Gani Müjde

Gani Müjde

-

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Emel

       Aslında suç Emel’de değil.
       Sanıyorum şarkı sözlerinde “orta yaş azgın kadın sendromunu" ilk başlatan Sezen olmuştu.
       “Hey seni yerler yerler, seni ham yapar bu zilliler, yaylanmadan yürü, yoksa günah benden gider" filan derken, modası cümle âleme yayıldı.
       Şimdi kırkına merdiven dayamış bütün şarkıcılarda bir “çıtırı götürme" muhabbeti var artık.
       Balat’ta büyüyen ve ilk öğrendiği cümle “a....na koyiim" olan bendeniz bile bu şarkı sözlerini birisi ile dinlediğinde yüzümün kızarmasına engel olamıyorum canım efendim.
       Hele kendisini pek sevdiğim Emel Hanım ise endazeyi iyice kaçırmış gördüğüm kadarı ile.
       “Dibine kadar belayı sevmek" ne demek dostlar.
       “E ben nedeyim tutuşmayan geceyi" cümlesindeki gece nasıl tutuşuyor vs...
       Bu şarkı sözlerinden birini Reha Muhtar Bey IMF Başkanı Cottarelli’ye soru olarak sorsa televizyonunu üç gün kapatıyorsunuz ama iş popçulara gelince kimsede çıt yok.
       Allah ıslah etsin efendim.

Çelik

       Çelik Bey arkadaşım olur, Kadir bey de öyle...
       İkisi arasındaki mesaj muharebesinde arada ben kaldım efendim.
       Yukarı tükürsem bıyık (Kadir İnanır), aşağı tükürsem sakal (Çelik)...
       Bu nedenle yazdığım motivasyonlu mesaj yazısında Kadir Efendi’nin bana kızacağını tahmin ederken tepki Çelik’ten geldi.
       Bir arkadaşıma bana kırıldığını söylemiş.
       Kemal Atatürk aşkına yapmayınız Çelik Bey.
       O yazı tamamen bir mizah yazısıydı... Üstelik “Kadınını koruyan ve kollayan bir Türk genci olarak" başta bizim evde olmak üzere birçok evde kadın milletinin gönlünü celbettiğinizden size karşı daha insaflı olmaya çalıştım o yazıda.
       Okların sivri ucu -başka manaya çekilmemesi koşuluyla daha çok Kadir Abi’ye batıyordu efendim.
       Kadir Abi büyük bir olgunluk içinde yazıya gülerken sizin tepkiniz de beni üzdü maalesef...
       Biraz Sense of Humour lütfen yani...

Hande Yener

       Yıllar önce “Laf lafı açıyoröun metinlerini yazarken tanışmıştım onunla. (Sanıyorum sekiz yıl önce) Cem Özer’in konuklarına şarkılar söyleyen evli barklı ama güzel bir kadındı Hande.
       Programın da resmi şarkıcısıydı.
       Daha doğrusu Cem Bey’in konukları şarkıcı değil de yazar çizer takımındansa, yani benim gibi veya Ahmet Altan gibi, şarkı söylemekten bihaber hıyarlarsa (özür dilerim efendim), Hande Hanım devreye giriyor ve program orkestrası ile birlikte konukların kulağının pasını kaollüyordu.
       (Kaol’ün ne olduğunu bilenler bilmeyenlere anlatsınlar) .
       Sonra önce eşinden sonra programdan ayrıldı Hande ve Antalya’ya gittiğini duydum.
       Kilo almıştı, sarışın olmuştu ve mutsuzdu gibi haberler geliyordu kulağıma üzülüyordum.
       Aradan uzun yıllar geçti. Bir kez Uludağ’da görmüştüm konuşamamıştık, sonra gene Antalya’da bir Bosch gecesinde karşıma çıkmıştı. Aşkın Nur Yengi’den önce sahne almıştı özel gecede.
       Henüz kimse tanımıyordu Hande’yi ve doğrusu ben de bu kadarını tahmin edemiyordum ama bir anda salonu avucunun içine aldı. Üçüncü şarkıdan sonra salonda kimse oturamaz olmuştu yerinde ve ben de “Afferin bizim kıza yahu. Bu kızda ne cevherler varmış" demiştim.
       Bir ay sonra da kaseti patladı Hande’nin.
       Hande’nin Antalya’yı ve hayatı tırmalayarak yaşama günleri sona ermişti, artık ünlüydü Hande.
       Umarım Zengin ve Mutlu olmayı da başarmıştır.

Doğuş

       Bir insanı niye cezalandırır hukuk?.. Bir daha yapmasın diye...
       Peki teyp çalmaktan sekiz yıl yiyen Doğuş Bey’in serbest kalması halinde yeniden teyp çalma ihtimali var mıdır? Yoktur.
       Çünkü Bestekâr Doğuş Efendi artık milyonlarca seveni olan, kasetleri iyi satan bir şarkıcıdır.
       Pekii, ünlü olması ceza almasına engel midir? Hayır.
       Bugün yeni bir suç işlerse atarsın içeri, ama yıllar önce bir sokak çocuğu iken işlediği suçlardan dolayı sekiz yıl hapis cezası alması da bana vicdani gelmiyor.
       Ver cezayı, çevir para cezasına ve Doğuş’tan 10 tane sokak çocuğunun bakımını 10 yıl boyunca üstlenmesini iste hukuk olarak. Daha hoş olmaz mı?

Günün fıkrası:

       GALATASARAY Graz’a 3 - 0 yenilmiştir.
       Galatasaraylı bir taraftar maçtan sonra üzgün gözlerle etrafı izlerken yanına bir Fenerli yanaşır.
       Elini dostça omuzuna koyar Galatasaray’lı taraftarın.
       “Ya dostum" der “Böyle işte... Bir gün herkes Fenerbahçe’li olacak demiştik ama inanmamıştınız..."


Yazara E-Posta: g.mujde@milliyet.com.tr