O zamanlar Tito sağdı, sosyalizm vardı ve Kosova'da bayramdı.
Güzel bir güneş doğuyordu Balkanlar'ın ortasına.
Bistrica Nehiri'nin kenarında yağmurla ıslanan şimşirlerin güneşte pişen yapraklarından çıkan buharı burnuma çeke çeke yürüyordum.
Şadırvan Meydanı'na kocaman bir bayrak asılıydı.
Türk bayrağı idi bu...
Yanında bir Arnavutluk bayrağı, onun da yanına Komünist Partisi'nin ortası yıldızlı bayrağı.
Türkçenin resmi dil olduğu, bayramlarda şehir merkezine Türk bayraklarının asıldığı, okullarda Türkçe eğitimin yapıldığı yabancı bir ülkenin topraklarındaydım.
Kosova'daydım...
* * *
Türkiye henüz sadece birkaç evde ve sadece İTÜ'nün deneme yayınları seyredilebiliyordu.
Yugoslavya'da ise renkli televizyondan Yugoslavya'nın oynadığı bir milli maçı izliyordu insanlar.
Bir yandan pivo içip bir yandan da Yugoslavya'nın attığı gollere seviniyordu Türkler, Arnavutlar ve Sırplar...
Sonra "Fiço"larına (FIAT'ın Çinkocento 500 modeline benzeyen bir model) binip ve en güzel giysilerini giyip akşam Korzo'da arkadaşlarını görmeye gidiyorlardı.
Türkler Arnavutları seviyordu ölümüne, Sırplar ağaçlara Stanko - Ayşe'yi seviyor yazıyordu... Birlikte Zeki Müren dinliyor, Cüneyt Arkın'ın oynadığı Alageyik filmini izlemek için sinema önlerinde izdiham yaşanıyordu.
O zamanlar Tito sağdı, sosyalizm vardı ve Kosova'da bayramdı...
* * *
Sonra aşırı milliyetçilik kemirdi Yugoslavya'yı.
Batı, Slovenya, Hırvatistan ve Bosna'nın bağımsızlığı için bastırdıkça sol geriledi.
Bayrağı sağcılar kaptı Yugoslavya'da...
Milliyetçi Hırvatlar, milliyetçi Slovenler ve milliyetçi Makedonlara kaldı meydan.
Milliyetçi Arnavutlar da katıldılar oyunun son perdesine.
Rüzgar hiç soldan esmiyordu artık.
Bistrica kan akıyordu.
Vardar Ovası'nda rakı parası kazanacak toprakları Sırp tankları bombalıyor ve Yugoslavya parça parça oluyordu.
Ve Kosova Türkleri iki milliyetçi rüzgarın arasında ağır bir titreme nöbetindeydi...
Artık Tito yoktu, eli kanlı katiller ve aşırı milliyetçiler vardı.
Kosova'da tatsız bir bayramdı.
* * *
Türkiye'de ise yakında seçimler olacaktı.
Aşırı sağcı partilerden esiyordu rüzgar.
Fazilet başa oynuyor, Anadolu'nun birçok şehrinde MHP ağırlık kazanıyor, bayrak, ezan ve Kuran'la politika yapan DYP hala iddiasını koruyordu.
Belki ÖDP'nin oyları artacaktı ama Atatürk'ün partisinin barajı geçeceği ile ilgili ciddi şüpheler vardı bu ülkede...
Türkiye'de bayramdı ve başımızda kavak yelleri esiyordu...