İsrail - Filistin sorununa
“iki devletli çözüm planı” yürümüyor.
Buna karşılık İsrail’de ve Filistin’de “barış savunucusu” genç nesil “üçüncü yolu” önermekteler.
Çatışmanın bitişinin “ertesi günü” devreye girmek ve diyaloğun bir parçası olmak istiyorlar.
İsrail barış savunucularının başında olan May Pundak avukat.
İnsan hakları savunucusu…
30 yıldır durmuş olan “Oslo sürecini” yenilemek istiyor.
Ama “iki devletli çözüm” olarak değil.
İmrendiğim, iki gazetecilik olayı…
Washington Post’un yazarı
David İgnatius, Doha’ya gitti.
Katar’da en üst yetkililerle konuştu.
Dünkü yazısında önemli bilgiler yansıttı.
İşte seçtiğim bazı satırlar…
7 Ekim’de Hamas’ın Gazze’ye kaçırdığı İsrailli ve diğer devletlerin vatandaşı
olan rehinelerden “ilk aşamada 100 kadarının (bu sayı 70’e inebilir) birkaç gün içinde serbest bırakılacağını” yazdı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Netanyahu’ya “ gidicisin… Gideceksin” diye seslendi.
Bu öngörüyü İsrail’in saygın ve büyük gazetesi HAARETZ’in “Hamas saldırısının ay dönümünde Netanyahu ne yapıyordu” başlıklı yazı da destekliyor.
Yazarı Uri Misgav…
Seçtiğim bazı satırlarını yansıtıyorum…
Bay Netanyahu Yaşadığımız korkunç
felaketten bir ay sonra bu Salı ne yaptınız?
Ailemin ve benim gün boyunca ne yaptığımızı biliyorum.
Hepimiz çok üzülüyorduk.
Sayfaya koyduğum her yıkıntının bir harf olarak yansıtıldığı Gaza (Gazze) çizimi yürek acıtıcı.
Bu büyük drama neden olan
7 Ekim kanlı Hamas saldırısı da Gaza görüntüsünün arkasındaki trajik fon.
Gazze’nin üstündeki savaşın ikinci aşaması olan “yerin altında savaş” henüz ucundan kenarından sürmekte.
Sayfaya bir çizim daha koydum.
“Gazze’nin yeraltı labirenti…”
Al Jazeera’ya göre Gazze’nin kenar mahallelerinde bazı tüneller İsrail tarafından tespit edilmiş ve yok edilmiş.
Ancak -muhtemelen- labirentin çok küçük -marjinal- bir kısmı.
Yüce Atatürk’ümüzün vefat yıldönümünde onu coşku, sevgi, büyük saygı ve şükranla bir kez daha anıyoruz.
Atatürk’ümüz dünyada da hiçbir lidere nasip olmamış seçkin bir yere sahip.
35 ülkede heykeli var.
Küba’daki Atatürk büstü.
ABD’nin Başkenti Washington’da, Şili Başkenti Santiago, Venezuela Başkenti Karakas, Meksika Başkenti Mexico City, Küba Başkenti Havana, Yeni Zelanda Başkenti Wellington, Avusturalya’nın Albany kenti bunlardan birkaçı.
120 ülkenin caddelerine ve meydanlarına da onun adı verilmiş.
İsrail’le Hamas savaşı her 8 dakikada bir Filistinli bir çocuğun öldüğü “yürek parçalayıcı dramlarla” sürerken hala “başlangıç kilometre taşı” mercek altında.
“İsrail istihbarat örgütleri nasıl oldu da Hamas’ın 7 Ekim barbar saldırısını atladı?..”
Yazılanlar, konuşulanlar arasında ortak paydayı yansıtayım:
“İsrail iktidarları özellikle Netanyahu yönetiminde istihbarat örgütlerinin insana dayalı saha çalışmalarını geri plana ittiler.”
Yani…
Gazze içinde casus ağını -neredeyse- kaldırarak “yüksek teknolojiye dayalı istihbarat ve engelleme sistemine” yoğunlaştılar.
Gazze’yle aralarında yükselttikleri beton çitlere, helezon jilet tellere, elektronik alarm gözlerine güvendiler.
O kadar ki…
7 Ekim’de Hamas tarafından İsrail’e, tarihinin en kanlı ve en büyük saldırısı gerçekleşti.
Saldırıya imza atan Yahya Sinwar’dır.
Netanyahu ve İsrail yönetimi onu artık “yürüyen ölü adam” diye anıyorlar.
Yani…
Yahya Sinwar İsrail intikam özel timlerinin hedefinde.
“Yürüyen ölü adam” unvanı onun er ya da geç kesinlikle öldürüleceğinin ifadesi.
BEYNİNDEKİ UR
İsrail’de küçük bir köy…
Orada Yahudiler, İsrail vatandaşı Araplar ve birkaç Hıristiyan aile yan yana yaşıyorlar.
Bu köy “daha mutlu bir geleceği hayal etmenin ışığı…”
Köyün adı İbranice Neve Şalom, Arapça Wahaat el-Salam…
İki dilde de anlamı “barış vahası…”
İstanbul’da bombalanan ve çok sayıda ölüme, yaralanmaya neden olan Sinagogun da adı Neve Şalom’dur.
Barış Vahası köyünden bir görüntü. Bir zamanlar çorak olan tepe bir dünya cennetine dönüşmüş.
KURUCUSU HIRİSTİYAN PAPAZ