Ergenekon davasından tutuklu yargılanan Malatya İnönü Üniversitesi’nin eski Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun, trafik kazasında yaşamını yitiren oğlu Emir Hilmioğlu’nun cenazesine katılmak üzere geldiği Ankara’da geceyi evinde değil Sincan Cezaevi’nde geçirmesi, vicdanlarda büyük rahatsızlık yarattı.
Kanser hastası da olan Prof. Dr. Hilmioğlu’nun, acısını ailesiyle birlikte paylaşamadan tek başına cezaevinde kalması ceza infaz sisteminin yeniden sorgulanmasına yol açtı. Prof. Dr. Hilmioğlu’nun, geceyi Sincan Cezaevi’nde sabaha kadar ağlayarak geçirmesi, vicdanlara sığmadı.
Milliyet’in, dünkü manşetinde, bu uygulamayı, “Sizin hiç oğlunuz öldü mü?” başlığıyla gündeme taşıması etkili oldu.
Ailesiyle kalabilecek
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, dün yaptığımız görüşmede, bu konu ile ilgili olarak uygulamanın değiştirileceği bilgisini verdi.
Ergin, tutuklu ve hükümlülerin yakınlarının cenazesine katılmak üzere izinli olarak gönderildiklerinde yapılacak uygulamayı şöyle özetledi:
“Bilindiği gibi daha önce tutukluların yakınlarının cenazesine katılmak için izinli gönderilmeleri mümkün değildi. Hükümlülere tanınan bu hak, tutuklular için tanınmamıştı. Yaptığımız son yasa düzenlemesiyle tutuklulara da bu olanak sağlandı. Keza, hükümlülerin bazı koşulları taşımaları şartıyla eşleriyle bir arada kalma imkanı da sağlandı. Bu olanak, izinli giden tutuklu ve hükümlülere de yaygınlaştırılacak. Cenazeye katılmak üzere izinli giden tutuklu ve hükümlülerin ailelerinin yanında kalmasına olanak veren bir düzenleme yapacağız. İnfaz sistemini bu şekilde değiştireceğiz.”
Jandarma karar verdi
Oğlunun cenazesine katılmak üzere Ankara’ya gelen Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun geceyi ailesinin yanında değil, Sincan Cezaevi’nde geçirmesinin nedeni, daha önce bir mahkumun kaçmış olması.
Hilmioğlu hakkında mahkeme, geceyi nerede geçireceğine kolluk kuvvetinin kararlaştırması yönünde karar vermişti. Bu karara göre, jandarma, Hilmioğlu’nun geceyi gözetim altında da olsa evinde geçirmesine karar verebilirdi. Mahkeme kararında, daha önce uyuşturucu baronu olarak tanınan Mehmet Sait Özmen’in cenaze izni sırasında kaçmış olması, üstelik bunu güvenlik güçlerine rüşvet vererek gerçekleştirdiği iddiası etkili oldu. Bu olay nedeniyle 9 jandarma görevlisi hakkında dava açıldı.
Bu örnek nedeniyle jandarmanın Prof. Dr. Hilmioğlu’nun evinde kalması seçeneği yerine, cezaevinde kalmasını kararlaştırdığı öğrenildi.
Ancak Prof. Dr. Hilmioğlu’nun, uyuşturucu baronuyla aynı kefeye konması kamu vicdanını rahatsız etti. Bu rahatsızlık, değişik kesimler ve kuruluşlar tarafından da dile getirildi.
Kötü örnek
Kolluk kuvvetlerinin daha önce yaşanan kötü örnekleri esas alarak, insani değerleri geri plana iten uygulamalara yönelmeleri, toplumda tasvip görmüyor.
Bir iki tanesi yurtdışına kaçtı diye bütün sanıkların tutuklu yargılanması, tutukluluk süresinin çok uzaması, Fatih Hilmioğlu olayında görüldüğü gibi çok acı bir olayla karşılaşıldığında bile izinli çıktığında ailesinin yanında kalması yerine cezaevine konulması türü uygulamalar, toplumdaki tepkiyi giderek büyüttü.
Yargı sistemi ve infaz rejimine yönelik eleştirileri karşılamak üzere arka arkaya birçok yeni düzenleme yapılmış olmasına karşın sistem hala insan haklarını önceleyen bir yapıya kavuşmadı.
Çok acı ve ağır bir olay vesilesiyle de olsa Adalet Bakanlığı’nın Prof. D. Hilmioğlu olayından hareketle infaz rejimini değiştirecek olması olumlu bir adımdır.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin