Gani Müjde

Gani Müjde

-

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Bir eğitim bölüğü... Askerler önde Erdal Bey arkadadır.
       - Ay akşamdan ışıktır... Yaylalar yaylalar...
       Bölüğün arkasında aksaya aksaya sabah koşusu yapan asker dikkatini çeker komutanın...
       - Hişşt asker adın ne senin... Kısa künyeni say bakalım.
       - Naci oğlu Erdal, Havana - Ortaköy... Emret komutanım...
       - Sen niye koşmuyorsun diğerleri gibi evladım?
       - Ayağım sakat komutanım.
       - Ama evladım gazetelerde izlediğimiz kadarı ile genç ve güzel kadınların peşinde pekala koşuyordun.
       - Orası öyle komutanım. Getirin Demet Şener’i, koyun koşu yapan bölüğün en önüne sadece ben değil kışlanın tamamı maratoncu kesilmezse adam değilim.
       - Ayağında ne var senin?
       - Botlarım Guecci, çoraplarım Tommy Hilligger efendim...
       - Hayır evladım ayağında sakatlık yaratan ne var demek istedim.
       - Menisküs komutanım.
       - Peki sen bu halinle nasıl vuruşacaksın?
       - Vuruşmama engel değil komutanım. Ben buraya gelmeden önce de çok vuruşuyordum.
       - O zaman koşma, sevdiğin başka bir spor hareketi yap...
       - En sevdiğim hareket şınav çekmek komutanım. İzin verin akşama kadar şınav çekebilirim.
       Yalnız bir ricam var ben şınav çekerken parkalarını siper ederek fotoğraf çekilmesini engelleyebilirler mi?
       - Olmaz öyle şey. Zaten ziyaretçilerin yüzünden başımız dertte?
       - Hayrola komutanım?
       - Nizamiye kapısı senin ziyaretçilerin sayesinde Şamdan’a, Pasha’ya döndü kardeşim... Bütün kapak kızları orda. Millet nizamiye kapısında 24 saat nöbet tutabilmek için birbirini çiğniyor.
       - Bir ara yaptık öyle yaramazlıklar komutanım. Şimdi artık uslandım.
       - Nişancılığın nasıl peki?
       - Hiç kaçırmam komutanım. Uçanı, kaçanı, yalnız gezeni dakikasında avlarım.
       - Bak gördün mü askerlik korkulacak bişey değilmiş.
       - Tabii ki komutanım. Yalnız bir tek sorun var.
       - Neymiş o?
       - Yemeklerde şap yok diil mi?
       - Yok be evladım söylenti bunlar...
       - Ohhh çok şükür. Daha önce bu söylenti yüzünden yarım bırakmıştım askerliğimi. Çok sağolun komutanım verin elinizi öpeyim... Hadi ben koşuyu yarım bırakmayayım.
       Ay akşamdan ışıktır. Şamdanlar, şamdanlar.

Sen kaşındın Osman Abi...

       Sağlık bakamayanı Osman Bey beni mahkemeye vermiş.
       İddiasına göre ben ona yazı yazarak hakaret etmişim.
       Bu arada belki hatırlayanınız vardır bundan iki ay önce televizyonlarda bir sahne izlemiştim.
       Bir kadın gazeteci bakana soru sormak için ağzını açıyor daha cümlesini söyletmeden “Sen bana hakaret edemezsin" diye aynı Osman Abi tarafından azarlanıyordu.
       İkinci kelimesini duymadığı bir soru cümlesinin içinde bile hakaret kastı olabileceğini hisseden böyle müneccim elması yemiş bir bakanımız tarafından dava edildiğim için gururluyum.
       Osman Abi’ye ve değerli avukatlarına mahkemede ceza davalarında “hakaret kavramının" ne olduğunu anlatmak da bize düşecek elbet. Türk siyaset tarihinin gördüğü en beceriksiz ve sinirlerine hakim olamayan tek Sağlık Bakanı ile davalık olmak şerefine nail oldum ya, ölsem gam yemem artık. Şimdi ister misin bu yazının içinde de yirmi adet hakaret cümlesi bulsun değerli bakamayanımız... Üstelik onun hakkında yazı yazarken ayağa da kalkmadım...
       Ay ay ay ay...

     Trabzon’da ortalığı birbirine katan Beşiktaş kılıç kalkan ekibinin tost - iti
     
  • Trabzon’da yakalattığımız döner bıçaklarının yerine nükleer başlıklı döner bıçakları alınacak...
  • Filistin’den iyi taş atan gençler transfer edilecek.
  • Biz sağa sola saldırırken bizi seyreden polis ekiplerine bir sonraki maç için davetiye verilecek.
  • Hazır bu kadar silahlanmışken PKK ile maç ayarlanacak.



    Yazara E-Posta: g.mujde@milliyet.com.tr