Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle birlikte uluslararası ilişkiler konularında dirsek çürüten birçok ünlü isim dünyanın artık eskisi gibi olmayacağını dile getirdi. Batı ülkeleri liderleri de dünya düzeninde bir dönüm noktasına gelindiğinin altını çizdi. Yakın tarihe bakıldığında 1. Dünya Savaşı, Avusturya-Macar İmparatorluğu’nun sonunu getirmişti. 2. Dünya Savaşı, Amerika Birleşik Devletleri’nin Avrupa’ya kalıcı bir şekilde yerleşmesine, Birlemiş Milletler, Dünya Bankası, Avrupa Birliği, Uluslararası Para Örgütü (IMF) gibi kuruluşların kurulmasına neden olmuştu. Hatta o dönemin söylemiyle yeni dünya düzeninde, ‘Soğuk Savaş’ başlamış, sömürgeciliğin sonu gelmişti.

Haberin Devamı

Buna göre bir değerlendirme yapılacaksa eğer, Rusya-Ukrayna savaşının patlak vermesiyle birlikte ‘yeni bir dünya düzenine hakikaten gidiliyor mu?’ sorusu da son derece meşru. Aslında Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla birlikte her şeyden önce tehdit kavramı tamamıyla değişti. Soğuk Savaş döneminde tehdit, nükleer silahların kullanılma ihtimaline dayanıyordu. Rusya Ukrayna’ya karşı savaş başlatana kadar sokaktaki hiç kimse böyle bir hamleye ihtimal vermiyordu. ABD müttefiklerini Rusya’nın hasmane emelleri konusunda güçlükle ikna edebildi.

İkinci önemli husus ise NATO açısından yaşandı. Finlandiya ve İsveç NATO’nun kapısını çaldı. Helsinki üye oldu. Stockholm’ün de eli kulağında diyelim. Almanya silahlı kuvvetlerini hem güçlendirme hem de silahlandırma konusunda önemli bir siyasa geliştirdi. Japonya da Çin ve Rusya’ya karşı daha sert, askeri açıdan da daha kararlı bir tutum sergileme kararı aldı. Yetmedi, ABD, Japonya ve Güney Kore geçtiğimiz Ağustos ayında üçlü güvenlik anlaşması imzaladılar. Çin 2030 yılına kadar nükleer başlık sayısını 1000’e yükseltmeyi hedeflediğini açıkladı. Bu da envanterinde yer alan nükleer silah miktarını üç katına çıkartma kararı demek. ‘NATO, Afganistan harekâtında yaşanan hezimetle önem kaybetmeye başladı mı?’ sorusu Rusya-Ukrayna savaşıyla yanıt bulmuş oldu. NATO eskisinden daha önemli, daha da canlı ve canlanmaya da devam edecek.

Haberin Devamı

Ukrayna savaşı ve yeni dünya düzeni

Net bölünme yok

Çin, dikkatini bu savaşa odaklayan ABD’yi gafil avlayarak Tayvan’ı ilhak etmek için bir hamle yapar mı? Bununla birlikte ABD’nin dünyadaki diplomatik, askeri ve ekonomik egemenliğine karşı meydan okuyan Rusya-Çin-Kuzey Kore ve İran, aralarındaki işbirliğinin savunma boyutunu ciddi bir seviyeye yükselttiler. Zira nükleer zenginleştirme programını hızla sürdüren İran’ın Rusya ve Kuzey Kore’den bu açıdan destek aldığı Batılı istihbarat birimleri tarafından biliniyor. Kısa adı BRICS olan Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın aralarında geliştirdikleri ekonomik ve ticari işbirliği üçüncü ülkelere son derece çekici gelmeye başladı. 40’a yakın ülke BRICS’e üye olmak için başvuruda bulundu. An itibariyle sadece Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, İran ve Etiyopya gibi ülkelerin başvuruları kabul edildi.

BRICS’e üye olma arzusu aslında birçok ülkenin şimdiki dünya düzeninden hoşnut olmadıklarının önemli bir göstergesi. Dünya da aslında yeniden şekilleniyor. Otokratik kapitalizm ile serbest pazar ekonomisine dayalı demokratik ülkeler topluluğu gibi bir ayrım yok. Soğuk Savaş dönemindeki gibi de net bir bölünme söz konusu değil. Kuşkusuz Rusya-Ukrayna savaşı güç dengelerinde yeni bir dağılıma neden oluyor. Güç kıtaları yeniden şekilleniyor. Fay hatlarında da önemli oynamalar yaşanıyor. Ukrayna savaşının nasıl ve hangi şartlarda sonuçlanacağı, güç tektoniği konusunda resmi daha net görmemizi sağlayacak.

Haberin Devamı

Balkanlar’da Türkiye’nin NATO’nun Kosova’daki barış gücünün komutasını İtalya’dan devralması, Soçi’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında yapılan ve 3 saat süren yüz yüze filtresiz görüşme, Irak’ın Kerkük kentinde yaşanan gerilimin daha büyük taşkınlıklara neden olmaması için yaptığı sağduyu çağrılarının etkili olması, yeni dünya düzeninde Türkiye’nin de önemli bir yeri olacağının işaretleri. Zira yeni dünya düzeninde sahnede hitap eden kişiden çok, salonda onu dinleyenlerin kimlerden oluştuğu önemli.

NATO’NUN KİLİT ATAMALARI ‘KÜRTAJ YASASINA’ TAKILDI

Başlık hiçbir şekilde gazetecilerin zaman zaman başvurduğu basitleştirmelerle alakalı değil. Asla. NATO’nun kilit atamaları ile kürtaj yasının ne alakası var diye de sorabilirsiniz. Zaten ben de aynı soruyu sordum. Aslında olayı da ABD’den iki senatörün 25 Ağustos’ta Brüksel’e gerçekleştirdikleri ani ziyaretle öğrendim. ABD Senatosu Silahlı Kuvvetler Komisyonu üyeleri Demokrat Senatör Elizabeth Warren ile Richard Blumenthal, NATO ve AB’nin üst düzey yetkilileriyle bir araya geldi. Amaç, ABD Senatosunda yaşanan ve NATO ile ABD’nin Avrupa’daki kuvvet komutanlığını etkileyen komuta kademesindeki atama krizi konusunda İttifak ile Avrupalı müttefiklerin kaygılarını gidermek.

Zira, Alabama’dan seçilmiş olan Cumhuriyetçi Senatör Tommy Tuberville, ABD silahlı kuvvetlerinde atama kararı bekleyen 270 generalin atamalarını engelliyor. Engel yeni değil, ancak atama listesi her geçen gün genişliyor. Nitekim Tuberville bu tutumunu yıl sonuna kadar devam ettirmesi halinde ABD silahlı kuvvetlerinde bulunan 852 generalin 670’inin ataması ile terfi kararlarını engellemiş olacak. Engellemenin sebebi de kürtaj yasası.

Ukrayna savaşı ve yeni dünya düzeni

Malum ABD Anayasa Mahkemesi olarak bilinen ‘Supreme Court’ kürtaja sınırlama getirme kararı aldı. Tuberville, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un bütçe ve sağlık yönetmeliğinde, kürtajın yasak olduğu eyaletlerde görev yapan askerlerin başka bir eyaletteki kürtaj işleminin sağlık sigortası kapsamına alınmasıyla ilgili yasal düzenlemeye itiraz ediyor. Bu yüzden de ABD Başkanı tarafından terfi ettirilen ve yeni görevlere atanan generallerin atamaları yapılamıyor.

Avrupa Müttefik Kuvvetler Başkomutanlığı, ABD’nin Avrupa Kuvvet Komutanlığı ile NATO’nun askeri komitesi ile askeri yazmanlığında görev alacak general düzeyindeki kurmay subayların Senato’daki onay süreçleri de askıya alınıyor. Senato’nun ilgili komisyonundan oybirliği ile onaylanması gereken general atama süreçleri de bloke edilmiş oldu. Afrika, Rusya-Ukrayna Savaşı, Ortadoğu ya da Pasifik bölgesindeki gerilimler şimdilik senatörün pek de umurunda değil. Gün geçtikçe atama konusunda bekleyen general sayısı da artıyor. Biden ve Cumhuriyetçi liderlerin bu konudaki stratejileri ise belirsiz.