Şemdinli’den sonra Beytüşşebap’a saldıran PKK 10 askerimizi şehit etti.
Kaymakamlığı, askeri birliği ve polis lojmanlarını hedef aldı.
Amaç Şemdinli baskınında olduğu gibi Beytüşşebap’ı ele geçirmekti.
Kaymakamlıktan Türk bayrağını indirmek, kamu binalarına PKK bayrağı dikmek.
Ve bu görüntüleri dünyaya geçmek.
Böylece, PKK’nın Türkiye’de ilçe basıp yönetimi ele geçirdiğini, halkın da bu baskına katıldığını, askerin ve polisin ilçeden çekildiğini ilan etmek...
Şemdinli’de bu amacına ulaşamayan PKK, bu kez Beytüşşebap’ı denedi.
Burada da amacına ulaşamadı.
Ancak anlaşılıyor ki terör örgütü bu yöntemde ısrarlı.
Önümüzdeki günlerde yine gözüne kestirdiği bir ilçeye saldırabilir.
Suriye görüntüsü
PKK’nın ilçelere saldırıp, kamu binalarına bayrak dikmekte ısrarı Suriye’de yaşananlarla yakından ilgilidir.
PKK, bu saldırılarla bütün dünyaya Türkiye’den Suriye benzeri görüntüler vermek istiyor.
Suriye süreci sonlanmadan, paralel bir süreci Türkiye’de başlatmak istiyor ama başarılı olamıyor.
İstihbarat ve önlem
Şemdinli baskınından sonra Beytüşşebap saldırısında istihbarat zaafı olup olmadığı tartışıldı.
Yetkililer istihbarat zaafı olmadığını, güvenlik güçlerinin PKK’nın planından haberdar olduğunu, ilçe merkezinde önlem alındığını ve saldırıların PKK’ya daha fazla kayıp verdirerek bertaraf edildiğini belirttiler.
Güvenlik güçleri PKK’nın saldırılarını önceden öğreniyor ve önlem alarak karşılıyorlarsa, istihbarat eksiği yok, denilebilir.
Ancak, alınan önlemle ilgili soru işaretleri doğuyor.
Güvenlik güçleri önlem alıp ilçe merkezinde savunma pozisyonunda, PKK’nın saldırmasını mı bekliyorlar? Böyle bir yöntem neden tercih ediliyor?
İstihbarat zamanında alınabiliyorsa, teröristler ağır silahlarla ilçe merkezine nasıl yaklaşabiliyor ve nasıl girebiliyor? Bunu yaparken, yardımları kesmek için bir köprüyü nasıl havaya uçurabiliyorlar? İlçe merkezinde saatlerce çatıştıktan sonra nasıl geri kaçabiliyorlar?
Kamuoyu bu soruların yanıtlarını merak ediyor.
Ancak Şemdinli saldırısından bu yana, kamuoyuna detaylı açıklama yapılmıyor.
Beytüşşebap saldırısıyla ilgili olarak da doyurucu bir açıklama yapılmadı.
Adam kaçırma
PKK “ilçe ele geçirme” saldırılarının yanı sıra “adam kaçırma”da da ısrarlı.
Daha önce kaymakam vekili dahil birçok meslekten devlet memuru ve vatandaş kaçıran PKK’nın, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’den sonra şimdi de AKP Hakkari İl Başkanı Mecit Tarhan’ı kaçırdığı haberleri geliyor.
PKK bölgede kendisi dışında siyaset hakkı ve alanı bırakmak istemiyor. Bunu silahla sağlamaya çalışıyor.
PKK’nın saldırılarının bir hedefi de kuşkusuz çatışma üzerinden BDP’ye siyasal destek sağlamak. Seçimlerde oy toplamak. Yerel seçimler öncesinde bu çatışmayı canlı tutarak, kutuplaşmadan siyasi pay almak.
Ankara’da durum
Ankara, PKK terörü ve siyasi etkilerine karşı ortak tutum almakta gecikiyor.
Siyasi partiler değişik gerekçelerle bir araya gelmeyi başaramıyorlar.
Hükümet, CHP’nin Meclis’in olağanüstü toplanması çağrısını geri çevirdi.
Meclis açılıncaya kadar partilerin bir araya gelmeleri de mümkün gözükmüyor.
Teröre karşı siyasi partilerin ortak bir dil kullanması beklenirken tam aksi oldu.
İktidar ve muhalefet sözcüleri terör üzerinden tartışmaya, iç politika “münazara”sı yapmaya yöneldiler. Liderlerin bu tutumları değişmedikçe, Ankara’nın ortak akıl kullanması da her geçen gün zorlaşacağa benziyor.