Gani Müjde

Gani Müjde

-

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gani Müjde

BU aralar televizyonda yayınlanan bir klip var.
Levent Yüksel'in Tövbe'si...
Klibi kafamda yeniden kurguluyor ve çok eğleniyorum.
Örneğin "Klibin başrolünde, Levent yerine Tansu Çiller oynasa ne olur?" diyorum.
Yalnız o değil, klipteki şişman mankenin yerine de bir adayım var...
En yüce şişman Süleyman Demirel...
Klip mekanını da değiştiriyorum ve mekanı Çankaya Köşkü'nün önü yapıyorum.
Tansu Çiller, üzerinde Planet Hollywood - Boston yazan deri bir ceketle Çankaya Köşkü'nün kapısına dayanıyor.
Pencerede Süleyman Demirel ve Mesut Yılmaz olsun... ("Bitti gitti, hadi yallah" bölümlerini söyleyen kadın rolünde onu düşündüm.)
Lakin klibin sözlerini de değiştirmek gerekiyor diye düşünüyor ve klibi geri alıp en baştan izliyorum.
* * *
Özer Bey, sırtında bir küfe taşımaktadır. Küfenin içinde Tansu Çiller ve kaza ile unutulmuş 7 bin 500 dolar vardır.
Özer Bey, Tansu Hanım'ı büyük bir dikkatle Çankaya Köşkü'nün kapısına bırakır, sonra küfenin içindeki 7 bin 500 doları ve Tansu Hanım'ın çantasındaki 4 bin doları kaparak hızla çerçeveden çıkar.
Mahallenin ortasında kapıda kalan Tansu Çiller, kapıyı zorlar ama Süleyman Bey onu içeri almaz...
Çankaya Köşkü'nün kapısının önünden sürekli olarak haberlere bağlanan muhabirlerin "haber çıksın" diye Tansu Hanım'a yardım etmesi, Süleyman Bey'in tombik ellerine mikrofon sopaları ile vurması da para etmez.
Tansu Hanım dışarıda kalmıştır ve şarkı söylemekten başka yapacak bir şeyi yoktur.
"Oynaşır mıyım bir daha, hoca mı irtica mı bir daha.
Ben ettim sen etme affet, bırakma beni bu karda kışta."
Arada bir Süleyman Demirel başını uzatarak pencereden bakmakta, aşağıda şarkı söyleyen Tansu Hanım'a burun kıvırmaktadır.
"Bitti geçti bitti tövbe, tövbe, tövbe."
Mesut Yılmaz eliyle, "Hadi bitti gitti hadi" yaparken, Tansu Hanım aşağıdan şarkıya devam etmektedir.
"Hadi kapat beni evlere at. Dönersem eğer koy kapıya."
Süleyman Bey'in aşağıya ilgiyle baktığını gören Mesut Bey, sert bir hareketle perdeyi kapatarak yakınlaşmaya engel olmuştur.
Tansu Hanım ise son bir gayret şarkısını söylemeye devam etmektedir.
"Ben mi seeert leydiyim?
Kanatsız bir meleğim.
Dersimi aldım geldim.
Ver elini ayağını öpeyim."
İnandırıcı olmak için çırpınan Tansu Hanım, Necmettin Bey'in resmini yırtarak yukarıya seslenir...
"Tırnağın bile olamaz, ben değil onlar yaramaz.
Bu bacın sensiz yapamaz. Kapıyı aç n'oolur gireyim"
Bu sözü söylerken yeşil boyalı evden çıkan Necmettin Hoca'yla göz kırpışırlar.
Necmettin Hoca, ağzındaki hurmalı çikleti çiğneyerek şuh kahkahalar atar.
Manzarayı pencereden gören Süleyman Bey ise sinirlenmiştir.
Eline ne geçerse aşağıya atmaya başlar.
Önce bir sandalye atar. Tansu Hanım sandalyeyi görünce umutlanır, ama kafasına atıldığını anlayınca kenara çekilir sandalye tuzla buz olur.
Ardından bronzdan yapılma bir kır at heykeli düşer yanıbaşına. Sinirine hakim olamayan Süleyman Bey, eline ne geçerse aşağıya atmaktadır. Nazmiyanım'ı aşağıya atmasına son anda yaverleri engel olur.
Tansu Çiller ise son çırpınışlardadır artık.
"Aklımı aldı başımdan. Oldum eşimden arkadaşımdan.
Cehaletime gençliğime ver. Hadi geri al sar en başından.
Bi daha bi daha bi daha bi daha tövbeeeee tövbeeeeeeeee..."
Tansu Hanım bakar ki çare yok, ileride arabasıyla beklemekte olan Özer Çiller'e "Gel beni yalancıktan ez" diye işaret eder.
Ama tam bu sırada sokağa ters taraftan giren bir askeri araç Tansu Hanım'a çarpar.
Tansu Hanım cemsenin altında kalmıştır.

******

"Kadınlar esprili erkekleri seksi bulur" lafı doğruymuş demek ki.
Enişteniz son zamanlarda çok esprili oldu. Bacınız ben ne söylesem gülüyor.
Geçen gün, "Emisyon hacmi azalmış hayatım" dedim, yerlere düştü gülmekten.
Hele bir yemekte, "Ben acıktım" deyince gülmekten katıldı.
O kadar çok güldü ki, yemekte bulunan doktorlardan biri, "Hanfendinin sinirleri bozulmuş" dedi. Yani düşünün, o kadar güzel espri yapmışım ki, sinirlerini bozmuşum kadının.
"Madem ki bacınızı bu kadar güldürüyorum, sizi de güldürebilirim" diye düşünerek, sahneye çıkmaya karar verdim sevgili Milliyet okurları.
Tek kişilik stand - up yapıcam. "Eniştemin stand - upları"...
Amerikada promosyon kuyruğu sanıp girdiğimiz bir lokalde görmüştüm. Bir zenci, elindeki vibratörü sallayarak bozuk Türkçesiyle bir şeyler anlatıyor, (çünkü ben bişey anlamamıştım), kalabalık da gülmekten katılıyordu.
Sonra vibratörü çalıştırıp seyircilerin arasına attı, o garip alet de gelip benim kafamı bulmasın mı? Yazımı gene bir fıkra ile bitirmek istiyorum. Bir İngiliz, bir Fransız, bir de Temel oturmuş corn flakes yiyorlarmış. Temel kızmış.
"Te be kızancıklar" demiş "Buncağızın hamsilisi yok mudur be yav?"..
Bak bak bak...


Beşiktaş'ın yeni antrenörü Toshack'ın tost - iti
* Televolelerde ismim çok sık geçiyor. Ne diyorlar, öğrenilecek.
* İsmimi söyleyince niye herkes gülüyor, araştırılacak.
* Toshack Türkçe'de ne demek, öğrenilecek.
* Öğrenildi... İsim değişikliği yapılacak. Toshack olan ismim, Goethe olarak değiştirilecek.
* Gene gülüyorlar ne yapılacak?

Yazara EmailG.Mujde@milliyet.com.tr