Aşağıdaki satırlarım “dini inançlara saygılı olduğum” ve Atatürk’ün “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi ışığında komşularımızla iyi ilişkiler temennimin merceğinden okunmalı.
………………….
Financial Times’in 14 Mayıs 2024 tarihli nüshasında Najmeh Bozorgmehr imzasıyla bir “haber analiz” yayınlandı. Yazı şöyle başlıyor…
Ayetullah Ali Hamaney “20 yıl önce Tanrı’nın kendisi aracılığıyla konuştuğunu” hissetti. İran’ın dini lider Hamaney, “olayın yaklaşık 20 devrim muhafızları komutanı ile bir toplantı sırasında gerçekleştiğini” hatırlamakta.
Toplu ibadetten ve dualardan sonra Hamaney avluda rahat bir şekilde otururken, kendisini komutanlarla “sıcak ve büyüleyici” bir sohbete dalmış halde buldu.
İşte o zaman “yüce Allah’ın sözleri dilimden aktı” dedi. İran gibi dindar bir ülkede bile bu itiraf olağan dışıydı. Hiç kimse bu iddiaya açıkça karşı çıkmaya cesaret edemedi.
Ancak…
Bu olay İran Cumhuriyeti’nin zirvesindeki ruhani ve siyasi lider olarak 30 yıldan fazla bir süre sonunda hala onun “olağanüstü dini otoritesinin” altını çizmeye hizmet etti.
Bir akrabası göre “Ayetullah Hamaney, liderliği boyunca çok sayıda iç ve dış tehdidi yalnızca Allah’ın lütfu ve görünmez kutsal rehberliği sayesinde başarıyla yönettiği” inancındadır.
Kayıtsız şartsız destekçileri ise “Ayetullah Hamaney, ilahi olarak yönetmekle görevlendirilmiştir ve onu diğerlerinden ayıran şey Allah ile olan kalıcı bağlantısıdır” görüşündeler.
BİR SONRAKİ AYETULLAH
Ancak Ali Hamaney 85 yaşında.
Şimdiden onun yerini kimin alabileceği konuşulmakta.
İran hukukuna göre “yeni bir dini liderin atanması görevi 88 üst düzey din adamından oluşan uzmanlar Meclisi’nin görevi.
Mart ayında yeni Uzmanlar Meclisi seçildi. Hamaney’in ilerlemiş yaşı dikkate alınarak 8 yıllık görev süresi içinde yeni Ayetullah’ı belirlemek gibi çok önemli bir misyonu gerçekleştirecek.
Ayetullah Hamaney’in halefi bir reformist olabilir mi?
Bu ihtimal sıfıra yakın görünüyor. Çünkü Uzmanlar Meclisi içinde ılımlılar veya reformistler yok.
Katı din adamlarından oluşuyor.
Ayetullah Hamaney’in “muhafazakar çizgisinin” devamını ve istikrarlı bir geçişi amaçlayan bu Uzmanlar Meclisi yıllardır hazırlanan projenin son halkasıydı.
Ayrıca 2022’de rejimi sarsan halk muhalefeti, başörtülerin yakılması gibi reformist eylemler önemli uyarılar olarak algılanmıştı.
Cıvataların sıkılaştırılması ile rejimin geleceği sağlama almak “öncelik” kazanmıştı.
İslam Cumhuriyeti artık “etkili bireylere” değil ideolojisine sadık, katı slogan atanları destekliyor.
Belirttiğim gibi en büyük öncelik, cumhuriyetin bekasını sağlamak.
Katı muhafazakarlar devletin bütün katmanlarında egemen.
Siyasi hayatını sürdürmek sadece muhafazakar kurallara tereddütsüz bağlı kalanlara bahşedilmiş gibi görünüyor.
HAMANET DİNDAR MÜCAHİT
Ilımlıların ve reformcuların ulusal meclise girmeleri nasıl engellendi?
Sorunun cevabı gene Financial Times’teki satırlarda.
Reform yanlısı üst düzey din adamları ya aday olmaktan kaçındı ya da yasaklarla karşı karşıya kaldılar.
Bir örnek…
Merkezci eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin adayları onaylayan ve yalnızca dini lidere sorumlu olan anayasal organdaki koltuğunu koruması karşılığı Uzmanlar Meclisi’ne aday olması engellendi.
Amaç…
Ayetullah Hamaney’in kutsal mirasını sürdürmesini sağlayacak bir Uzmanlar Meclisi oluşturmaktı.
Muhafazakar analistler şöyle yorumluyorlar.
“Bay Hamaney kelimenin tam anlamıyla dindar bir mücahittir.
Devrimci yoldan saptığına veya sapacağına ya da ABD ile uzlaşma girişiminde bulunacağına inandığı herkesin karşısındadır.”
Analistler gene de çoğu 80’li hatta 90’lı yaşlarda olan uzmanlar Meclisi’nin halef Ayetullah’ı tek başına seçmesinin şeklen kalacağı ancak Devrim Muhafızlarının ve genç ultra muhafazakarların da etkili olabileceklerine işaret ediyorlar.
İKİ AYETULLAH ADAYI
Birinci aday İbrahim Raisi. 2021 seçimlerini kazandıktan sonra toplum Raisi’yi “Hamaney’in seçilmiş halefi” olarak gördü.
Ancak… Yüksek enflasyon, para değerinin zayıflaması gibi nedenlerle Raisi az da olsa yıprandı.
İkinci aday ise Hamaney’in oğlu Mücteba… 54 yaşındaki Mücteba şimdilik daha şanslı görünüyor.
Babasının yerine Ayetullah seçilmesi halinde “rejimin bugünkü çizgisinden sapma yapmayacağına” inanılıyor.
Destekçileri onun “üst düzey bir din adamı donanımıyla zirveye adaylık için vasıflı olduğunu” iddia ediyorlar. İş dünyasından siyasete ve dini çevrelere kadar geniş bir ilişki ağı var.
Mücteba’nın liderliği en güvenli ve en iyi seçeneği temsil ediyor.
Statükoyu sürdürebilir. Oysa Raisi gibi yeni bir Ayetullah kendi ağını oluşturacak ve çok sayıda bilinmeyen devreye girecek.
Statüko ve rejimin güçlüleri değişebilir. Öte yandan İran halkının nabız atışına da değinmekte fayda var.
İran halkının önemli bir kısmı rejimin ideolojisinden ve müdahalesinden kopuk normal bir yaşam sürmeyi arzuluyor.
İnsanlar iyi bir yaşam isteklerini ifade ediyorlar. Ve ne ilginçtir ki hala umutları Ayetullah Ali Hamaney.
“Binlerce kitap, roman ve şiir okumuş, tarih bilen bilgili bir şahsiyet olarak Hamaney’in reformlara başlayacağını” umabiliyorlar.
Şii Müslümanların 12. imamı olan “Mehdi” bilinmeyen bir gelecekte dünyaya adeleti getirmek üzere yeniden ortaya çıkana kadar İslam’ı koruma sorumluluğunun Ayetullahlarda olduğu bir İran gerçeği.