Belediyelerin tek bir görevi var. Kendilerine oy veren vatandaşa yani hemşehrilerine hizmet etmek ve bu yolla mutlu olmalarını sağlamak.
Kah çiçek dikerek, kah çöp toplayarak, kah şenlik yaparak gerçekleştirir bunları belediyeler.
Ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ne yapmak istediğini anlamış değilim.
Kadir Başkan emrindeki futbol takımı ile kendisine oy veren seçmen kitlesinin canına okuyor her hafta.
İstanbul’un seçmen kitlesi belli...
Fenerbahçeliler, Galatasaraylılar ve Beşiktaşlılar...
Hatırı sayılır Trabzonsporlu taraftarları ve ligin delikanlı ekibi Kasımpaşa’yı da eklerseniz karşınıza muhteşem kalabalık bir seçmen kitlesi çıkıyor.
Ama gelin görün ki Kadir Başkan bunun farkında değil. Takımı hiç değil. İstanbul Büyükşehir Belediyespor ise önüne gelene bir çelme takıyor ve geçiyor.
Oysa çelme taktığı takımların taraftarlarının hepsi seçmen.
Kaç İstanbul takımını liderlikten ettiğini ne siz sorun ne ben söyleyeyim.
Böyle risk alınır mı Başkan?
Eğer bir kentte hiç futbol takımı yoksa belediyenin bu görevi üstlenmesi doğal ama Koç gibi Fener’i, Cimbom’u, Kartalı ve Kasımpaşa’sı dururken futbol takımı kurup, dört takımın tarafarlarına eziyet çektirmek, üzüntü yaşatmak da neyin nesi?
“Bozbaykuşların” hatrına bu kadar senedir sesimi çıkarmadım ama özelleştirin de kurtulun bu kamburdan Başkan bey.
Seçim zamanı başınız ağrır, benden söylemesi...
Teslim ol Beyaz...
Beyaz, Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan ve Necati Şaşmaz idolleriydi gününü gün eden bekar erkeklerin.
Evli erkekler de onlara bakıp iç geçiyorlardı sık sık.
Çünkü bu dörtlü Türkiye’nin en güzel kadınları ile geziyor, mankenlerle Reina çıkışında yakalanıyor, üç aydan uzun ilişki sürdürmüyorlardı.
En çok Yılmaz Erdoğan’dan umutluydu bu kitle ama ilk o evlenerek umutlara tuz doğradı.
Birçok evde kaleler yıkıldı.
Bezgin evliler ve mutlu bekarlar tam Cem Yılmaz ipine sarılırken o da Ahu Yağtu ile evlenerek terketti gemiyi.
Tam Necati Şaşmaz’la avunurken bu kitle, onun da “kara haberi” geldi.
Necati abimiz de dünyaevine girerek “Ah bi boşanıp şunlar gibi yaşasam” diye düşünen erkeklerin rüyalarını terk edip gitmişti artık.
Anlaşıldı ki “bekarlık sultanlıktır”, “evlenip balayına gideceğime bekar kalır alayına giderim” bir şehir efsanesiymiş arkadaşlar.
Bunlar evleniyorsa siz zaten boşuna bekar kalıp şanzımanı dağıtmayın.
Hiçbirinizin şansı bu üçlüden çok olamaz.
Son sözüm Beyaz’a.
Beyazcım yol yakınken vazgeç bu sevdadan.
Bak abilerin teker teker evleniyor.
Sonuçta her canlı evliliği tadacaktır.
Maya takviminin kehanetinden kurtulursun
ama bundan kurtulamazsın sevgili kardeşim.
Yol yakınken sen de teslim ol...
Fener’e yeni forma
Sevgili Fenerbahçe yönetimi.
Futbolcularımızı dudak manyağı yapan taraftarlardan korumamız lazım.
Bekirin başına gelen, yarın öbür gün Krasiç’in de başına gelebilir, Volkan Demirel’in de...
Stat hoparlöründen yapılacak “Futbolcu öpen Cimbomlu olsun” anonsu her ne kadar futbolcuları dudaktan öpme olayını bıçak gibi kesecek olsa da tedbirleri artırmakta fayda var.
Futbolcularımıza lütfen bu formayı giydirelim ki rakip takımın taraftarları bize “gay”dirmesin.
Özal zehirlendi diyemeyiz; zehirlenmedi de diyemeyiz!
O kadar zor mu yahu?
Zehirlendi mi, zehirlenmedi mi sorusunun cevabı bu kadar mı zor?
“Eşini seviyor musun?” demedik ki…
Veya “yumurta mı, tavuktan çıkar; tavuk mu yumurtadan?”...
Soru gayet basit.
Madem ki adli tıpsın, tespitlerin kesin olacak.
“Özal zehirlendi” dersin veya “Zehirlenmedi” o kadar...
Aynı şey Oda TV davasında da olmuştu?
“Virüs var ama dışarıdan eklendi diyemeyiz” gibi bir cevap vermişti Tübitak.
Var mı, yok mu güzel kardeşim?
Yani insana şu soruyu sordurmayın lütfen.
“Bunlar bilimsel kuruluşlar mı, değil mi?”
Erkek yalanları
* Biliyor musun, ben askerdeyken hiç dayak yemedim.
* Bu gece mesaiye kalmak istiyorum sevgilim. Sen beni bekleme...
* Sen benim kim olduğumu biliyor musun ulan?
* Erkek adamın erkek evladı olur.
* Erkek adamın erkek damadı olur (üstteki yalanın versiyonu)
* Hayatına daha önce kimse girdi mi Figen? Doğru söyle ama. Yemin ediyorum kızmıyıcam.
* Rakip takıma canı gönülden başarılar dilerim.
* Ben zeki ve ayaklarının üstünde durabilen kadınlardan hoşlanırım.
* Lisede okurken bütün kızlar peşimden koşardı.
* Evli ve iki çocuklu olan milletvekili ….. İngilizce ve Almanca biliyor.
* Sakin olun, sakin olun. Önce kadınlar ve çocuklar.
Hepimiz “endişeli moderniz”
Az kafa bulmadılar elinde bayrak “Tehlikenin farkında mısınız?” diye yürüyenlerle.
Endişeli modern adını bile taktılar.
Kendimi daha solda addettiğim için bu endişeli modernlerin safında yer almadım ama endişelerine yer yer hak vermiyor değildim zaman zaman. Sonuçta gün geldi artık Türkiye’nin büyük bir bölümü, hatta Ahmet Altan ve Murat Belge de dahil “endişeli modernlerin” diliyle konuşur oldular.
Gün “endişeli modernlerin” günü.
Kadınlara kürtaj yasağı getirmek istendiğinde “endişeli modernlerin” safına yeni katılımlar oluyor.
Dizilere sansür getirildikçe endişeli modernler yeni kitleler kazanıyor.
Hani partiler yükselişte diye anket yapılıyor ya; “endişeli modernleri” ölçsek en yüksek artış oranı onlardan çıkar eminim. n
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024