Pentagon’da ve Beyaz Saray’da yüzlerce ekonomi uzmanı doların dünyadaki değerini tespit etmeye çalışırken Türkiye masasına bakan ekonomistlerin çoğu nedense soluğu en yakın psikiyatristte alıyor.
Çünkü Ay’ı (moon) keşfeden, mikroçipi ve Windows işletim sistemini bulan Amerika’nın ekonomi uzmanları "Bizim paramız Türkiye’de kaç Türk lirası ediyor?" sorusunun cevabını bulabilmiş değiller henüz.
Hesap kitap para etmiyor...
Zira doların üç tane kuru var ülkemizde.
1) Merkez Bankası kuru:
Merkez Bankası’nın açıkladığı bu kur aslında resmi kur. Yani üst düzey bürokratlarımız devalüasyon haberini alır almaz Türkiş liralarını bu kur üzerinden Amerikan dolarına çeviriyorlar.
2) Serbest piyasa kuru:
Bunlar da Kapalıçarşı esnafı oluyor. Ellerinde cep telefonu, bir sürü işsiz adamın zevk olsun diye oluşturduğu borsa bu... Kafalarına göre kur belirliyorlar. Galatasaray yenilirse kur düşüyor; Denizli, Baliç’i oynatırsa artıyor; Derviş şortuyla çıkarsa sterlin yükseliyor; Ecevit’e kasa, İbrahim Tatlıses’e taş fırlatılırsa mark düşüyor.
Zaten Amerikan dolarının uluslararası kurunu belirleyen bu adamların tipi bankacıdan çok zahireciye benziyor. Birçoğu başvursa Amerika’dan vize bile alamayacak olan bu esnaf takımı Amerikan dolarına kafasına göre kur veriyor ve Amerikan dolarının kaderiyle oynuyorlar.
Bu esnafların dolara yaptığı zamlar yüzünden esnaf zor durumda kalıyor ve polis panzerlerini taşlamaya başlıyor.
Tam var, kraliçe var, yarım var diye bağıran bu borsa mensuplarını Özal vakti zamanında Nuruosmaniye’den Tahtakale’ye kadar kovalamıştı ama ne de olsa "ayaklı borsa" geleneği bu ülkenin en köklü geleneğiydi, tekrar gelip kuruldular yerlerine.
3) Vatandaş kuru (Kısaca Türkiş dolar):
Bu dolar kuru da vatandaşın dolar kuru. Dolarla borçlanan veya kiracı olanlar arasında şöyle konuşmalar oluyor uluslararası para piyasalarına inat...
- Benim şimdi sana borcum ne kadar?
- 1000 dolar. Yu es ey dolar.
- Ben bunu 800 bin liradan Türk lirasına çevirip öderim arkadaş.
- Yahu 1 dolar, 800 bin lira olur mu Galip Amca? Allahından kork yahu! 900 bin olsun bari.
- Senin güzel hatrın için son 850 olur. Canın isterse...
- Peki anlaştık, dolar kurunu 850 binden sabitledik o zaman...
***
Amerikalı uzmanlar kafayı yemesin de ne yapsın!
Bir para düşünün ki aynı gün hem 1 milyon 200 binden hem 1 milyon 350 binden hem de 850 bin liradan işlem görüyor Türkiye’de...
Adam hangisine göre belirlesin politikasını?
Dolar kurunun yanında yaş yanmasın da n’aapsın?
Kemal Derviş değil de İsa Peygamber göndersen ne fayda?!
Sayın Tarkan gereksiz bir alınganlık gösterdi. Ben eşcinsellerden
oy bekleyen bir insan olarak bunu nasıl söylerim? Esas böyle bir üsluptan
nefret ederim. Ayrıca Tarkan eşcinsel
değildir. Olsa da benim için önemli değil
dir. Benim hoşgörüsüz bir politikacı olduğum
konusunda düşünenler varsa aklına şaşarım. Benim vatan ve insan sevgim
herkes tarafından bilinmektedir. Bu memlekette ne kadar eşcinsel varsa
hepsinin insan olarak aramızda yeri var. Böyle düşünmeyenleri aramızdan
temizlemek bizim görevimizdir. Tarkan öncelikle eşcinsel
değildir. Onunla ilgili böyle konuştuğumu iddia eden gazeteci varsa bana bir kastları
olmadığını ispatlamalıdır.
(Şimdi sadece koyu satırları okuyun)
Filiz Hanım, Hıncal Uluç kurbanı...
Hıncal Uluç’un "Harcayın, tüketin ki bu krizden çabuk çıkalım" önerisine uyarak önüne gelen her şeyi yiyen, deli gibi makarna ve kola tüketen Filiz Hanım memleketin ekonomisini düzeltti düzeltmesine ama şimdi Filiz Hanım’ı düzeltecek sıkı bir tornacı aranıyor.
Bağdat Caddesi’nde sürat yaparken iki gencin ölümüne neden olan Mafyagiller ailesinin sekizde sekiz sevimli tosunu Turbo Baran şimdi de silah ruhsatı almak için Emniyet’e başvurmuş...
Niye?
Öldürdüğü insanların ailesi arasında gördüğüm kadarı ile "Yavrumuzu öldürdün, biz de seni öldüreceğiz" diyen feodal kafalı dangalaklar yok.
Ona rağmen tutmuş silah ruhsatı istiyorlar yavrucağa.
Silaha ne gerek var yahu?
Otomobili var ya...
Güzel mi güzel...
Bastı mı gaza gider mi gider...
Maalesef...