
Columbia Üniversitesi’nde Filistin yanlısı öğrencilerinden oluşan bir kamp başlangıçtı. Hızla ABD ve diğer ülkelerdeki üniversitelere yayıldı. İsrailli profesör Shai Davidai’nin Columbia’ya girişi engellendi.
(Columbia ve başka üniversitelerde de İsrailli öğretim üyeleri de engellendiler. G.C)
Senato İsrail’e bir yardım paketini büyük çoğunlukla onaylayarak ABD’nin güçlü desteği kanıtlandı.