İlk kitap hediyemi babamdan aldım. 14-15 yaşlarımdayken. Bir akşam eve kollarında bir kutuyla geldi. “Bu senin” dedi. Açtım, içi kitap dolu. 30 beyaz kitap, sırtlarında minik kırmızı kalpler. Nasıl mutlu olduğumu bugün gibi hatırlarım. Her bir kitabı tek tek, özenle kitaplığıma yerleştirişimi. Hâlâ durur o kitaplar, üstlerinden 40’a yakın yıl geçmiş, ciltleri sararmış; içleri pırıl pırıl. Babamın, o gün iş yerine gelen pazarlamacıdan aldığı Can Yayınları’nın kitapları. Hani en güzel hediye kitaptır derler ya; çoğu insanda karşılığı yoktur ama benim hayatımda bu hep böyle oldu. Hiçbir hediye iyi bir kitap kadar sevindirmedi beni. Yine hiç unutamadığım bir başka kitap hediyesi de 10 yıl kadar önce arkadaşım Zeynep Miraç’ın bir yurt dışı seyahati sonrası getirdiği Jung’un “Red Book”udur. Arketip, kolektif bilinçdışı, persona, anima, animus gibi kavramlardan oluşan temel kuramının nasıl ortaya çıktığını Jung'un kendi kaleminden okuduğumuz kitap henüz Türkçeye çevrilmemişti. Elim kitabın kırmızı kapağına değdiğinde heyecandan titrediğimi de bugün gibi hatırlıyorum.
Aldığım kitapların yanı sıra, işim dolayısıyla, yayınevlerinin gönderdiği kitapları da sayarsak kitaplarla iç içe, bol kitaplı bir hayatım oldu benim. Bu bolluk içinde belli bir doygunluk hâlimse hiç olmadı. Ben her zaman kendini darı ambarında sanan aç tavuktum. Alınacak o kadar çok kitap vardı ki… Hepsini okumaya yetecek zamanın tanımlı olduğu bir ‘ömür’ olmadığını bilmenin hüznü bir de. Hâl böyle olunca, bütün o kitapların sığacağı bir ev de tanımlı olmadığından biriken kitaplarımı yakın çevremdekilere, köy okullarına hediye etmeye başladım. Hediye almak güzel ama vermek ondan daha da güzel. Esasen ona hiç yaşayamadığı bir dünya sunuyorsunuz. Yalom “Hayatın anlamı yoktur, siz verirseniz olur” der. Bir insanın hayatına bir kitap katmak, benim hayata verdiğim anlamlar listesinde ilk üçte oldu hep.
Mutlu edin, mutlu olun
Şimdi bu kitap hediye etme yazısı da nerden çıktı? İçimden geldi yazdım durumu değil. Zira bugün 17 Nisan. Kitap Hediye Günü. Anne, baba, sevgili ayırımı yapmadan herkesin birlikte kutlayacağı çok anlamlı bir gün. Bugün, Herkese Kitap Vakfı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Yayıncılar Birliği’nin Miniatürk’te düzenleyeceği kutlamalarla başlayacak. Miniatürk’teki Kitap Ağacı’na asılmış kitaplar çocuklara hediye edilecek. Alışveriş merkezlerinde bugünle ilgili etkinlikler yapılacak. Kitapevlerinin Kitap Hediye Günü’ne özel sürprizleri olacak.
Ben, iyi bir okur olan kuaförüm Ersin Bakan’a Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Melville’in “Moby Dick”ini hediye ettim. Kız kardeşim Yeliz’e Everest Yayınları’nın yayımladığı Seray Şahiner’in “Ülker Abla”sını. İkisi de çok mutlu oldu. Ben, ikisinden de çok. İnsanların kitap hediyesiyle mutlu olabildikleri bir dünya için, onlarla kitaplar arasında mümkün olduğu kadar çok buluşma düzenlemek gerektiğine inanıyorum. Bazen gerçekten bir kitap okursunuz hayatınız değişir. Şanslıysanız bunu defalarca deneyimlersiniz. Bu deneyimi başkalarına hediye etmek çok kıymetli o yüzden.
Bugün bir kitap hediye edin. Annenize, babanıza, sevgilinize, eşinize yahut köşedeki Tekel bayiinde çalışan genç arkadaşa, bindiğiniz taksinin şoförüne, yolda rastladığınız hiç tanımadığınız birine, okumayı yeni sökmüş bir ilkokul öğrencisine... Denklem basit: Mutlu edin, mutlu olun.
Kitap Hediye Günü’nüz kutlu olsun.
İyi pazarlar.