Gani MÜJDE
GAZETECİLİKTE pek eski sayılmam ama gazetecilik idealleri taaa içime kadar işledi sevgili Milliyet okurları, ama gelin görün ki şansım yok...
Leydi Diana'nın cenaze törenini o acılı günlerimde canlı izlemek ve gitmişken Londra'da bir aya yakın kalarak cenazeden sonraki tepkileri yazmak istedim, orda bir yığın muhabirimiz var diye terslendim.
Sonra bunca işimin arasında Milli Takım'ın Hollanda'yla yapacağı maç için Karaib denizindeki nefis adalardan Hollanda Guyanası'na gideyim, ordaki yerlilerin takımımızla ilgili izlenimlerini alayım dedim maç bitti, Derya Bey'e yazdığım yazıya hala cevap gelmedi.
"Naomi'nin dişi ağırıyormuş. New York'a gidip özel bir röportaj yapayım" teklifimi ise aynı Derya Bey "Dişlerini eline vermeden çık odamdan" diye nazik bir şekilde reddetti.
Fakat aynı şahsiyet Ankara söz konusu olunca nasıl kibarlaşıyor anlatamam. "Gani'ciğim Hollanda Guyanası'na gitmeni ben de istedim elbet ama o sıralar kalemimin mürekkebi bitmişti evraklarını imzalayamadım. Bir dahaki sefere inşallah. Şimdi senden bir isteğim var. Şu Meclis başkanlığı seçimlerini gidip yazar mısın?"
"Nereye?"
"Ankara'ya tabii. Nefis başkentimize."
İstanbul'u sel götürmese direnicem "Önce Tayland masajının perde arkasını inceleyeceğim. Tayland gezisini onaylayın sonra" diyicem ama kalıp yapabileceğim daha iyi bir şey yok.
Ver elini Ankara dedim...
Hayır aslına bakarsanız severim Ankara'yı, ama Hollanda Guyanası yerine Ankara'ya gidince bir tuhaf oluyor insan.
Ama Meclis başkanı olarak seçilmek üzere geldiğim için mutluyum.
Evet siz de belki ilk defa duyuyorsunuz ama Meclis başkanlığına adayım.
Neden ben diye sormuyorum, ama siz sorabilirsiniz "neden sen" diye..
Bir kere gazetecilerden çok iyi Meclis başkanı oluyor. Bakın Uluç Gürkan'a...
Yolda görseniz zerzavat hali nerde diye sorarsınız. Yani tipine bakıp Meclis Başkanı demek mümkün mü? Ama adam penguen tipi frakını giyip kürsüyü öyle bir doldurdu ki, Yasin Hatipoğlu bile işi ona devretmek zorunda kaldı bir süre sonra.
Şimdi kendini övüyor diyeceksiniz ama ben yıllarca da sınıf başkanlığı yaptım.
Yaramaz öğrenciler nasıl susturulur, sayım nasıl yapılır, kim nasıl ispiyon edilir çok iyi bilirim.
Sonra reformlar var kafamda.
Mesela bir milletvekili konuşma süresini aştı mı uyarı filan yok, mikrofon kapatmak da...
Pamela Sue Anderson'la anlaştım. (Sahil Güvenlik'teki güzel. Hani göğüslerini aynı zamanda deniz yatağı olarak da kullanabileceğiniz sarışın)
Çok konuşan milletvekilinin karşısına geçip göğüslerini açacak ve "çin çin çin çin rikordo mini baçi" diyecek. (Bu şarkıyı nasıl ezberlediğim ise sizi hiç ilgilendirmez)
Dili tutulan milletvekilinin dilinin nasıl çözüleceği ise kendi problemi artık.
* * *
Devam meselesine de çözüm buldum.
Milletvekilleri kart basacaklar ama kart makinesine değil elbet. Milletvekilleri her sabah Meclis kapısındaki birbirinden güzel üç top modelin göğüslerinin arasına kartlarını sıkıştıracaklar. Kimsenin devamsızlık edeceğini sanmıyorum yani.
* * *
Meclis'teki kavgaları ise en iyi ben bitiririm. Mikrofona yaklaşıp "sayın milletvekilleri şimdi milletvekilleri maaşına yapılacak olan zam tasarısını oyluyorum" dedim mi ne kavga kalır ne gürültü...
* * *
Ayrıca ben tarafsızımdır.
Kim daha çok menfaat teklif ederse onun tarafını tutarım. Yani bu konuda görüşlerime yakın parti filan diye bir ayırım yapmam.
Zaten adaylara bakınca beni seçmeniz gerektiğini siz de farkedeceksiniz.
Bi kere Kamran İnan o ince ses tonuyla Meclis'te sükuneti nasıl sağlayacak?
Hikmet Çetin ise kısa boylu olduğu için uygun penguen frakı bulamaz.
Aydın Menderes ve Komando Ayvaz'dan ise ne köy olur ne kasaba.
Oysa benden ne uydu kentler, ne toplu konut alanları çıkar bilseniz.
Adayınız bendeniz...
Yazara EmailG.Mujde@milliyet.com.tr