Gani Müjde

Gani Müjde

-

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       MAHKUMLARININ otel lobilerinde sanatçı kurşunlayabildiği Edirne Cezaevi'nde asayiş berkemaldi.
       Çünkü cezaevinde asayişi bozacak kimse kalmamıştı.
       Bir zamanlar Sağmalcılar Cezaevi'ne Hilton denilirdi, şimdi durum tersine döndü.
       Artık mahkumlar otellerde oda kahvaltı kalıyor.
       Ben ise her otelde kalışımda yandaki odada kalan acaba idam mahkumu bir cani mi, yoksa tecavüzden mahkum bir Coşkun mu diye düşünmekten uykularım kaçıyor.
       Yağmur yağıyor, seller akıyor, Adalet Bakanı camdan bakıyor.
       * * *
       Müdür - Kendimle gurur duyuyorum Ebulfeyz. Yedi yıldır Edirne Cezaevi'nde savcılık yapıyorum. Cezaevinde daha bir tek tünel kazma vakası bile olmadı.
       Co müdür - Niye olsun müdürüm. Koğuşlarda kimse yok ki zaten. Mahkumların hepsi Kezbansaray otelinde kalıyor. Azılılar ormana bakan odalarda, mafyalar havuza bakan odalarda, adi suçlular bungalovlarda.
       Müdür - Ne yapalım yani Ebulfeyz, dışarı bırakmayalım da tünel mi kazsınlar? Tünel kazacağız deyip şehir şebeke cereyanına zarar mı versinler? Şehir şebeke cerayanı kesilirse Dünya Kupası maçlarını izlemeyeyiz şebek...
       Co müdür - Siz daha iyi bilirsiniz...
       Müdür - Bilirim tabii. Hem sen hiç Kezbansaray otelinde kaldın mı?
       Co müdür - Kalmadım?
       Müdür - Kalmazsan bilmezsin tabii. Cezaevinden beter orası. Odaları küçük bir kere. Bazılarında klima bile yok, düşünsene. Diskosu dökülüyor, sauna zaten ücretli. Sonra bir duş küveti yapmış adamlar küçücük; vallahi ikimiz girmeye kalksak sığmayız.
       Co müdür - Aman efendim niye girelim?..
       Müdür - Lafın gelişi dedim çizik kestane. Sana kalmadık herhalde. Kral dairesinde kalan Kör Bıçak Behzat Bey istediğim karıyı getiriyor anında. Zaten odası televole stüdyosu gibi. Şarkıcılar, dansözler, futbolcular... Bir ekip kazayla gelse yirmi televole çıkartır odadakilerle.
       Co müdür - Behzat Bey'in odası dolu ama koğuşlar bomboş müdürüm. Adalet Bakanlığı'ndan bir teftiş gelse cezaevi bomboş.
       Müdür - Boş olur mu Ebulfeyz... Biz burada bostan korkuluğu muyuz?
       Co müdür - Evv...
       Müdür - Ne dedin?
       Co müdür - Estağfirullah diyecektim müdürüm. Başımıza bir iş gelecek diye korkuyorum.
       Müdür - Sen bunları kafana takma. Şimdi git içeri paşa paşa sayımını yap.
       Co müdür - Kimi sayıcam müdürüm? Mahkumları bırakın bitler bile koğuşu terketti. Bitler de Kezbansaray otelinde oda tutmuşlar.
       Müdür - Yahu oğlum hiç kafan çalışmıyor be. İsimleri oku ben "burdaaa" diye bağırırım şerefli makamımdan...
       Co müdür - Korkuyorum müdürüm. Kötü rüyalar gördüm zaten.
       Müdür - Hayırdır ne gördün.
       Co müdür - Rüyamda bir kişi Muazzes Ersoy'a şampanya ikram ediyor, o da şampanyayı reddediyordu müdürüm.
       Müdür - Lan manyak mısın bu rüyanın neresi kötü gerzek? Fıstık gibi rüya işte. Hadi merak etme. Adalet mülkün temelidir. Cezaevi boş olmuş, dolu olmuş hiç mühim değil, cebin dolu olsun yeter. Eh ben de gideyim artık.
       Co müdür - Nereye müdürüm?
       Müdür - Mahkumları saymaya Kezbansaray oteline...


       MEĞER ne çok düşmanım varmış şimdi anladım. Naomi yengemiz bana "Aşkım Gani" diye resim gönderdi ya yakın çevremde kıyamet koptu.
       Meğer ne kadar kıskanç bir milletmişiz.
     "Kendi kendine gelin güvey oluyor" diyenler mi istersin, "o resmi kendi imzalamıştır" diyenler mi? En yakın arkadaşlarım bile sırt çevirdiler bana. Sırayla borçlarını geri istediklerini anlatan sinirli mesajlar bırakıyorlar telesekreterime.
       Milliyet'in koridorlarında yürürken kimliği belirsiz kıskanç Türk erkekleri tarafından çelme atılıyor ikide bir. Arkamdan "kıza da yazık oldu cık cık"ları eksik olmuyor.
       İki gün önce "Rüyanda Naomi yengeye söyle, bana da Linda Evangelista'yı ayarlasın" diyerek benimle kafa bulan yazı işleri ekibinin ağzını bıçak açmıyor.
       Derya Bey bile kederinden Güneydoğu yollarına vurdu kendini.
       Ben ise önümüzdeki hafta Fransa'da olacağım. Hem Dünya Kupası'nı izleyeceğim hem Naomi yengeye Concorde Meydanı'ndaki dikilitaşın öyküsünü anlatacağım. Hı ha ha...


       * "Şeker ezilecek" cümlesini kahvelerde kesme şeker üzerinde uygulayan magandalar yüzünden şeker sarfiyatı artmış. Kahveciler bize küsmüş. Gönülleri alınacak.
       * "Bu sene de bekar gezelim" cümlesi yüzünden düğün salonu sahipleri de bize kırılmış gönülleri alınacak.
       * "Yaylı geliyor yaylı" cümlesi yüzünden yaylı araba kullanıcıları bize alınmış. Nedenini bilmesek de onların da gönülleri alınacak.
       * Şarkımız boşanma davalarında kanıt olarak sunuluyormuş. Buna izin verilmeyecek.
       * Patronumuz İbrahim abiye bu şarkıyı evde mırıldanmaması söylenecek. Derya yenge kızıyormuş.



Yazara E-Posta: G.Mujde@milliyet.com.tr