YazarlarGüncel değinmeler

Güncel değinmeler

15.01.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Zülfü Livaneli

Güncel değinmeler

TÜRKİYE'nin aydınlanmakta oluşu ve çorap söküğü gibi arka arkaya açıklanan"sırlar" öylesine büyük bir heyecan yarattı ki, bu "glasnost" döneminin sarhoşluğu içinde gözümüz başka bir şey görmüyor.
Bir gardiyanına bile "suçlu" dedirtmemek için çırpınan devlet, şimdi nasıl oldu da en önemli güvenlik mensuplarını ve siyasileri sanık sandalyesine oturtabildi?
Nasıl oldu da devlet mensubunun da suç işleyebileceği gibi bir kavram aydınlığına gelindi?
Aczmendi şeyhinin cübbesi bile Susurluk'u örtemeye yetmedi.
Ne Sabancı, ne Koç, ne Fadime Şahin, ne S 300 füzeleri... Hiçbiri Susurluk'u gündemden düşüremedi.
Çünkü kirlenme öyle bir noktaya gelmiş ve halktaki aydınlanma özlemi öyle bir boyuta erişmişti ki hiçbir siyasi irade bu isteğin önüne dikilemedi.
Ya da bu pislikten rahatsız olan ordu çevrelerinin gizli bir muhtırası söz konusu.

Hüseyin Baybaşin, çok ilginç şeyler anlatıyor.
Fatih Altaylı'nın Teke Tek programında epey heyecanlandı ve Avukat Küçüktaşkıner'i "Taksim katliamı" nı düzenlemekle suçladı. Baybaşin'e göre avukat bu suçu itiraf etmiş ve vicdan azabı çektiğini söylemiş.
1 Mayıs 1977'de Taksim alanında halkın üzerine ateş açılmış ve inanılmaz bir katliam yaşanmıştı.
Sonuçta ölenler öldüğüyle kalmış ve kimin ateş ettiği ortaya çıkmamıştı.
Bu savın mutlaka araştırılması gerekiyor.

Tansu Çiller'in mal varlığını araştırma komisyonu toplantısı kavgayla bitti.
Yüksel Yalova toplantı salonunun önünde komisyon başkanını suçlayarak "Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, böyle kiralık katil milletvekillerinin bulunmadığını" söyledi.
Ne ilginç benzetme!
Milletvekillerine "emir kulu" denildiğini duymuştuk ama "kiralık katil" ilk kez kullanılıyor.
Bu gerilimi yaratan neden ise, komisyon başkanının ve bazı üyelerin Tansu Çiller'i aklamak için olağanüstü bir gayret göstermeleri.
Siyaset, ahlakın önüne geçmeye başlayınca böyle oluyor ve Refah Partisi de kendisini bu alışkanlıktan kurtaramıyor.

Size küçücük bir anket sonucu açıklayacağım: Ne binlerce kişiye yayılan, ne de bilimsel tutarlılığı olan bir anket ama bence önemli.
Oturduğum semtteki taksi duraklarına ve esnafa sordum. Geçen seçimde Refah'a oy verenlerin en az yarısı, pişman olduklarını söylediler.
Bu pişmanlıktaki ana neden; Tedaş, Tofaş ve mal varlığı uygulamaları.
"Madem ki bazı soygunların üstünü kapamaya çalışıyorlar, o zaman niye bize adil düzen vaat ettiler?" diyorlar.
Bunlar, militan Refahlı olmayıp da sadece "adil düzen" vaadine inanan seçmenler.
REFAH'ın militan tabanında tedirginlik yaratan ve oy kaybına sebep olan temel konu ise ordudan ihraç edilen subaylar.
Taban, Erbakan'ın bu konudaki tavrını onaylamıyor.
Kısacası, REFAH'ın oyları düşme eğiliminde.
* * *
Not: Mümtaz Soysal, dünkü yazısında "daniska" deyiminin nereden geldiğini araştırıyordu. Ben bu sözcüğün Danzig kentinin Osmanlıca adı olduğunu ve Avrupa'dan gelen malların kalitesini belirten bir deyime dönüştüğünü duymuştum. Yine de emin değilim.