Yazıya bir anıyla başlayayım. Yıl 1978… Nisan sonları.
Her gün sol, sağ çatışmalarında 25-30 can kaybı yaşanmakta.
Dönemin Birinci Ordu ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Org. Necdet Üruğ’dan gazetelerin genel yayın yönetmenlerine bir çağrı geldi.
Selimiye Kışlası’ndaki komutanlığa gittik.
Bize ayrılan bölümde yerlerimizi aldık.
Tam karşımızdaki koltukta Org. Üruğ oturuyordu.
Önünde makam masası yoktu.
Ayak bileklerini çapraz yapmıştı.
Sıkılmış yumruk halindeki elleri diz kapaklarının üzerindeydi.
Başparmakları bize dönük olarak yumrukların içine gömülmüştü.
Yüzünde duygularını, düşüncelerini ele verecek hiçbir ifade yoktu. Bizler bu vücut dilinin ne anlama geldiğini merak etmiştik ama elbette sormadık.
JAPON SAVUNMA KİLİDİ
Yıllar sonra öğrendim ki bu duruş “Japon kültürünün geleneksel savunma kilidiymiş…”
Karşısındakilerin bütün olası etkilerini karşılayan ve geri çeviren bir tavır kalkanıymış.
Bir yıl önce Taksim’deki 1 Mayıs mitinginde Sular İdaresi ve şimdi Marmara Oteli olan Intercontinental Hotel’in üst katlarından otomatik tüfeklerle alandaki 10 binlere ateş açılmıştı.
Kurşunlarla ölenler ve panikle dalgalanan kalabalıkta ezilenler dahil 36 can kaybı olmuştu.
Yüzlerce yaralı vardı.
………………….
Aradan 1 yıl geçtikten sonra bu kez sendikalar gene 1 Mayıs için Taksim’de toplanmak istiyordu.
Org. Üruğ bizi “1 Mayıs’ta sokağa çıkma yasağı uygulanacağını” bildirmek için çağırmıştı.
Ancak…
Sendikalar, sol örgütler bu yasağa uyacaklar mıydı?
Ya “Sıkıyönetim Komutanı’nın kararına rağmen gene binler, on binler Taksim’e yürümek üzere sokaklara çıkarsa ne olurdu?”
İşte Üruğ sesiyle, beden diliyle “kesin kararlılığı” ortaya koymak istemişti.
…………………
İstanbul halkının “bundan memnun olmadığını” söyleyemem.
Akrabalar birbirlerine yatıya gittiler.
Evlerde akrabalar, komşular yemekler hazırladılar.
Sokağa çıkma yasağı nedeniyle siyasal cinayetler de işlenmediği için hadisesiz, korkusuz bir güzel bahar günü geçirildi.
Birkaç az sayıda kalkışım dışında sokağa çıkma yasağı uygulanabildi.
Dünkü 1 Mayıs kutlamaları yeni nesiller için doğal olsa bile bizim yaştakiler için çok değerlidir.
Hele seçimlere giderken ortamın daha da siyasallaştığı, gerilimlerin yaşandığı, bazı parti binalarının kurşunlandığı
şu ortamda gerçekten önemli.
KİLOMETRE TAŞLARI
1 Mayıs İşçi Bayramı’nı ilk kez 1911 yılında Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde bulunan Selanik’te kutlamıştık.
İstanbul’da ise 1912’de…
1 Mayıs’ın yasal olarak kutlanması ancak 1923 yılında kabul edildi.
Ama bir yıl sonra “kitlesel bir araya gelişler” yasaklandı.
1925 yılında çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu ile tamamen yasaklandı.
Ta 1976 yılında DİSK tarafından Taksim’de düzenlenen mitinge kadar.
1977’de ise yukarıda anlattığım kanlı 1 Mayıs yaşandı.
………………
Dünyada ilk 1 Mayıs etkinliği 1856’da Avustralya’nın Melbourne kentinde gerçekleşmişti.
Amaç “çalışma saatlerini 8 saate indirmekti.”
30 yıl sonra ABD’nin Chicago kentinde yine 8 saatlik iş günü için bir miting düzenlendi.
Ancak…
Dinamitler patladı, kan aktı.
Suçları kanıtlanamazsa da
4 kişi idam edildi.
“Haymarket olayı” diye anılan bu kanlı 1 Mayıs Uluslararası İşçi Bayramı’na dönüşmesinin işaret fişeğiydi.
1899’da İkinci Enternasyonal Paris’te toplandı.
1 Mayıs’ı “Uluslararası İşçi Bayramı” olarak ilan etti.
İnsanlar yazın başlangıcını kutlamak için İngiltere’nin Glastonbury kentindeki Maypole çevresinde dans ediyor
1 Mayıs 2018’de Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen 1 Mayıs Günü mitinginde resmedildi.
ÇİN TATİLİ
Çin takviminde “Lixia” yazın başlangıcı anlamına gelir.
1 Mayıs ile aynı haftada örtüşür.
Çin’de 1 Mayıs kutlamaları 5 gün tatil sürecidir.
Sovyetler Birliği döneminde İşçi Bayramı eylül ayının ilk pazartesi günüydü.
Yani 1 Mayıs değil.
Fransa’da mayıs “La Fête du Travail (Çalışma Bayramı)” olarak bilinir, kutlanır ama Macron’un emeklilik yasası nedeniyle pek de öyle şenlikli değil.
Geleneksel olarak 1 Mayıs’ta Fransızlar birbirlerine müge demetleri verirler.
Diğer ülkelerde ise kırmızı karanfil.
Latin Amerika’da 1 Mayıs “Dia del Trabajo (İşçi Bayramı)” olarak kutlanır.
Roma’da ise 1 Mayıs gecesi sol eğilimli San Giovanni Mahallesi’nde -geleneğe göre- İtalya’nın en büyük top yıldızlarından bir grubun açık hava konseri için programlanmıştı.
İskandinavya’da “adil çalışma geleneklerinin vahası” olarak görülen Danimarka’da işçilere,
1 Mayıs izni yoktur.
Gene de başkent Kopenhag’ın kamusal alanlarına açılan “kırmızı bayraklar denizi” dikkat çekicidir.
“Nar jeg ser et rodt flag smaelde
( Bir kızıl bayrak gördüğümde)” adlı sosyalist şarkılar söylenir.
Hollanda’da ise işçi kutlamaları -neredeyse- hiç yapılmaz.
Almanya’da Hitler dönemi Nazileri bile işçi bayramını tanımıştı.
Hem de Nazi hükümetinin iktidarı aldığı ilk 1 Mayıs’tan 24 saat sonra sendikaları dağıtmasına rağmen…
İngiltere ve İrlanda’da ise Pagan geleneklerine göre “protesto pankartlarıyla çiçek demetleri” omuz omuzadır.
“Jack in Green” 1 Mayıs’ın bahar ayinleridir.
Yunanistan’da çiçek toplamayla (protomagia) 1 Mayıs zenginleştirilir.
Birleşik Krallık’ta 1 Mayıs daha çok “yazın karşılanması” olarak görülür.
“İşçi günü” yerine “resmi tatil” olarak kabul edilmiştir.
1 Mayıs’ın en görkemli kutlandığı ülke Küba’ydı.
Nazi Almanya’sında İşçi Bayramı - Hitler, 1936’da Berlin’deki 1 Mayıs kutlamaları sırasında Hitler.
…………………
Ekonomide gelişmiş büyük demokrasilerde kol gücünün yerini giderek otomasyon almakta.
Bu nedenle büyük sendikaların güç grafiği inişte.