PKK son dönemde tırmandırdığı kanlı terör eylemlerine “siyasetçi kaçırma”yı da ekledi.
Bir süre önce CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ü kaçıran PKK’nın, bu kez AKP’nin Hakkari İl Başkanı Abdülmecit Tarhan’ı kaçırdığı anlaşıldı.
Milletvekili Aygün’ü, Tunceli-Ovacık yolunda otomobilinin önünü kesen teröristler dağa götürmüşlerdi. PKK, ilk kez bir milletvekili kaçırmıştı. Terör örgütünün bu eylemi hem Tunceli de hem de tüm Türkiye kamuoyunda büyük tepki gördü. Bu tepkiyi dikkate alan PKK, Aygün’ü serbest bıraktı.
Devlet dili
Aygün’ün kaçırılması olayıyla ilgili olarak PKK, “gözaltına alındı”, “sorgulanıyor”, “halk hakkında şikayette bulunmuştu”, “hukuki işlemler tamamlanınca bırakılacak” gibi ifadelerin yer aldığı açıklamalar yaptı.
Bu ifadelerle sanki bir “devletin savcılık makamı” işlem yapıyormuş gibi hukuki terimler kullanan PKK, iç ve dış kamuoyuna bir “devlet dili” yerleştirmeye çalışıyor.
Bu çaba, kaçırdıklarını açıkladıkları Tarhan hakkındaki ifadelerinde de görülüyor. PKK, dün yaptığı açıklamada, Tarhan’ın HPG tarafından “tutuklandığını” duyurdu.
Terör örgütü, tıpkı Aygün’ün kaçırılmasından sonra olduğu gibi bu kez hukuki kavramlar içeren açıklamalar yaptı.
PKK bu dille “devletleştiği” mesajı veriyor.
Paralel devlet
PKK’nın yerleştirmeye çalıştığı bu dil, terör örgütünün KCK örgütlenmeleriyle “paralel bir devlet” yapısı oluşturmaya çalıştığı tespitini doğrular nitelikte.
KCK sözleşmesinde de yer aldığı gibi kendine göre yasama, yürütme, yargı mekanizmaları kurup işletmeye çalışıyor.
Hakkari başta olmak üzere bölgedeki vatandaşlara davalarınızı mahkemelere götürmeyeceksiniz, davalara biz bakacağız, baskısı yaptıkları, uymayanları tehdit ettikleri hatta cezalandırdıkları da biliniyor.
Silahla siyaset
PKK, son dönemde siyasetçi kaçırarak, başka partide siyaset yapanlara gözdağı veriyor. BDP de kendi tayin ettiklerinden başka hiç kimseye siyaset alanı tanımıyor. Silahla baskı kuruyor. Sonra BDP çıkıp demokratik seçimden söz ediyor.
Oysa BDP dahil bütün siyasi partilerin bu duruma ortak tepki vermesi gerekir. Kaçırılan kim olursa olsun kamuoyu aynı duyarlılığı göstermelidir. Aygün’ün kaçırılmasında olduğu gibi parti ayırımı gözetilmeksizin adam kaçırmalara karşı ortak bir tavır alınmalıdır. BDP de bu tutuma katılmalıdır.
Ortak gayret
Tarhan’ın kaçırılması olayında kardeşine CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması ve yardımcı olacağını söylemeye çalışması iktidarla ana muhalefet arasında tartışma konusu olmuştu.
Terör örgütünün bu tür eylemleri karşısında ortak bir dil kullanmak, kaçırılanların kurtarılması amacıyla ortak çaba sarfetmek en doğru yoldur. Bu tür olaylarda partilerin birbirini suçlaması, tartışmaları, terör örgütünün işine yarar.
Teröre karşı ortak tavır almak konusunda siyasi partiler bir araya gelemediler. Bu yöndeki girişimler ve çağrılar sonuç vermedi.
Oysa siyasi partiler belli ilkeler etrafında bir araya gelebilseler, bu, teröristle canı pahasına mücadele eden güvenlik güçlerine moral, kamuoyuna da sorunun çözümü konusunda umut verir.