Gani MÜJDE
NE o şaşırdınız di mi? Şaşırmayın, eğer cevabınız "yes" ise başınıza gelecek iki şey var.
1- Bu cümleyi ateşli bir Bodrum gecesi bir turist kıza söyleyecek ve kız gülme komasına girdiği için siz o gece havanızı alacaksınız.
2- Artık kapalı yerlerde sigara içemeyeceksiniz.
* * *
İlk madde sizin özel hayatınızı, ikincisi ise benim özel hayatımı ilgilendiriyor.
Çünkü Allah kahretsin ki ben sigara içmem.
İçsem bile içemem...
Dudaklarıma oturmaz, parmaklarımın arasından kayıp düşer, bir nefes çekerim sigara bitene kadar öksürüğüm durmaz.
Tam anti karizmatik bir durum yani.
* * *
Sekiz yıl öncesine kadar sigara dumanının ciğerlere çekildiğinden bile habersizdim.
Sigaraya kaval muamelesi yapıp üfledikçe, etraftakilerin "Hah günün şaklabanı belli oldu" türünden kahkahalarına konu mankeni olurdum.
Bugüne kadar fiyakalı sigara içemediğim, ağzımdan duman halkalar çıkartamadığım için cafelerde ve barlarda elimden kaçırdığım kadınların sayısını ne siz sorun ne de ben söyleyeyim.
* * *
Maalesef bluğ çağında çıktığım kızların "Aaa inanmıyorum sen nasıl olur da sigara içmezsin?" diyerek sigara dumanlarını suratıma üfledikleri günleri hatırladıkça ağlarım. (Not: Zaten sigara dumanları yüzüme üflendiğinde de ağlamıştım ve kıza rahmetli babam aklıma geldi demiştim. Oysa babam o tarihlerde yaşıyordu.)
* * *
İmkanım olsa ben de isterdim bir Humprey Bogart olmak. Sam'a "Tekrar çal Sam", Ingrid Bergman'a "Bi sigaran var mı bacım demek"...
Ben de isterdim Serge Gainsbourg gibi sararmış parmaklarım olsun. Genzimden gelen sesimle canlı yayında Whitney Houston'a "Sizinle anal seks yapmak isterdim hanfendi" diyeyim isterdim.
Ben de isterdim Okan Bayülgen gibi canlı yayında sigara dumanını ekrana doğru üflemek, Kasımpaşa'da ayağımdan vurulmak.
Ama olmadı işte.
Çocukluğumda Fehmi Koru'nun etkisi ile "Yeşilaycı" oldum hayatım kaydı.
* * *
Nurcan diye bir kız vardı ortaokulda. "Bir sigara verirsen, sana kendimi öptürürüm" demişti. Sesi hala kulaklarımda. (Not: Nurcan'ı geçen gün gördüm. Evlenmiş. Şişmanlamış. Üç tane de çocuğu olmuş. Yanımda sigara vardı sakdım.)
Okulda bütün arkadaşlarım tuvalette sigaralarını tüttürürken ben kapıda basit bir erkete olarak hangi kızı etkileyebilirdim ki...
* * *
Eh, sigara içmediğimden hiçbir zaman çakmak bulundurmadım yanımda.
Sigarasını ilk yakan erkekle o geceyi geçiren kadınların hiçbiri ile samimiyet kuramadım.
Sigara bana hep engel oldu hayatta.
Sigara içmediğim için atletizm ve yüzme dışında hep geride kaldım.
* * *
Bu yüzden nefret ederim sigaradan.
Şimdi intikam sırası bana geldi işte.
Kapalı mekanlarda artık avantajlarımız eşit.
10 milyon lira cezayı göze alsanız bile "Sen kapalı yirlerde sigara içilmeyeceğini bilmiyon mu lan kıl kuyruk?" diyen görevlinin uyarısı sizin de bütün karizmanızı bozacak.
Güç bende artık...
Yazı elime ulaşmadı ama Kanal D için hazırladığımız Şafak Vakti adlı dizinin gazete tanıtımlarını okuyan bazı aceleci noterler, bir noterin travest olarak gösterilmesini protesto eden bir yazı göndermişler yöneticilere.
Birincisi o dizide travesti olan noter değil, üç otuz paraya noterlerde çalışan ve maaşı yetmediği için geceleri travesti kılığında sokaklara çıkan ama asla kimseyle yatmayan bir küçük memur.
Kaldı ki noter olsa da size ne?
Noterlerle ilgili bir genelleme yapmıyorsam eğer, bir noter karakteri yaratır ve onu ister travesti yaparım, ister homoseksüel, ister soyguncu, ister ırz düşmanı. Kime ne? Thomas Mann Venedik'te Ölüm adlı romanında küçük çocuklara düşkün homoseksüel bir yazarı hikaye ettiği için hepimiz sübyancı, homoseksüel olmuyoruz ya kardeşim. Bıktım bu meslek rahatsızlıklarından.
Üçkağıtçı bir avukat tipi yaratırsın avukatlar ayağa kalkar, hemşire yazarsın hemşireler, polis yazarsın polisler...
Yeter be... Herkes işini yapsın önce.
* Baba açıkladı.
İl sayısı 100'e çıkacakmış...
Peki 100 numaralı il kim olacak?
* Bilim kurgu filmlerinde neden kel adamlar var?
500 sene sonra kelliğe çare bulunamamışsa ne yapayım ben öyle medeniyeti?
* Denize çıplak girdiğim için beni tutuklayan polislere, "Düşünün Antalya'da mutlu bir Hollandalı" şarkısı söylenecek.
* Haberlerde aynı sahne stüdyoya kurdurulan havuzda tekrarlanacak.
* Havuzun suyu azalırsa Reha Muhtar'dan terlemesi rica edilecek.
* Baskılar devam ederse yazın aynı sahne Erbakan'ın Altınoluk'taki yazlığında tekrarlanacak.
Yazara EmailG.Mujde@milliyet.com.tr